3 milyon insancık Beyrut’ta evini, barkını bırakıp, canınını kurtarma derdinde şehri terkediyor… 15 yıl sonra tekrar yıkılıyor güzelim şehir masum yavruların ve kronikleşen hınç duygularının üstüne…
Irak’ta Müslümanlar, Müslümanları vurmakta ve Suriye ile İran’ın, Filistin-İsrail savaşına doğru çekilmesi için oltalar atılıyor ki tepelerine binilsin…
Yani özetle, Yeni Dünya Düzeninin ilk aşamalarından olan Büyük Ortadoğu Projesi için tuşa basma işlemi iyice hızlandırıldı. Zulüm kopardı ipini, pervasızlaştı ihtiras, şiddetin ölçeği kaçtı, vicdan can çekişiyor, gücün kontrolü güçleşti… İnsanlar öldükçe insanlık ölüyor… Dünya ağlarken, buna gülenler hakim dünyaya… Peki hangi insani duygu kaldı ki dünyada, yeni dünya düzenini dünyanın üzerine kuracak? Duygusuz insanın kuracağı düzen ne kadar taşır bu gezegeni? Yeni düzenin, yeni insanı ne kadar layık dünyaya?
Ve biz, o bölgedeki en büyük güç olarak güç durumdayız… Şimdiden bir şekilde kilitlenmiş ve pasifize edilmiş konumdayız. Kamplaşmanın yanlarından birine eğreti yüklenilmiş figüran rolümüzle… Ateş hattındaki dublör gibi…
Güneydoğu Anadolu’da hergün şehit vermekteyiz. Terörü durdurmak için kaynağına, yani beslendiği Kuzey Irak’a girmemiz lazım ama siyasi sürtüşmeler yaratabilir diye yapamıyoruz… Günü kurtaracak yapay kafa tutmalar ve sanal kahramanlıklarla bir parmak bal çalıyoruz isyankar güdüsüne milletin ve eziklik dürtüsüne sahipsiz onurun…
Kuzey Irak’a, otoriteye rağmen müdahale etmek zorunda bırakılabiliriz. Buna zorlanıyoruz ki ordaki hakim gücün eline koz geçsin ve bunun rövanşını alma zemini hasıl olsun. Cumhuriyet tarihinin en kıskaç günlerine en acemi biçimde yakalandık. Biz yapamayacağımız sınır ötesi harekatı göstermelik olarak tartışırken , öte yanlarda insani değerlerin çöküşü sınırları aşmış durumda…
İsrail’in bir askeri kaçırılıyor, bu durum, İsrail’in Beyrut’a girmesi ve orda çoluk çocuk sivilleri öldürmesi için Dünya jandarmasından onay almasına ve destek görmesine yetiyor… Bu şartlı refleks senaryosu, İsrail’in savunma hakkı olarak isim ve nüfuz buluyor medeniyetsiz artniyetli karşı kampında dünyanın… G8 ülkeleri, İsrail’in insanık dışı eylemlerini onaylayan ortak bir utanç deklarasyonu yayınlayabiliyorlar St. Petersburg zirvesinde… Kimse İsrail’i kınamıyor ama herkes Türkiye’ye aba altından sopa gösteriyor aynı hakkı kullanmaması için… Ve kullanmıyoruz, kullanamıyoruz…
Demeçler patlıyor sinek efelerden, 8 sütuna manşet atılıyor sanki bir şey denmişçesine, gözdağı mastürbasyonumuz olarak… Elçiye veryansın ederek okşanıyor milletimizin çuvallanan gururu. İktidar olmak için icazet alınagelen otoriteye, yani elçinin ülkesine tepki göstermek sıkıyor… Bir de kahpe kurşun sıkıyor aynı anda yüreğimize Mehmedimizin. Artık bu dünya sıkıyor…
Ve, iki gün içinde 13 şehit veren Türkiye’nin meşru müdafa hakkına sıcak bakmadığını açıklıyor stratejik ortak müsveddesi.
Bırakın can kayıplarını, haksız akan kanları bir kenara, sadece o bölgenin değil, Dünyanın her duyarlı kesiminin psikolojik olarak etkilendiği bir kavşağa daha gelindi. Yaşamaya utanıyor duyarlı, duyarsızın dünyasında…
Bu, herşeyiyle, şuursuz ve sistematik bir topyekün savaş çığlığıdır. Güçlünün tuşa basmasıdır dünyayı ele geçirmek için… Savaşlardan talan edilmiş , ruhu emilmiş, insanı insanlığını yitirmiş, posası çıkmış bir dünyayı…
Dünyevi hırslarla sapıtmış muhteris muktedirlerin başaşağı döndürdüğü dünya da hak ettiği şekilde düzeltilerek yönetilecek… Her toplumun layık olduğu şekilde yönetildiği gibi…
Metin Sözüçetin
