Bizim Jeremy

sağa savrulan parti politikaları sürecinde bile sosyalist, barışçıl ‘dinazor’ görüşlerinden sapmayıp, İngiliz devletinin yayılmacı güncel politikaları ve tarihsel emperyalist kolonici geçmişini tutarlı bir şekilde hiç çekinmeden eleştiren, ‘geçmişe ait kirli defterleri saklandığı raflardan indirip yeniden gözden geçirelim’(2) diye bilen , 2009’da Milletvekili harcamalarıyla ilgili ortaya çıkan suistimalden dolayı bütün parlemento üyelerini kapsıyan soruşturmada en az harcama yaptığı ortaya çıkan, dünyanın sorunlu bölgelerinde , ‘sevelim- sevmiyelim olayların içindeki bütün taraflarla konuşulmalı’ diyen (Hamas, Hizbullah), Osama Bin Ladin’in ‘yakalanıp, mahkemeye çıkartılması , sorgulanması yerine suikast ile ortadan kaldırılmasının yanlış olduğunu’ dile getiren biri, ABD’nin dünyada uyguladığı yayılmacı bütün politikaları, eleştirmeden, uyumlu , sadık köpek sedakatiyle onaylamayı dış politika belliyen İngiliz devletinin , sistemin, saç ayaklarından olan İşçi partisinine başkan seçiliyor.

Post modern sağcı, yabancı düşmanı UKIP( Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) başkanı Nigel Farage Jeremy’nin İşçi partisine başkan olması bizim için ikramiye olmuştur diyerek, fizyolojik anatomisinin izin vermemesinden dolayı göbek atamıyor ama, ikame olarak; yayvan dudaklarıyla değme dansözlere taş çıkarırcasına dudak kıvırıyor(3). Sağ basın ve politik cephelerde hafife almayla karışık, kendilerince dalga geçilen, özel yaşamı didik didik edilip, devletin geleceği ve güvenliği açısından tehlikeli sayılan, ismi açıklanmayan general tarafından iktidara gelmesi durumunda darbeyle indirilmesi gerektiği söylenen, bu sakallı adam, benim kişisel olarak tanıdığım, eski Şilili eşinden olma oğlu Ben’in samimi arkadaşım oldugu Jeremy değil mi? Ben’in babası şu bizim Jeremy yani.

1889 da yayınladıkları ‘Niye bu kadar çok yoksul adlı’ rişale (4) ile toplumsal adaletsizliği, elverissiz yaşam koşullarını, yoksulluğu sorguluyan ve çözüm arıyan, Fabian Cemiyeti işçi sendikalarıyla birlikte 1900’da İşçi partisinin kuruluşuna öncülük eder. Cemiyet, kuruluşunun ilk gününden bugüne toplumsal ve ekonomik sorunlara düzen içerisinde yapılacak politik tercihlerle yanıtlar verilebileceğine inanır.

Yoksulluk ve adaletsizliğe çözüm üretilmesi, politik kararlar alınması ; geçmis ve modern zamanların her döneminde ister; zihinsel bir faliyet olarak düşler aleminin iyiniyetleriyle döşenmiş, ister; bilimsel, uzun yıllara dayanan gözlemlerin rakamsal sonuçları olsun, ilahi güçler tarafından vaat edilen öte dünyaların aksine bu üzerinde yaşadığımız dünyada da başka dünyaların olabileceğini varsayımına dayanır.

Andrew Marry Fabıan cemiyetinin kuruluşu dönemini açıklarken(5) cemiyetin; niye bu kadar yoksulluk var, bunun çözümü ne olabilir sorusuna yanıt arayışlarında ‘örnek alabilecekleri, geleceğe ait hayalleri ve öngörülerinin dışında gerçek bir modelleri yoktur’(6) der. 19 yüzyıl demokrasi ve sosyal adalet savaşımı, insanların daha iyi koşullarda daha adilce yaşayacağı altyapıları oluşturmayı, iyiniyetin ötesine taşımayı becerememiş, toplumsal adalet isteğini pratiğe dönüştürmede başarılı olamamış, ‘Başka dünyalar mümkün’ düşünü yaşamın gerçeğine devşirememiştir belki ama, bu istem; hiç dinmeyen, azalmayan seviyede insanlığın gündeminde yerini korumuştur.

