Bolivya’da siyasi kaos

Bolivya Devlet Başkanı Carlos Mesa,  sürpriz bir çağrıda bulunarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2007 yerine bu Ağustos’a alınmasını istedi. Koltuğunu bırakmak istemeyen Mesa, ABD yanlılığıyla tanınıyor ve ülke kaynaklarını yabancı sermayeye sömürtmekle suçlanıyor…

Gaz ve petrol rezervlerini yabancı firmaların sömürmesine göz yumduğu gerekçesi ile eleştirilen Cumhurbaşkanı Carlos Mesa, ekonomi politikasının protesto edildiği kitlesel gösteriler üzerine geçen hafta istifa kararı almıştı.

Halk eylemlerinin basıncına dayanamayan ve  ”meclisin karar alabilmesine olanak tanımak amacıyla” görevinden istifa edeceğini açıklayan cumhurbaşkanı, son haftalarda ülke çapında düzenlenen sokak gösterileri ve yollara barikatlar kurularak hükümetin protesto edilmesi olaylarına değinerek çeşitli siyasi ve sosyal örgütlerce düzenlenen son gösterilerin ülkenin önünü tıkadığını ifade etti. Ancak meclis Mesa’nın istifasını geri çevirdi. 

Halk hareketinin başını çeken milletvekili, Ana Muhalefet ve Sosyalist Hareket Partisi lideri Evo Morales, Cumhurbaşkanı Mesa’nın kalmasını istediği ve erken seçim önerisinin anayasaya aykırı olduğunu söyledi.

Bolivya’nın kollektif olarak intihar etme yolunda olduğunu ve bu şekilde daha fazla  çalışamayacağını söyleyen Mesa, görevinde kalmak için yasa tasarısının meclisten geçmesini şart koymuştu. Ancak, protestoların başlama sebebi olan ve Bolivya’nın sahip olduğu dünyanın en yoğun doğal gaz rezervlerinin yabancılara açılmasını öngören enerji yasa tasarısının  Çarşamba sabahı meclisten geçmiş olmasına rağmen, ülkede yaşanan kaos bir türlü bitmiyor. Güney Amerika’nın en fakir ülkesinin tüm sıkıntı ve rahatsızlıklarına son noktayı koyan Mesa’nın önerdiği enerji yasa tasarısı, aslında fakirlik, ırk ayrılıkları, anti-ABD’cilik gibi ülkenin birikmiş tüm sorunlarının bir dışavurumu halini aldı.

Son 10 yıldır Bolivya yerlileri her fırsatta ve çeşitli konularda protesto ve ayaklanmalarını sürdürüyor. Eylemlerine genellikle La Paz’ı besleyen Altiplano’daki otoyolu kapatarak başlayan yerlilerin kurduğu barikatlar, taş-kaya gibi ilkel tekniklerle de olsa da politik olarak oldukça etkili. 1825’de bağımsızlığını kazanmasından bu yana 190 darbe yaşayan Bolivya, gerçekten de 21’nci yüzyıla özgürlük ve demokrasi mücadelesi vererek başladı. 48 saat sürecek olan bir greve Salı günü başlayan Bolivyalıların bugüne kadar sürdürdükleri eylemleri yalnız ihracatçılara değil, ülkenin tüm sektörlerini durdurarak günlük yüzbinlerce dolar  zarara mal oluyor. Halkın yetiştirip sattığı muz, yumurta, tavuk gibi bozulabilecek ürünlerin kurulan barikatlarla, pasifik kıyılarına ulaştırılamadığı ve bunun ülke ekonomisini alt üst ettigini söyleyen iş adamları, yaklaşık 1500 kamyonun yollarda beklediğini söylüyorlar.

