Can Baba, Cem Baba, Kadeh Baba

Kadeh, Arapça bir isimdir ve bardak, küçük bardak, içki bardagi anlamlarini tasir. Kalpler de kadehler gibi kirilirsa, bir daha eski haline dönemez. Can YÜCEL ve Cem KARACA sanatçi ve Edebiyatçi kimliklerinin sapkasina, bir de Kadehkes sifatini eklemislerdi, yani içki içen manasinda, ve dogrudur. Hayatlarini kendi hür iradeleriyle yasadilar, güzel eserler birakip, göçüp gittiler sonsuz hayata, henüz yasarken vasiyyet ettiler, yani öldükten sonra yapilmasini istedigi seyi söylediler.Kime söylediler, her ikisi de esine yani karisina söyledi…Eger vasiyetini yazmis oldugu kagit varsa ki bu kagida Vasiyyetname deniliyor, o zaman yazilanlari Noter de bilir.
Ne hikmetse, gidenlerin ardindan Onlar’a yasatilan kahirlar bitmek bilmez bir türlü…Nazim Hikmet RAN’in bir siirindeki misra ”ölüm uslandir beni” dir…Ahmed ARIF’in bir siirinde söyledigi misra, ”Erkekçe olsun, dostluk da düsmanlik da, Hiç biri olmaz halbuki” dir. Ölüm, uslandirmiyor kimilerini…Onlari, cehalet yüzünden, bilgi kirliligi yüzünden, mezarlarinda bile rahat birakmiyorlar, bir kadeh kirar gibi, mezarlarini bile kiriyorlar, ne hazin…kalplerini kirdiklari yetmezmis gibi…

Ruhi SU Hocam’in mezarina birçok kez zarar verilmisti, kalbim kirilmisti. Ikinci oglu Ilgin Ruhi SU, söyle söylüyordu ”Bu davranis biçimi ideolojik degil,olsa olsa psikolojik sorunlu bir durumdur…” Cem KARACA’ yi mezarinda rahat birakmadilar, sözümona dna testi yaptirmak için, mezarini açtirdilar. Ülkemin sair-yazarlari bile ”gik” demedi, sustu, seyretti, medya’nin sansasyonel mansetlerine inanarak, O’nu mezarda rahatsiz edenlere, hak vermeye çabalayarak, ( para-miras meselesi zannettirildigi için, Cem KARACA’nin nüfusundaki oglundan, hayattayken dna testi yaptirmasini istedigi ve mahkemeye verdigi gerçegi kamuoyundan gizlendigi için ), sanatçiya ve mezarini yaptirmak için arabasini satan karisina, O’nun vasiyyetini bilen ve yerine getiren bendenize ne zulümler yapildi ve hala yapiliyor. Mesela, Nebil ÖZGENTÜRK, ”Cem KARACA’ninbir vasiyyeti daha vardi, mezarima raki dökün demis” diyerek, Beyoglu gazetesine bir yazi yazmis…Bu kocaman bir yalandir… Bu yalan haberi dogru sayan gazeteci Hulusi TUNCA, Baris MANÇO için yazdigi kitabinda söyle söylüyor, ”Sevgili esi Ilkim, bu vasiyyetini de yerine getirmistir umarim” diyor. (Cem KARACA, vasiyyetinde alkislanmamayi ve Salavat-i Serif’le gömülmeyi istemisti, ve ben bu yürekten istegini, herseye ve herkese ragmen, o soke olmus halimde bile gerçeklestirebilmistim, Yüce Allah’a sükürler olsun…çok çesitli davranislarla ve sözlerle karsilastim, fakat içim huzurlu, çünkü gerçege hizmet ettim…) Hayir efendim, olmayan vasiyyet yerine getirilmez, bos yere çirpinmayin, yalan haberlerin içinde yüze yüze, O güzel insanlarin mezarlarini kirdiriyorsunuz, gerçegi bilen birkaç kisinin kalplerini kiriyorsunuz…bunu yapmayin, etmeyin…
Can YÜCEL Baba’nin vasiyyetini, hayatta olan karisi Güler YÜCEL’e birakin, geçtigimiz günlerde ”tohum vasiyyetini” açiklamisti ya…Bu hayatta içiki içmeyi çok sevmek baska bir sey, vasiyyet baska bir seydir. Zannetmek ise bambaska birseydir ve gerçek’le bir alakasi yoktur.
Can YÜCEL Baba ile, ru be ru, yani yüzyüze, 1998 de Bodrum’da meydandaki kitabevinde, imza gününde tanismistim, öglen sicagi idi, kuyrukta bekliyordum ki bana sira geldiginde, bir ari sag elimin parmagini soktu, Can Yücel Baba ”Merhaba” dedi, raki kadehini uzatti bana, ”sok parmagini içine, antiseptiktir, iyi gelir” dedi, çekindim, ”siz içeceksiniz onu, olmaz ki”, dedim, ”düsündügün seye bak, ben içerim sen merak etme, yüzdür parmagini içinde, bir sey olmaz, korkma ” dedi, imza kuyrugunda bekleyenlerin tanikliginda, ben parmagimi batirdim, yüzdürmedim, biraz beklettim Can Baba’nin kadehinde, ”oohooo, biz yüzdür diyoruz, kiz korkuyor, korkma parmagin bogulmaz içinde, raki bu, raki, ilaç bu ilaç…” dedi, herkes güldü, peçete getirdiler parmagimi sardik, kitaplarindan aldim, imzaladi, ”gözlerin de pek güzel” diyerek iltifat etti bana, ben de ”sizin de gözleriniz çok güzel” dedim, ne okudugumu sordu, Edebiyat Fakültesinde Latince de okudugumu söyledigimde, Hocan kimdi dedi, Sina KABAAGAÇLI dedim, ”Sina sana asik olmadi mi? ” dedi, Bilmiyorum, ben baskasina asiktim dedim, ”ya simdi, asik misin?” dedi, ”evet, asigim” dedim, ”kime?” dedi, ”Cem KARACA’ya” dedim, ”Iyi, selam söyle herif’e” dedi…”O da sizi çok sever” dedim, ”Sevecek tabi, biz iyi mal’iz” dedi…”Ilkim, HEP mutlu ol” dedi, göz kirpti bana, tokalastik, ”Allahaismarladik” dedim, hayiiirrr, ”MERHABA” dedi, ”Merhaba” dedim… Kitapçidan eve dönerken düsündüm, kendi kendime gülümsedim, arinin elimi sokmasiyla, Can YÜCEL’in raki kadehine batirdigim parmagimi, sohbetimizi düsündüm, sevindim. Istanbul’a döndügüm zaman, ”Merhaba” dan, ”Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar” a selam götürdüm…O ani da baska bir zaman anlatirim, bilinmesi gereken su ki, bu iki güzel insan küfürlü konusmayi kendilerine çok yakistirarak konusuyorlardi, kendilerine ve çok begendiklerine ”mal” diyorlardi. Ve Orhan Veli KANIK’in bir siirindeki misrayi tarif ediyorlardi adeta…”Bir de raki sisesinde balik olsam’…

