Bir teşekkürü bile çok gördüler…

Bir süre önce Hürriyet Gazetesi’yle yolları ayrılan Yazar Emin Çölaşan, suskunluğunu ART’deki programında bozmuş.
 
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile hazırladığı programda konuşan Çölaşan, “AKP aleyhine yazmamam konusunda uyarıldım. Bu son dönemlerde daha çok olmaya başladı. Ancak baskı gören sadece ben değildim. Muhabir arkadaşlar medyada daha çok baskı görüyor. Başbakan’a soru sormamaları için uyarılıyorlar” demiş.
 
Çölaşan, ART’de yaklaşık 1.5 saat süren program boyunca, Hürriyet Gazetesi’nde yaşadıklarını çarpıcı bir dille anlatmış.
 
AKP’nin medya patronlarını “teslim aldığı”nı öne süren Çölaşan, “Hepsi bir yerlerinden yakalanmış. O yüzden seslerini çıkaramıyorlar. Hele Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la ilgili hiç kimse bir şey yazamıyor. Ben de bu yüzden gazeteden ayrılmak istiyordum. Ancak görüştüğüm birçok gazeteci arkadaşım (sakın ayrılma, orası bir mevzi, mevziyi terk etme) dediler. Bu yüzden atılana kadar yazmayı sürdürdüm” ifadesini kullanmış.

İşinden kovulduktan sonra, Hürriyet’teki eşyalarını tasfiye ederken uğrayıp görüştüğüm Emin’le uzun uzun gelecek konusunu konuşmuştuk bundan on gün önce.
Kroke durumu henüz devam ediyordu.
Hatta sabahın ilk ışıklarına kadar uyku tutmadığı bir günde görüştüğüm için, ortalığı net göremediğini sanıyorum.
Kolay değil.
Bir gazetede tam 22 yıl yaşamak ve yazmak.
Odasındaki kahve sohbeti sırasında, en çok daha önceki baskılar karşısında neden tavır takınmadığını sormuştum.
Bana da aynen “Bir çok kişi sakın ayrılma, orası bir mevzi, mevziyi terketme dediler” karşılığını vermişti.
Aynen ART’deki programda söylediği gibi.
Hayretler içinde kalmıştım.
Kim bu arkadaşlar ve nasıl “Sakın o mevziyi terk etme” derler.
Ülkede savaş hali yok…
Ankara’da bir arsa paylaşım sorunu da yok Emin’in.
Neticede gazetede tahsis edilen köşe kimsenin malı değil.
Hatta baba malı değil.
Çünkü tüccar gazeteci patronu mantığına göre, herkesin köşesi Aydın Doğan’a ait.
Bu biliniyorsa, eldeki mevzi ne zamana kadar korunur?
Demek ki kovulana kadar.
Ben bir ara “Bunca emeğine karşı Ertuğrul Özkök sana teşekkür etti mi? Gerek kendi ve gerekse patron adına?” sorusunu sordum.
Sıkı durun.
Gözleri dolar gibi oldu..
“Hayır, ne yazılı, ne de sözlü teşekkür etmedi. Tek kelimelik bir yazı da almadım.”
İşte bu.
Böyle bir yerde vefa, sadece bozaaaaaa…

 

1623650cookie-checkBir teşekkürü bile çok gördüler…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.