Castro, üç gün içinde televizyondan yaptığı üçüncü uzun konuşmada, ”İmparatorluğun provokasyonları karşısında Küba’nın tutumu tamamen barışçıdır, ancak bütün moral gücümüzle saldıracağız, bizi tehdit eden kaba imparatorluğun her türlü savaşçı eylemine karşı gelmek için kanımızı son damlasına kadar akıtmaya hazırız” ifadesini kullandı.
Fidel Castro, Havana’daki Amerikan misyonunun cephesinin ”aydınlatılmasını da”, uluslararası normları çiğneyen “gereksiz bir iş” olarak nitelendirdi.
Küba polisi tarafından sıkı bir biçimde korunan Amerikan misyonunun binasının cephesindeki dev elektronik ekrandan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tanıdığı özgürlüklere ilişkin makaleler yayınlanıyor. Ekranda, kırmızı harflerle “her bireyin yaşam, özgürlük ve kendi güvenlik hakkı vardır. Makale 3” ya da ”kimse keyfi olarak gözaltına alınamaz, tutuklanamaz ya da sürgün edilemez. Madde 9” yazıları birbiri ardına akıyor.
Dev ekranda ayrıca, “Evrensel Beyanname BM tarafından Aralık 1948’de kabul edilmiştir” yazısıyla, Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King’in 28 Ağustos 1963’te “Bir rüyam var” sözleriyle başlayan ünlü tarihi konuşmasından alıntılar okunuyor.
Küba hükümeti ise birkaç aydır Amerikan misyonunun binasının karşısında, Amerikan askerlerinin Irak’taki Ebu Garib cezaevindeki kötü muamelelerinin fotoğraflarını, “Faşist. Made in USA” ifadesiyle sergiliyor.
Küba ve ABD arasında 1961’den bu yana diplomatik ilişki bulunmuyor. Bu arada yarın yapılması çağrısında bulunulan yürüyüşün, yasadışı yollardan ABD’ye girdiği için Amerikalılarca gözaltına alınan ve saldırı düzenlemekle suçlandığı için Küba’da hakkında soruşturma başlatılan Küba karşıtı Luis Posada Carilles’in serbest bırakılmasıyla aynı zamana rastlaması bekleniyor.
İLGİLİ YAZI: Küba müze olarak kaldı