Ruhi SU Hocam, çay içmeyi çok severdi, cam bardakta, ”dudak renginde, dudak sicakliginda, dudak hizasinda olmali çay” derdi…yani çayin rengi koyu olmayacak, dudagi yakmayacak sicaklikta olacak, ve bardak çok doldurulmayacak, rahatça içilebilecek bir hizada olacakti”. Bazi dost sofralarinda bir kadehçik içtigine sahit oldum. Sigara içmezdi, fakat sigara içilen klüplerde sazçalip- söyledigi zamanlar olmus, ekmek parasi- geçim derdi için, ve meslegi söylemek, elbette söyleyecek…
Can YÜCEL, ”Hayatta en çok babami sevdim” misrai yazdi, güzel sesiyle, kendi tonlamasiyla vurgusuyla söyledi, Edebiyat dünyasi O’na ”CAN BABA” dedi,
Cem KARACA, babasi için yazdigi sarkida,” Ellerinle anlatir, dilinle söylerdin, gözlerinle sever belli etmezdin, biliyor ve inaniyorum simdi yukarda, Koruyor ve gözetiyorsun beni hala” dedi, Müzik dünyasi O’na ”CEM BABA” dedi. ( Rock Müzigin ilk babasi sayilan Erkin KORAY’a da Müzik dünyasi ”ERKIN BABA” dedi, Arabesk Müzigin duayeni Orhan GENCEBAY’a ”ORHAN BABA”, Müslüm GÜRSES’e ”MÜSLÜM BABA” dediler, süphesiz…)
Ve bir gerçek daha var ki, bu hayatta CAN BABA ve CEM BABA, sesleriyle, sözleriyle, yasadiklariyla, vasiyyetleriyle çirilçiplaktilar…Sözleri çok iyi anlasilirdir, meger ki dinlemesini ve okumasini bilene…Onlarin kalpleri çok kirilmisti kederden, kahirdan,Onlar kadehlerini kirmadilar, mezarlarini kirmayin, kadeh tokusturur gibi, mezar tokusturmayin, rahat birakin…Ölüm, uslandir artik insanlari…

1635330cookie-checkCan Baba, Cem Baba, Kadeh Baba

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.