Cesurluk ve cesaret üzerine

dayak atarak kendisini cesur hisseder. İnsan var, savaş esnasιnda masum, korumasιz çocuklarι kurşuna dizer ve cesaret madalyasι alιr.


Bir de  başka insanlar var ki büyük tehlikelere göğüs gererek doğru olanιn üzerine gider ve kötüleri deşifre etmeye çalιşιr.  İşte bu gerçek cesur insanlar sayesinde bu kötülüklerle dolu dünyada  insanlιğιn hala ölmediğini anlarιz.


Bu son kişilerin örneklerine tarih boyunca rastlamaktayιz.  Benim bu makalede bahsetmek istediğim kişi bir Kιbrιslιtürk. Kιbrιslιtürk insanιnιn tüm güzel niteliklerine sahip olan bir gazeteci, araştιrmacι, yazar.  Bu şahιs Sevgül Uludağ.  Sevgül Uludağ 26 yιldan beri dünyada doğru yapιldιğι takdirde en şerefli mesleklerden olan gazetecilik yapιyor.  Onun adιndan basιnda çok bahsedildi.    Açιk sözlülüğü, korkusuz kişiliği yüzünden başιna çok şeyler geldi.  Işini kaybetti birkaç kez.  Ama yine de yιlmak nedir bilmedi, bilmiyor.


Sevgül Uludağ’ιn en son okuduğum kitabι şu an üçünçü baskιsι yayιnlanmιş olan “İncisini Kaybeden İstiridyeler”. Bu kitabι son üç gün içerisinde elimden düşürmeden okuyup bitirdim. Bu süre zarfinda aile fertlerim ile sadece yemek saatlarinde, onu da ençok on dakikalιk kιsa sürelerle  biraraya geldim.  Bu üç gün içerisinde çok gözyaşi döktüm, siyasetcilere karşι nefretlik duygularι ile çalkalandιm, ama ayni zamanda Kιbrιs insanιnιn en güzel örnekleri ile de tanιşιp mutluluk duydum.  Bu Kιbrιslιtürk ve Kιbrιslιrumlar, ailelerinden onlarcasιnι sadist ruhlu katillerin silahlarιndan çιkan kurşunlar sonucu yitirdiler.  Böyle olmasιna rağmen  içlerinde zerre kadar kin duygusu taşιmayan tertemiz, pιrιl pιrιl, yüce insanlar bunlar.  Hala kalbleri barιş ateşi ile yanan kahramanlar.  Bu insanlarι şimdiye kadar konuşturmayι deneyen cesaretli bir kimse ortaya çιkmadι. Ta ki Sevgül gibi, Marios Dimitriou, Panikos Hrisantou gibi cesur kişiler ortaya çιkana kadar. 


“İncisini Kaybeden İstiridyeler” 1950li yιllardan beri yakιnlarι resmen kayιp olarak kaydedilmiş kişilerin, “uçurumun kenarιndan dönenlerin” öyküleri ile dolu.  Sevilay Berk ve Ülgen Gülnihal hanιmlarιn öykülerini okuyup da duygulanmamak, o sözde liderlerimize lanet okumamak insanιn elinde mi? Düşünün, yιllardan sonra Sevilay Berk ve kardeşleri yorulmaz çabalarι sonucu atalarιnιn nerede gömülü olduklarιnι ögreniyorlar, ancak onlarιn kemiklerinin bulundugu kuyuya yaklaşmamalarι için kendilerine ihtar ediliyor.  Ondan sonra kemiklerin birileri tarafindan bulunduklarι kuyudan alιnιp biryerlere götürüldügünü ögreniyorlar.  Kendisi ve eşinin, ve babasιnιn da ayni kuyuda gömülü oldugunu öğrenen Ülgen Hanιmιn tüm çabalarιna, devletin en üst düzeyinde olanlarla yaptιklarι görüşmelere rağmen atalarιnιn kemiklerine hala ulaşamιyorlar.  Kuyunun etrafinda kendilerinin topladιklarι birkac küçük kemik parçalari haricinde.  Kendisi ile yapιlan söyleşide başkalarιnιn ta Baf’tan kendi atalarιnιn kemiklerini taşιdιğιndan bahsediyor Sevilay Hanιm, ve onlara sitem ediyor.  Haksιz mι?


Hüseyin Serinyürek, ailesinden ve yakιn akrabalarιndan tam 60 kişi kaybetmiş.  Hepsi Muratağa / Sandallar’da bulunan toplu mezarlarda bulunmuşlar.  Hüseyin Beyle yapιlan söyleşiyi okurken büyük bir şok yaşadιm.  O günlerde kendilerini ziyarete gelen bir akrabamιzdan bahsediyordu. Naziyet Yengemin Murataga/Sandallar mezarιndan çιkarιldιğιnι biliyordum. Ama kitabιn 283üncü sayfasιnda ansιzιn ondan bahsedildiğini görmek beni müthiş sarstι.  O mezardan onunla birlikte aralarιnda çocuklarιn da olduğu bazι akrabalarιmιz da çιkmιştι. 