SONUN BAŞLADIĞI TARİH

Bolivya’da yaşanan son olaylar, 2003 yılında Pasifik LNG şirketinin Şili üzerinden Kaliforniya’ya doğal gaz ihracı üzerine başlamıştı. Konu, Şili’nin 1879 yılında Bolivya’nın denize açılan kapısını zaptetmesinden ötürü, Şili ile Bolivya arasındaki 125 yıllık ulusal sorunun devamıymış gibi görünse de olaylara sebep olabilecek bir başka tez de Bolivya halkının doğal gazın, şirkete 600 milyon Dolar daha fazla paraya mal olacak, daha yoksul olan komşuları Peru üzerinden gitmesini istemeleriydi.  Ancak araştırmalar Bolivya halkı için önemli olanın gazın Kaliforniya’ya verilecek olması olduğunu, yani Bolivya isyanının ardında anti-Amerikan bir tepki yattığını gösteriyordu. Zaten ülkeye nakit para akışının sağlanması için IMF tarafından önerilen proje de Bolivya halkı tarafından benimsenmemişti.
     
Protestoları başlatan asıl konu doğal gaz ihracı gibi gözükse de Bolivya halkı daha önceki su konusunda  ABD/Kaliforniya şirketi olan Bechtel ile  deneyimlerinden yola çıkıyordu. Olaylar, Bolivya’nın üçüncü büyük şehri olan Cochabamba’da su sistemini elinde tutan Bechtel ‘in yoksul ailelere ödetmek istediği yüksek faturalar yüzünden halkın ayaklanması ve  ülkeden sürülmesine kadar devam etmişti. Bolivya hükümeti Bechtel’in yanında yer alarak şirket lehine yasalar çıkarmış ancak bütün bunlar da Bechtel’i Bolivya’da tutmaya yetmemişti. Bechtel ülkeyi terk etmek zorunda kalmış ancak Hollanda’daki yeni kurulmuş şubesi nedeniyle Bolivya-Hollanda ikili yatırım anlaşması çerçevesinde DB/ISCID’e başvurarak 25 milyon Dolar tazminat istemiş ve davayı kazanmıştı.  

2003 yılında maden işçilerinin yoğun olduğu merkezlerden başlayarak eylemler  büyüyerek tüm Bolivya’yı sardı. Maden işçilerinin 8 Ekim günü ilan ettiği süresiz genel greve, binlerce Bolivyalı eylemlerle destek verdi. Başkent La Paz da 84 den fazla ölü 400 den fazla yaralı  ile sonuçlanan gösterilerin en büyüğü 16 Ekim günü gerçekleştirildi.  . 
 
Başkan Lozada’nın  “doğalgaz satışını referanduma sunma” önerisi de, grev ve gösterilerin önünü alamadı. Gerek Felipe Quispe (diğer adıyla “el Mallku,”) gerekse Sosyalizm Hareketi (MAS) ve üretici köylü lideri Evo Morales, Devlet Başkanı istifa edene kadar her türlü görüşme talebini reddettiler. İlk başlarda istifa etmemekte direnen Devlet Başkanı Sanchez de Lozada son protestolara direnemeyerek “istemeyerek”de olsa istifa etti ve ABD’nin Miami kentine sığındı.

Mesa, 17 Ekim 2003’de tüm ülkeye yayılan ve hükümetin birçok konudaki uygulamalarını, ama en önemlisi de Bolivya doğal gazının boru hatlarıyla Şili üzerinden Kaliforniya’ya taşınması protestolarının ardından, eski Cumhurbaşkanı Gonzalo Sanchez De Lozada’nın 84 kişinin ölümüyle sonuçlanan kanlı sokak gösterilerinin sonucu istifaya zorlanmasından sonra, Bolivya cumhurbaşkanlığı görevine gelmişti.

ZENGİN AMA ÇOK YOKSUL

Nüfusunun yaklaşık  yüzde 30 u Quechua, yüzde 25 i Aymara yerlisi, yüzde 30 u beyaz ve yerlilerden oluşan melezler ve yüzde  15 i İspanyol asıllı beyazlardan oluştuğu Bolivya,  kendisine 600 yıl boyunca yetebileceği söylenen petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen, hala Latin Amerikanın en yoksul ülkelerinden birisi. Bolivya halkının yüzde  70 i yoksulluk sınırı altında yaşamlarını sürdürüyor ve Dünya Bankası raporuna göre  nüfusun yüzde 83 ü temiz su kaynaklarına ulaşamıyor.