J.Corby’nin ‘başka bir dünya olası’(7) savsözü, politik tercihlerde; insanı merkeze alan, sosyal adaleti amaç edinecek değişikliklerle içinde yaşadığımız ülkenin,parçası olduğumuz dünyanın daha yaşanabilir olabileceğini iddia ediyor. Ceremy’nin oluşturduğu gölge kabinede kendisi gibi ‘dinazorlardan’maliye bakanı John McDonnell, ‘ıdealistliğimiz yanında, düşlediğimiz yaşamı oluşturabilecek pratik çözümlerimiz de var’ görüşünde.(8). Bu temenniyi gerçekleştirecek modellerinin olduğuna, İşçi partisinin büyük bir kısmı bile inanmayıp kuşkuyla baksa bile başkanlık seçimi sürecinde partiye 3 pound vererek kayıt olan J.C’nin birinci turda % 60 yaklaşan oranda oy alarak seçilmesini sağlayan ‘genç dinazorlar’ inanıyor. J.Corby ‘dağlardan ve ovalardan ilerleyen’ partizan grubunun lideri değil, o; sıradan, ,dargelirlinin, üniversite harçlarının kaldırılmasını isteyen öğrencilerin, adaletsiz vergi sisteminden şikayetçi küçük eşnafın, sosyal yardımların kırpılmasından zarar gören issizin, toplumdan dışlanmış göçmenlerin lideri. Başkan olarak katıldığı parti konferansında yaptığı konuşmasında kendi liderliğini ‘ dayatan, kendi öngörülerini tekelleştiren, değil, bütün eleştirilere açık, herkezi dinliyen bir başkanlik ’ diye tanımladı.(9)

J.Corby’nin ‘aşırı’ sol görüşlerinin partiye seçim kazandırmayacağını ileri süren parti sağ kesiminin son iki genel seçimi kaybetmiş olması ironi değil mi sizce?
İşçi partisinin tarihinde sosyal adaletin oluşması için çalışan, ekonomik sorunlara emekçiler açısından bakan, halkçı politikalar uygulamış hükümetler (başbakanlar) tabi ki olmuştur ama hiç bir işçi parti iktidarında; halkçı politikaların uygulandığı ülke- içi politikaları uluslararası dış politikada anti- emperyalist politikalarla taçlandırılmamıştır. Bunun en tipik örneği Harold Wilson’dur(10). Ülkenin zenginliğini tekrar daha eşit bir şekilde bölüştürmüştür ama ABD’nin Vietnam’daki dış politikasını da desteklemiştir.
Ha şu bizim Jeremy mi!! Geriye dönük baktığımda onu anımsatan birçok şey geliyor aklıma. Bunlardan ilki , belki de en ilginç olanı; grev yaptığımız günlerde çalıştığım okula bisikletiyle gelip ‘arkadaşlar nasıl gidiyor’ diye bizi ziyaret etmesi. Benim çalıştığım okul Jeremy’nin milletvekili olduğu İslington bölgesindeydi ; okulda yapılan gecelerde elinde pilastik tabakla yemek sırasına girmesini ilk başlarda nasıl da yadırgamıştım. Sonraları bu durum, kendimce – belki çocukca- demokrasinin tanımlamasına eklemlemeler yaparak, demokrasi; ‘herkesin olduğu gibi milletvekilinin de yemek sırasına girdiği , benim gibi, demokrasi özürlü ülkede doğmuş insanların bu sıradanlığı kavramada zorlandığı basit bir sistemdir’ gibi hiç anlam ifade etmiyen tanımlamalari ‘siyaset bilimine’ katkı olarak sunmamı sağladı.

Jeremy’nin net bir şekilde vurguladığı- diğer konularda ki ‘sol’ görüşlerine çok katı bir şekilde karsı çıksa bile- bir çok kimsenin destek verdiği ; kamu hizmeti veren sektörlerdeki özelleştirmelere karşı olması . Eğer İşçi partisi kendi başkanlığı döneminde iktidara gelirse ilk uygulamasının demir yollarını tekrar devleştirmesi olacak. Bu arada finansal olarak çok zor durumda olan devlet sağlık hizmetleri (NHS) nin kısmi özelleştirilmesi planları şiddetle karşı olduğu bir diğer öncelik. Uzun zamandır uygulanan, bir hayli yol almış eğitimde ki özelleştirmede karsı çıktığı konulardan biri.

