BM Takvimi Belirginleşiyor

18 Kasım New York görüşmesinin bir dönüm noktası olduğu ve müzakerelere yeni bir bakış açısı ve yöntem getirdiği kesin.
New York’tan alınan bilgiler, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, müzakereler sona erene kadar Cumhurbaşkanları Dr. Derviş Eroğlu ve Dimitris Hristofyas ile her iki veya üç ayda bir görüşme yapıp, gidişatı izlemek ve gerekirse de müdahale etmek üzere yeni bir yöntem saptadığı şeklinde.
Takvim ve hakemlik hem var hem yok.
Daha doğrusu kendileri var ama adları daha resmen konmamış.
Müzakerelerin nereye kadar uzayabileceği ve hangi tarihte kırılma noktasına ulaşacağı, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarının siyasi takviminden belli.
Büyük bir olasılıkla müzakereler Mart 2011’in ortalarından sonra iyice yavaşlayacak, görüşme araları uzayacak ve Temmuz başına kadar da böyle ağır aksak gidecek.
Sağlıklı ve verimli bir şekilde müzakerelerin tekrar başlayabilme tarihi Temmuz 2011. Temmuz 2011’de müzakereler kaldığı yerden devam edecek diye de bir garanti yok.
22 Mayısta Rum tarafında yapılacak parlamento seçimlerinden dolayı, miting meydanlarındaki ve gazete manşetlerindeki ana konular, her seçim dönemi olduğu gibi “Kıbrıslı Türkler, KKTC, Türkiye, Türk Askeri, Müzakereler, İşgal, İstila, Yerleşikler, EOKA, Kurtuluş, Bayrak ve Sınırlar Girne’de Bitene Kadar Mücadele” olacaktır.
Her ne kadar biz Kıbrıslı Türkler bu sözleri son 36 yıldır duymuşsak da ve Kıbrıslı Rumlar da hayal olduğunu bile bile bunları yıllardır duymaktan bıkmayıp tam tersine gaza gelip mutlu olmuşlarsa da, Mayıs 2011 seçimlerinde bu sloganlar gene ısıtılıp güney piyasasına sürülecek.
Yıllar evvel çaktırılmadan hortlatılmış olan Irkçılık ve Türk düşmanlığı zirve yapacak bu seçim döneminde.
Hristofyas’ın Cumhurbaşkanı seçilirken başkanı olduğu AKEL, bu seçimlerde mevcut 18 koltuğunu koruyabilirse ve DIKO’da gene 11 milletvekili çıkarıp, toplamda 29 sandalye ile kıl payı koalisyon kurabilirlerse ne ala. Müzakereler bırakıldığı yerden devam etmek şansını yakalar.
Yok burnumun aldığı koku doğru çıkar ve DISY birinci parti olur ve hükümeti kurmak görevi Hristofyas tarafından DISY Başkanı Nikos Anastasiades’e verilirse, seçimden sonra iş başında AKEL’ın dışında bir koalisyon olacak demektir. En azından DIKO, EDEK, EVROKO ve YEŞİLLER, DISY’e felsefe olarak AKEL’den çok daha yakınlar. DISY’nin koalisyonu kurmakta zorluk çekeceği uzak bir olasılık.
Tabii tüm bu olasılıklar Türkiye’deki seçim sonuçları için de geçerli.
Her ne kadar AK Parti seçimleri kazanacak ve TBMM’de hükümeti tek başına kurabilecek güçte gözüküyorsa da, topun yuvarlak olduğu gibi sandık da köşeli. Sonuçlar halk iradesine bağlı.
Türkiye’de seçim sonuçlarında en ufak bir sürpriz olursa ve de AKP’nin tek başına hükümeti kurması yerine sandıktan bir Koalisyon çıkarsa, Kıbrıs Müzakereleri “Sil Baştan” başlayacak demektir. Hem de yep yeni bir yerden, eskiye kıyasla çok farklı parametreler ve taleplerle.
En iyi olasılıkla Temmuz 2011’de başlayacak müzakerelerin ömrü Temmuz 2012’ye kadar olacak.
Sonrası “Çok karışık”.
Bir olasılıkla Ağustos 2012 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak, Rumların AB Konseyi Dönem Başkanlığını yapacakları Temmuz-Aralık 2012 dönemi çok tartışmalı ve hararetli geçecek, arkasından 2013 Şubatındaki Rum Cumhurbaşkanlığı seçimleri, onun arkasından ve 2014’deki KKTC Meclis seçimleri ve 1 Kasım 2014’de de Lizbon Anlaşması tam olarak yürürlüğe girecek.
Bu tarih Kıbrıs sorununu yıllardır geldiği raydan çıkartıp yep yeni parametrelerle yeni bir kulvara sokacak. Tabii bu yıllar içinde adada kadife bir ayrılık olmazsa.
Söz konusu ayrılık illaki kadife olacak diye bir kural da yok, dikenli de olabilir.

Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com
24 Kasım 2010

659750cookie-checkBM Takvimi Belirginleşiyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.