Bir de kendisi ile Londra’da bulunduğu zaman tanιşma firsatι bulduğum sayιn Hüseyin Akansoy’un öyküsü.  O, tüm ailesini kaybetmiş.  Onlar da Muratağa/Sandallar çukurunda bulunmuşlar.  Ama buna rağmen kalbinde hiç kin taşιmιyor.  Hatta barιş icin canla başla çalιşιyor.  Ayni ruhu çocuklarιna da aşιlamιş.  Hüseyin Akansoy’u tanιdιğιmda bunlarι bilmiyordum.  Şimdi ona çok daha fazla saygι duyuyorum.  Iyi ki içimizde onun gibi asil insanlar var. 


Bir tesadüf eseri, kitabι okumaya başladιğιm günlerde kayιplar konusu sιk sιk gündeme gelmeye başladι.  Alaminyo’daki mezar yeniden açιldι, Burhan Nalbantoglu Hastanesinde modern bir DNA labaratuvarιnιn açιldιğι haberi verildi.  Bu labaratuvarιn açιlma resepsiyonunda konuşan Cumhurbaşkanι Talat konuşmasι esnasιnda “tabii işin bir de politik yönü var” deyince adeta gözüm döndü, ağzιmdan köpükler çιkmaya başladι.  Bu nevi insancιl, olumlu bir seyin politik yönü cok mu onemli miydi yani? Kayιp yakιnlarι için bir umut yaratιlmιşken sen kalk politikadan bahset.  Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?  Zaten bu yιllarca kanayan toplumsal yaramιzιn sarιlamamasιna siz siyasiler sebeb olmadιnιz mι?  Kitapta defalarca,  ailelere siyasiler tarafιndan Rum tarafinda DNA testi yaptιrmamalarι için baskι yapιldιğι belirtiliyor. 


“İncisini Kaybeden İstiridyeler” de bahsedilen kahraman insanlarιn başlarιna gelenler benim başιma gelseydi onlar kadar vakur, cesur ve barιş aşιğι olabilir miydim diye kendime soruyorum.  Cevabιnι ise bilemiyorum.  Tek bildigim Sevilay Berk, İbrahim Dervişoğullarι, Cemaliye Şöförel, Hüseyin Akansoy, Yiannos Dimitrou, Hristoforos Skarparis ve kitapta isimleri geçen ve geçmeyen tüm diger güzel Kιbrιslι insanlarιn Kιbrιs’ιn karanlιk tarihini gerçek inciler gibi aydιnlatιyor olmalarιdιr.  Evet, onlar esasιnda istiridye degil Kιbrιs’ιmιzιn paha biçilmez incileridirler.  Onlarιn acιlarιnι süistimal ederek onlarιn yaşamlarιnι biraz olsun kolaylaştιrma yerine onlarι devamlι tehdit eden, hatta onlara yaşadιklarι kötü deneyimlere rağmen düşmanlιk hissi beslemedikleri icin düşman kesilen iğrenc insanlarιn ise sadece yüzlerine tükürülür. 


“O acι yazιn yüreğinde, yιkιntιlar arasιnda yaralanmιş, dolaşιp duran sevecen gençliklerini bιrakan”* o kahraman insanlarιn öykülerini ιşιğa çιkarabilmeleri için olanak sağladιğι ve siyasilerin kayιplar konusunda oynadιğι iğrenç oyunlarι deşifre ettiği icin sevgili Sevgül Uludağ’a Kιbrιslιturk ve Kιbrιslιrumlar olarak binlerce teşekkür borcumuz vardιr.  Sevgül Uludağ iki yιldan beri çok önemli bir sürecin başlangιcιnι hazιrlιyor.  Şimdi yapιlmasι gereken, söyleşi yaptιğι kişilerin ve bu kahraman kişilerle ayni durumda olanlarιn bilgilerinin ciddi olarak değerlendirilmesi ve insanlιk dιşι vahşetlerde kanlι parmak izleri olan heriki toplumdan canilerin bulunup yasa önüne getirilmeleri ve cezalandιrιlmalarιdιr. Özellikle bu canilerin kimliklerini bilen kişilere çok büyük görev düşmektedir. 
Bu süreç tamamlanmadιğι takdirde ne bu kahraman insanlar ne de tüm Kιbrιslιtürk ve Kιbrιslιrum toplumlar vicdanen rahatlamayacak ve bu Kιbrιs yarasι gittikce gangrenleşecek ve tedavisi bir daha mümkün olamayacaktιr. 


Teşekkürler Sevgül Uludağ.


_____________


* Hristoforos Skarparis’in “Ruhumuzun Gölgesi “ başlιklι şiir kitabιndan



 


 


 


 

692980cookie-checkCesurluk ve cesaret üzerine

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.