Ha şu bizim Jeremy mi!!! Sanırım yaklaşık beş yıl önceydi Ceremy nin oğlu (Ben) benim çalıştığım okulda rehber öğretmen olarak işe başladı.Genç ,dinamik, yerinde duramıyan yakışıklı bir oğlan. Şilili annesinden dolayı İngilizcenin yanında İspanyolcayı da ikinci bir anadili konuşabilen hoş sohpet tatlı bir genç. Kısa bir zaman içinde iyi arkadaş olduk. – Arkadaşlığımızın ilk döneminde söylemediği için Jeremy Corby’nin oğlu olduğunu bilmiyordum. Sonraları soyadı benzerliği falan başkasından öğrendim. İkimizde futbol oynuyor herşeyden önemlisi Arsenal’i tutuyorduk. Gerçi onun futbol ve Arsenal tutkusu gelecekteki yaşamını futbol üzerine kuracak kadar hasta bir tutkuydu ya.( Nitekim şimdilerde Premıer liğdeki bir takımın 16 yaşaltı takımında görevli olarak çalışıyor. –Arsenal değil) dedim ya samimi iki arkadaştık . Gerçi yaş olarak ben onun abisi durumundaydım ya neyse. Bir kardeşinin Cambrıdge Universitesini bitirmiş olmasına rağmen Ben eğitim alanında çokta başarılı bir geçmişe sahip deyildi. Birgün çalıştığımız okulun gündeme gelen özelleştirilmesi konuşurken ‘Biliyormusun ; yıllar önce annemle babamın ayrılma nedenlerinden biri belki de en baş nedeni benim özel bir okula gönderilmem üzerine anlaşamamalarıydı dedi ve devam etti; babam (Jeremy) o zaman bile ben ilkelerimden kendi çocuğum bile olsa taziz vermem diyerek annemin dayatmalarını kabul etmedi, beni özel okula yollamadı ve bu sureç ayrılmalarıyla sonuçlandı.

Demiş miydim? dememişsem şimdi söylüyeyim ….. tutarlı bir adamdır Jeremy.

Ne mi olacak?

Çok önceleri okuduğum, adını onuttuğum bir kitabın, adını unuttuğum kahramanı, kendisini anlıyamıyan güruha söyle seslenir-daha doğrusu onlara seslendiğini sanarak kendince mırıldanır- ‘Hoşça kalın sayın baylarım. Ben geleceğe doğru yola çıkıyorum. İnsanlığı, üç yüzyıl sonra, yol kavsağında bekliyeceğim.(11)

Ne mi olacak?

Belki parti içi dengeler Jeremy’yi ilk genel seçime kadar bile parti başkanlığında tutmayacak, başkanlığı kısa surecek ya da…….. bilemiyorum .
Ama her koşulda Jeremy bizi ilerde ki o yol kavsağında bekliyecek onu biliyorum.
_____________________

Kaynakça
(1)Backbencher deyimi gerek iktidar partisi gerekse muhalefet partisi içinde parti görüşlerini açıklama yetkisi olmayan aminaye tabiri ile ‘ önemsiz’ üyeler için kullanılır
(2) 1.10.15 kanal 4 de ki söyleşi
(3) 2.10.15 The tımes
(4) McBriar, Fabian Socialism and English Politics, 1884–1918. Cambridge: Cambridge University Press, 1962
(5) A.Marr The makıng of Modern Brıtaın ;
(6)‘The socıalısm of those days was whıch relıed wholly on future vısıon and dreams not on any establıshed model……
(7) ‘The another world is possible’ başkanlık seçiminde sürecinde J.C kullandığı savsöz.
(8) Idealists yes but ours is a pragmatic idealism to get things done, to transform our society. We remain inspired by the belief and hope that another world is possible.” John McDonnell, 28/09/15 BBC
(9) Leader speech
(10) Herald Wılson 1964-1970 ve 1974-1976 dönemlerinde başbakanlık yapmıştır. . Bizde Sulayman Demirel e atıfta bulunulan ‘A week is long time ın polıtıcs’.’Bir hafta polıtıkada uzun zamandır’ özdeyişi ona aittir.
(11) Arşivide yaptığım araştırmada yazarın kim olduğunu buldum.1877-1915 tarihleri arasındsa yaşamıs İtalyan gazeteci yazar; Luıgı Lucatellı

771650cookie-checkBizim Jeremy

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.