Bundan sonra zor

Futbol bir ara gelişir gibi oldu, sonra kendi üstüne çöktü kaldı. Birileri umut aşılama çabasını elden bırakmadılar. Bugün olmadı yarın olacak, şu durumda olmadı ama bir başka durumda olacak yalanına kanmak bu neden böyle sorusunu sormaktan daha kolaydı. Acı gerçekler kalıcı olmaya doğru gittikçe insanlar soru sormaya başlarlar. Henüz soru sorma dönemine girilmedi ama önünde sonunda girilecek. Umut tazeleme atılımları kabak tadı verince soru da sorulacak. Soru sorulacak ama doğru yanıtlar verilecek mi ve çözüm bulunabilecek mi? Toplumsal oluşumlar bir çırpıda kendini göstermez ve hemen ürün vermez. Toplumda etkiler genelde karmaşık ve örtülüdür: sonuçlar nerden geldiği belli olmayan öncesiz olaylar biçiminde ortaya çıkarlar. Bunun nedeni nedensellik bağlarını elimizle koymuş gibi bulma kolaylığında olmayışımızdır. Buna göre sonuçlar çok zaman gizil güçlerin marifeti gibi görünür.
Futbol dünyanın her yerinde kenar mahalle çocuklarının zekalarından alır gücünü: futbol alanlarında top peşinde koşanların kaçı fabrikatör ya da tüccar çocuğudur? Yoksulların çocukları başka eğlenceleri olmadığı için bir toprak parçası bulunca bir çaputun üstüne ip sarıp çift kale maç yapmaya girişirler. Varoşlar genelde iktisadi ve toplumsal açıdan olduğu kadar kent düzeni açısından da oturmuş yerlerdir: herkes orada birbirini tanır, bugün top koşturan çocukların babaları da vaktiyle aynı yerde top koşturmuşlardır. Şimdi onların birkaçı futboldan ekmek yerken kalanı fabrika işçisi, gece bekçisi ya da şoför olmuştur. Bizde varoşlar içgöçün hep artan ve hiç eksilmeyen etkisiyle oturmamış alanlar oldular: bu alanlar çeşitli iktisadi ve toplumsal nedenlerle sürekli biçim ve nitelik değiştirirler. Bakarsınız bir gecekondu mahallesi bir gökdelenler ya da on katlı apartmanlar mahallesine dönüşmeye başlamıştır.
Geri kalmış yerleşim yerlerinde çocukların top oynayabileceği azçok geniş alanlar yok artık. Olanlara da birileri yasal ya da yasadışı yollardan el koymuştur. Ortada bir yerde kalmış olan bir avuç toprak parçası üzerinde top oynamaya kalkan çocukları da bir takım amcalar burada top olmaz diyerek iki tokat atıp evlerine gönderirler. Teyzemiz bağırır pencereden: “Yeter oğlum yeter, başım şişti, defolun gidin buradan yoksa polis çağıracağım.” İhtiyar egemenliği. İkide bir polisle korkutulan bu çocukların çoğu ne olmak istiyorsun diye sorulduğunda polis olmak istiyorum der. Şimdi toz toprak çamur içindeki o güzelim küçücük alanlar artık yoktur ama halı döşenmiş pek güzel alanlar vardır: burada bir takım genç ya da orta yaşlı amcalar iş çıkışı temiz temiz top oynarlar. Çocuklar onları uzaktan gözlemekle yetinirler. Varoşların çocukları her zaman açıktadır, her zaman haksızdır. “Çabuk defolun buradan pis herifler, bir daha burada top oynadığınızı görürsem kafanızı patlatırım.”
Orta sınıfın çocukları da topa meraklıdır. Ancak onlar bu konuda varoşların çocukları kadar da şanslı değildir. Çünkü onlar annelerinin ve babalarının gafletine gelerek erkenden sokak eğlencelerini bırakıp büyük adam olma yolunda göz yaşartıcı çabalar göstermek zorunda kalmışlardır. Anneler ve babalar bir takım paragözlerin açtığı yoldan giderek çok sevgili evlatlarının geleceği için tasarılar geliştirirler. Çocukların herbiri bir erken gelişmiş deha işlemi görür. Çocuk gecesini gündüzüne katmak, özel ders almak, özel okullara gitmek, dershanelere gitmek, başını kaldırmadan ders çalışmak gibi yükümlülükler altındadır. Onların televizyonda gösterilen futbol maçlarını izlemeleri bile koşullara bağlıdır. Bu çocuklar gün gelip doktor, öğretmen, mühendis, avukat diplomalarını başarıyla elde ettiklerinde tam bir işadamı ruhsallığıyla para kazanmak için can havliyle oraya buraya koşacaklar, bu koşuda değil futbolu kendilerini bile unutacaklardır. Performans!
O durumda futbol anlayanın ve anlamayanın elinde bir göz boyama etkinliği olur. Yoksul insanlar gıdalarından kesip futbol maçlarına bilet alırlar. Televizyonda görüp yüzyüze gelmeyi hayal bile edemeyeceğimiz bir takım vakti geçmiş yabancı futbol yıldızları bu fakir halkın sırtından bol paralar karşılığında büyük takımlara getirilirler yani iyiden iyiye yakınımıza gelirler: punduna getirip onlarla fotoğraf bile çektirebiliriz. Bu yıldız eskileri buraya geldikleri anda işin özünü kavrarlar ve eğrisini doğrusuna denk getirerek burada bir süre kalırlar. Birileri gider birileri gelir. Yabancı otuz alırken üçü bile bulamayan yerli futbolcu işi iyiden iyiye savsaklar. Aralarında azçok iş bilen ve iyi ilişki kurmayı becerenler vardır, öbürleri pek bir şey elde edemezler.
Çokları bilmedikleri konularda her gün yaradana sığınıp yazılar yazarken, televizyonlarda saatler boyu ipe sapa gelmez görüşler üretirken ben de ilk ve son olarak bilmediğim bir konuda bir yazı yazdım. Bağışlayın.

643800cookie-checkBundan sonra zor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.