Bolivya da da nüfus, bir çok Latin Amerika ülkesindeki gibi, şehir veya kırsal alanlarda yoğunlaşıyor. Şehirlerde genellikle politik gücü elinde tutan İspanyol kökenliler, kırsal alanlar da kızılderililer yaşıyor.  Ülkenin İspanya boyunduruğu  altında olduğu yıllarda yerliler köle olarak toprakla birlikte alınıp satılıyor ve 1952 devrimine kadar eğitim olanaklarından yararlanamıyorlardı.

Toplam nüfusunun yüzde 70 ini tamamı yoksul ve küçük toprak sahibi yerlilerden oluşuyor. Yerliler arasında fert başına yıllık ortalama gelir 600 Dolar’ ın altında ve evlerinde elektrik ve sudan yoksunlar. Eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalanma düzeyleri minimum. İşsizlik ise çok büyük boyutlara ulaşmış vaziyette.

Günümüzde daha çok yoksul, topraksız köylü hareketleri olarak devam eden mücadeleleri, geçtiğimiz yüz yıl içerisinde özellikle 1952, 1970-71 ve 1985 yıllarında maden işçilerinin örgütlü olduğu ve dönemlerde Amerika kıtasının en güçlü sınıf sendikası olan Bolivya Sendikalar Konfederasyonu (COB) ile birlikte mücadesini sürdürüyordu.     

BÖLGEYİ KAYGILANDIRIYOR

Bu arada, Amerikaların en önemli doğal enerji kaynaklarına sahip olan Bolivya’nın içinde bulunduğu sosyo-politik durum yalnızca ülkenin kendisini değil, Güney Amerika’da bulunan bir çok ülkeyi de kaygılandırıyor. Bolivya, Brezilya ve Peru,  Ant dağları’nda bulunan ve 2004 eylül ayında çalışmaya başlatılan dev Camisea maden yataklarından çıkartılan gazıyle  bölgenin en önemli petro-kimya ve termo-elektrik endüstri merkezi olan üç komşu ülkesi.

Brezilya’nın devlete ait petrol şirketi Petrobras, Bolivya ‘da çıkartılan gaz rezervlerinin yüzde 16 hissesine sahip ve hergün 20 milyon küp gazı Bolivya’dan Brezilya’ya taşıyor.

Arjantinle ise 2004 yılında yapılan anlaşma doğrultusunda hergün 6.5 metreküp  gaz vermeyi taahhüt eden Bolivya, 2007 yılına kadar bu miktarı 28 milyon küpe çıkartarak Arjantin’in kuzeyinde bulunan 7 eyalete gaz vereceğini söylemişti. Ancak 28 milyon küp gazın Arjantin’e verilebilmesi için yaklaşık 200 milyon dolarlık bir boru hattına gereksinim duyulduğu ancak yapımı durdurulan boru hattının Bolivya Enerji kanununun alacağı son hale göre tamamlanacağı veya gaz fiyatlarının değişebileceği hatta Bolivya’nın bu gazı verip vermeyeceği şeklinde kaygılar yaşanıyor.

Şili ise, bu karmaşadan dolaylı olarak etkilenen ülkelerden biri. Çünkü Arjantin-Patagonya‘dan aldığı 15 milyon küp gaz, Bolivya’nın Arjantin ile ilişkilerinin bozulması ve Arjantin’in kendisine yetecek gazı bulunmaması halinde Şili’ye satılamayacak.
Enerji sıkıntısı çeken bir başka ülke Uruguay da benzer bir durumda ve Bolivya’dan 2005 yılı yarısından itibaren Arjantin aracılığıyla alacağı 2 milyon küp gazı alıp alamayacağından emin değil.

Boliyya 15 trilyon metre küp dogal gaz rezerviyle Venezuela’dan sonra Latin Amerika’nın  en büyük gaz rezervlerine sahip ülkesi. Bu da doğal olarak konuyla ilgilenenleri mıknatıs gibi kendine çekiyor. Halen  PETR4.SA (Brezilya),  REP:MC (İspanya) ve  BP.L (İngiltere) gibi, Bolivya’da işletmeleri olan  yabancı ülke şirketlerinin yanında, Bolivya hükümetinin doğal kaynakları bulmak, çıkarmak ve satışa sunmak üzere yaptığı 76 anlaşma var. 
 

1101140cookie-checkBolivya’da siyasi kaos

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.