Bozuk eğitim

Toplumsal yaşamın bazı temel davranış kuralları vardır. Bu kurallara aldırmayanı terbiye yoksunu diye nitelendiririz. İnsanlar niteliklerini toplumsal ilişkilerde ortaya koyarlar. Pekçok insan ruhundaki olumsuz yanları görmez, gördüğünde de gidermekten çok göstermemeye çalışır. Bilgisizler bilgili ahlaksızlar ahlaklı tembeller çalışkan izlenimi vermeyi iyi bilirler. Ne var ki bu türden yoksunlukların üstünü örtmek zordur. Onları anneler babalar dedeler nineler sevgililer görmezler ya da görmezden gelirler. Örneğin felsefenin terimleriyle saçmalayan bir genç adam yakınlarının gözünde bir ahir zaman filozofudur ya da ayaklarını karşıdakinin burnuna uzatarak oturan kızımız yakınlarına göre özgürlüğünü gerçekleştirmektedir. Bu arada göstermelik inceliklere aldanmamak gerekir, bu tür iyilikler kalıcı olmaz, örneğin yapay efendilik bir anda ince bir örtü gibi yırtılır ve kazık gibi bir terbiye yoksunluğu ortaya çıkıverir. Adam terbiyesizlik etmekte haklıydı diyenler olur. Terbiyesizlik hiçbir koşulda hak değildir, her koşulda düzeysizliktir.

Terbiyesiz insan kötü ya da yanlış eğitilmiş insandır. Terbiyesizliklerde suçu öncelikle eğitenlerde aramak gerekir. Terbiye yoksunu insanların büyük bir bölümü “özel insan” olarak yetiştirilmiş yani şımartılmış kimselerdir. Onların temel özelliği yalnızca kendini düşünmek ve buna göre başkalarını hiçe sayarak keyfe göre davranmaktır. Böyle “özel” yetiştirilenler rahat görünümlerinin altında sinirli kişilikleriyle seçilirler. Her şeyi kolayından elde etmeye alıştıkları için yaşamın zor koşullarında uzandıkları şeyi tutamazlarsa huzursuz olurlar ve başkalarını da huzursuz ederler. Prensin önüne gene mi bulgur pilavı koydunuz, o bulgur yemez, para verin gitsin kebapçıda karnını doyursun. Evet sinirliliğin kaynağında şımarıklık vardır. Sinirliler genelde üstünlük gösterileriyle öne çıkmaya çalışırlar: yetersiz kişiliklerini yeterli göstermek isterler. İkide bir zeka gösterileri yapmaları bundandır. Yanlış eğitimle yaşam boyu başarısızlığa mahkum edilmiş olmaları, hiçbir zaman ortalama insan koşullarının üstüne çıkamayacak durumda olmaları onları kötü alışkanlıklar edinmeye itebilir hatta hukukun konusu olabilecek toplumdışı davranışlara yöneltebilir.

Birçok çocuk ailedeki eğitim kargaşasından payını alıyor. Ailenin bütün bireyleri kendilerini çocuğun eğitiminden sorumlu sayarlar. Onlar uzaktan da olsa çocuğun eğitimine katkıda bulunmak için hazır durumdadırlar. Bu arada çocuk eğitiminde ne kadar yeterli ve ne ölçüde hak sahibi olduklarını tartışmazlar. Kimileri özgür eğitim adına bırak yapsın yöntemini savunur kimileri de tam tersine ağacı yaşken eğmeye çalışır. Kimileri çocuğun cebine bol para koymayı doğru görürken kimileri bol paranın yalnız terbiyeyi değil ahlakı da bozacağını düşünür. Kimileri çocuk olmadık davranışlarda bulunsa da aldırmaz, kimilerine göre de çocuk aile içinde bile her an doğru davranmalıdır. Eğitimin koşullarına göre kendini bazen dünyanın en değersizi bazen de dünyanın orta noktası olarak görmeye alışan küçük adam zamanla bir acayip yaratığa dönüşür.

Korkak güvensiz tembel kolaycı uyumsuz saldırgan saygısız sevgisiz insanlar kötü eğitilmiş kimselerdir. Kötü eğitimle bilinci sakatlanmış insanların sıkıntılı hatta tehlikeli varlıklar olarak topluma katılmaları doğaldır. Bunlar gerektiğinde olmayan namusları adına cinayet işleyebilirler. Yolsuzluk hırsızlık acımasızlık sapıklık canilik diye adlandırdığımız ama asıl nedenlerini görmek için çaba göstermediğimiz durumlar kötü eğitilmişliğin sonuçlarıdır. Sinirliler düpedüz yaşamın dengesini bozarlar, hem kendilerini hem başkalarını yıpratırlar. Çoğumuz doğar doğmaz yitirmeye başlıyoruz güzel yanlarımızı. İyilik adına yapılan yanlışlar kişilik bozukluklarını getiriyor. Çocukları küçük dengesizler olarak yetiştirirken onların gelecekte ne iyileşmez tembeller ne sıkıntılı başarısızlar ne sevimsiz çıkarcılar ne tehlikeli kıskançlar olacaklarını, bu yüzden acılar çekeceklerini ve başkalarına acılar vereceklerini düşünmüyoruz. Bilim felsefe sanat üretmeyen bir toplumda yaşarken neden bu kadar başarısızız diye düşünmüyoruz. Çok iyi durumda olduğumuzu düşünenler de az değil. Koşmayı öğrenmeden doping yapmayı öğrenen, şiir yazmayı öğrenmeden şiir çalmayı öğrenen, top oynamayı öğrenmeden hakemi kandırmayı öğrenen, araştırma yapmayı öğrenmeden bilim adamı olmayı öğrenen, işinin koşullarını öğrenmeden rüşvet almayı öğrenen insanlar olmamızı kötü eğitilmişlikten başka neyle açıklayabiliriz? Hiç tasarlamayan ama durmadan yakınan insanlar olmamızı neyle açıklayabiliriz? Gerçeklerden çok düşlerle içli dışlı olmamızı neyle açıklayabiliriz? Aileden bozuk çıkan birey okulların da katkısıyla topluma bozuk birey olarak giriyor.

645450cookie-checkBozuk eğitim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.