Cevahir Alışveriş Merkezi neyi simgeliyor?

Cevahir Alışveriş Merkezi Avrupa’nın en büyük alışveriş merkeziymiş. İkiyüzelli milyon dolar harcanmış ama değeri en az bir milyar dolar ediyormuş. İçine aynı anda beşyüzbin kişi alabiliyormuş. Bu alışveriş merkezini tanıtmak için hazırlanan tanıtım kampanyası bize bunları söylüyor.

Ancak bu alışveriş merkezinin bizim gözümüze soktuğu bu özelliklerinin dışında çok önemli bir başka özelliği var: Burası bir şahsın kendi özel mülkü değil, kamunun malı. Dolayısı ile burada yapılanlar yalnızca bu alışveriş merkezini yapanları değil, hepimizi ilgilendiriyor. Özel mülkler üzerinde tasarrufta bulunmaya hakkı olan, evimizi, işyerimizi dahi planlayan, kültür varlığı olduğu takdirde ‘çivi çaktırmayan’ kamu, yani bizim adımıza ortak mülklerimizi yönetmekle yükümlü olan temsilcilerimiz, böyle bir alanda istediğini yapabiliyor, daha doğrusu yaptırabiliyor. 

Cevahir Alışveriş Merkezi’ni tartışırken burasının geçmişte İETT’nin otobüs garajı olduğunu unutuyoruz. Evet, burası geçmişte bir paragözün değerlendirmek istediği bir özel arazi değil, bir kamu alanıydı. Bunu tekrar hatırlayalım. Bu kamu alanının nasıl dönüşeceğine ilişkin bir karar süreci yaşanması gerekirken, dönemin belediye başkanı bu alanı özelleştirmeye kalktı.

Bu karar demokratik değildi, kamu otoritesi konuya dar bir perspektiften yaklaşmıştı. Bu karar profesyonelliğe karşı da büyük bir haksızlıktı. Çünkü karar verildikten sonra mimarların ve plancıların devreye girmesinin kent açısından hiç bir anlamı yok, çünkü profesyonel bir mimarlık ve şehircilik çalışmasının kentin bu alanların amacının belirlenmesi aşamasında iş görmesi gerekliydi.

Bu karar kente karşı yapılabilecek en büyük haksızlıktı. Bu nedenle STK’lar bu haksızlığa seyirci kalmamak için her hafta sonu bu alanda piknik yaptılar, konserler düzenlediler, ağaç diktiler, imza topladılar, radyo programları hazırladılar… Kafalarına taşlar yediler, saldırıya dahi uğradılar.

Neden? Kente ait bir alanın nasıl değerlendirileceğine dair farklı bir yaklaşım olabileceğini göstermek için. Ama yalnızca İstanbul’un kent yönetimi değil, İstanbul’un bağımsız olması gereken uzmanlık kurumları kulaklarını tıkadı. Oysa onların işi buydu, onlar İstanbullulardan çok daha fazla olayın farkındaydı. Bu olay yalnızca bir şehircilik hatası değil, bir demokrasi ayıbıydı.

Göz göre göre İstanbul bu dar, çıkar amaçlı bakışa teslim edildi. Burada Türkiye’nin en büyük açıklığı olan bir otobüs hangarı bulunuyordu. Bu hangar kolaylıkla bugün İstanbul’da ihtiyaç duyulan çok amaçlı bir salona dönüşebilir ve kentin kültürel gelişiminde rol alabilirdi. Tranvay şirketinden kalan 1. Milli tarzındaki ana yapının yola olan cepheyi genişletmek için yıkılması da bir başka felaketti. Metro istasyonu bile kentliler düşünülerek merkeze alınmak yerine buraya kaydırıldı…  

Ama asıl büyük felaket bu arazinin çevredeki yoğun yapılaşma karşısında kentin nefes alacağı bir yer olmak yerine yoğun bir biçimde imara açılmak istenmesiydi. (Bu yaklaşımı anlamak için Taksim Gezisi, Maçka Parkı olmayan bir İstanbul düşleyin.) Bu kent parçası aşağıda Ihlamur Vadisi’ne uzanan bir bir rekreasyon kuşağı oluşturabilir, böylece Nişantaşı, Şişli, Mecidiyeköy gibi semtler daha nitelikli bir yaşama çevresi haline gelirdi. Ulaşım kolaylaşırdı, çocuklar sağlıklı bir gelişme ortamına kavuşurdu, yetişkinler daha mutlu yaşardı…

Kent yönetimi bunları düşünmek yerine kendisini kuşatan çıkar çevrelerine teslim oldu. (Çünkü İstanbul’da siyasetçiler hep bu çevreler tarafından finanse edildi.) Ihlamur Vadisi, bu girişimin bir uzantısı olarak haksız kazançlara sahne olacak bir biçimde kentin elinden alındı.

Bugün, bütün trafik yüküne, çevre kirliliğine rağmen bu yağma devam ediyor. Evet tam yirmi senelik bir gecikmeyle Cevahir Alışveriş Merkezi açıldı. Bir mızrak daha çuvala sokuldu. Ama bu mızrağın ucu İstanbullulara batacak. Sorunlarımız daha büyüyecek. Bugünden sonra bölgede ulaşım çok daha çekilmez, soluduğumuz hava çok daha kirli, İstanbul’da yaşamak çok daha zor, İstanbul’un size ait olan bir parçası daha sizden koparılmış olacak.

Cevahir Alışveriş Merkezi arsızlığın bir simgesi olarak size sırıtacak. Kent yönetiminin alnına sürülen bir leke olarak geleceğe taşınacak. Bunun da İstanbullulara iyi anlatılması lazım. Güncel değerlere, demokrasiye, bilgi paylaşımına, şeffaflığa ve de uzmanlara niye ihtiyacımız var?

İş bittikten, sorunlar ortaya çıktıktan sonra tartışmamak için. Kentle ilgili kararları, geleceğimizi kurgularken bilgiden yararlanmak için. Umarız bu tepeden inme, İstanbulluları hiçe sayan bu karar bu kentin kurumlarına, mimarlarına, şehir plancılarına bir ders çıkarma fırsatı sağlar. Şikayet etmek yerine daha uygar bir İstanbul’da yaşamak için.

________________

İnsan Yerleşimleri Derneği

1633740cookie-checkCevahir Alışveriş Merkezi neyi simgeliyor?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.