Tahmin ediyorum 1978 yıllarıydı.
Ülkenin yine ekonomik darboğazla boğuştuğu, işsizliğin azdığı, geçinmenin gittikçe zorlaştığı, kemerlerin sıkıldığı yıllardı.
Esnaf siftah edemiyor, memur ise iktisat uzmanlarına bile parmak ısırtacak maharette küçücük maaşıyla ay sonunu getirmeye çalışıyordu. Ülkenin bir sente muhtaç olduğu anlatılıyordu.
O yıllarda çarşıda küçük bir dükkanımız vardı. Tam karşısında da yıllardır terzilik ile geçinmiş, iyi bilinen bir aileden orta yaşlarda komşumuz vardı.
Son üç dört yıl içinde işleri gittikçe kötüye gidiyordu. Dükkandaki kumaşlar azalmaya, müşteri gelmemeye başlamıştı. Bunları biz de görebiliyorduk. Bir zaman dükkanı tamamen boşalmış, yerine kumaş getiremez hale gelmişti. Son zamanlarda evine odun bile alamadığını duymuştuk. Komşular gizlice yardım etmeye çalışıyordu.
İşler böyle giderken komşumuz da gittikçe içine kapanmaya, dalgın ve düşünceli hali artmaya başlamıştı. Bütün bunlara rağmen kimseye bir şey anlattığını veya şikayet ettiğini hiç duymadık.
Havanın güzel olduğu bir gün dükkanın önünde otururken komşumuz da karşıda, kendi dükkanının önünde oturuyordu. Yine her zamanki gibi düşünceliydi. Birden bana seslendiğini duydum:
İzzettin, İzzettin… Başımı kaldırdım. Evet bana sesleniyordu.
Buyur Ali ağabey. Dedim.
Sana bir şey soracağım. Şimdi, bir simit ve bir gazoz ile olmuyor mu?
Diye sordu. Neden bilmiyorum fakat düşünme ihtiyacı bile duymadan cevap verdim:
Olmaz olur mu ağabey. Hem de o biçim olur. Verdiği karşılık çok
anlamlıydı:
O halde, amaaan… dedi ve tekrar düşünceye daldı.
Bir simit ve bir gazoz…
Evet, insan isterse bunlarla bile karnını doyurabilirdi. Herhalde Ali ağabey de onu demek istemişti. Hayatın çok basit şekilde bile yaşanabileceğini mi ima etmişti bilemiyorum.
O yıllardan bu güne kadar ne zaman bir sıkıntıya girsem o komşumuzun: “bir simit ve bir gazoz ile olmuyor mu?” sorusu ve mimikleriyle verdiği cevap gözümün önüne gelir. İnanın çok rahatlarım.
Komşumuz, bütün sıkıntılarına rağmen dik durmaya devam etti ve kimseye el açmadı.
Bir simit ve bir gazoz… Amaaan…
Ne kadar kolaymış yahu…
[email protected]