CHP bir avuç elitist mi?

12 Haziran 2011 milletvekili genel seçimi sonrasında Türkiye’nin siyasal açıdan gergin bir atmosfer yaşadığı biliniyor. Bu gerginliğin önemli bir kaynağı, milletvekili seçilen bazı isimlerin hükümsüz olarak tutuklu bulunması ve milletvekilliği görevlerini yerine getirememeleriyle ilişkili olarak ortaya çıktı. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazısı altında faaliyet gösteren ve milli iradeyi temsil eden TBMM, millet iradesini temsil eden seçilmiş milletvekillerinin hükümsüz tutuklu olduğu bir ortamda faaliyetlerine başladı. Milli iradenin tutuklu olduğu bir mecliste, egemenliğin millete ait olduğu yazısı altında faaliyetler başlatılmış oldu.

TBMM’nin yeni döneminde milletvekili seçilen CHP’den Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, MHP’den Engin Alan, bağımsız seçildiği halde hükümsüz tutuklu bulunan Selma Irmak, Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhan meclis dışında kalmaya devam ediyor. Diyarbakır milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin ise kesinleşmiş cezası nedeniyle milletvekilliği düşürüldü. Böylece, millet iradesini temsil eden 550 üyeli meclis, ilk toplantısından itibaren 9 milletvekili eksiği ve 1 milletvekilliğinin düşürülmesi ile çalışmaya başlamak durumunda kaldı.

Seçilmiş milletvekilleri ile ilgili yaşanan krizde muhalefet partileri ortak hareket etme noktasına gelemedi. MHP, tutuklu milletvekilleri konusunda diğer partiler ile hiçbir temasa girmeden birkaç hamaset kokan açıklama sonrasında mecliste yerini aldı. MHP, uslu çocuk olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. CHP, tutuklu milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın tutukluluklarının sürmesi nedeniyle bu sorun çözülünceye kadar mecliste yemin etmeyeceğini açıkladı. BDP destekli tutuklu 5 milletvekili ve Diyarbakır milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi nedeniyle bağımsız milletvekillerinin meclisi boykot ettiği ve Diyarbakır’da toplantılar yapma kararı aldığı görüldü.

Mecliste yaşanan yemin krizi, CHP tarafından demokrasi krizi olarak nitelendirildi ve bu krizin çözülmesi için meclise, partilere ve hükümete çağrı yapıldı, sorun çözülmeden yemin edilmeyeceği, bunun bedelinin de ödeneceği vurgulandı. Bu süreçte Başbakan Erdoğan, CHP’nin tavrını eleştirdi ve “tükürdüklerini yalayacaklarını” açıkladı.

11 Temmuz 2011 tarihindeki Meclis oturumunda CHP milletvekilleri meclis kürsüsüne gelip yemin ettiler ve yemin krizi CHP açsından çözülmüş oldu. Bağımsızların meclis çalışmalarına katılması konusunda yaşanacak süreç ise ileriki dönemde çözüleceğe ya da devam edeceğe benziyor.

CHP, hükümsüz tutuklu milletvekilleri mecliste yerini almadan yemin etmeyeceğini açıklamış ve “arkadaşlarını satmayacaklarını” belirtmişti. Ancak CHP, 2 tutuklu CHP milletvekili mecliste yer almadığı halde iktidar partisi ile görüşmesi sonrasında bir mutabakat metninde anlaşılması üzerine yemin etme kararı aldı. Böylece CHP, başta almış olduğu kararlı tutumunu sonradan yumuşatmış oldu. Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi, tükürdüğünü yalamış mı oldu?

CHP’nin yeni yönetimi, büyük bir kararsızlık ve acemilik ile ilk sınavını vermiş oldu. CHP’nin bu acemi tavrı, WikiLeaks belgelerine düşen önemli bir saptamayı hatırlattı. Dünyada sarsıntı yaratan WikiLeaks sitesinin açıkladığı gizli belgelerde, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, CHP için “bir avuç gürültücü elitist” ifadesini kullanmıştı. ABD Ankara Büyükelçiliği’nin CHP değerlendirmesini yaptığı belgede, CHP için “a bunch of elitist ankle-biters” ifadesi kullanılmıştı. Çaylak okul çocukları için kullanılan ve “gürültücü” olarak dilimize çevirebileceğimiz bu ifade, son yaşanan olay ile doğrulanmış gibi görünüyor. CHP, hükümsüz tutuklu milletvekilleri Haberal ve Balbay için ilk aşamada gürültü çıkarmış, ancak gürültüden sonuç alamayınca başını eğerek durumu kabullenme yoluna girmiştir.

CHP için asıl hazin gelişme, geri adım atarken “demokrasi” kavramını kullanmalarıdır. CHP’nin “demokrasi krizi” olarak isimlendirdiği durum, hükümsüz tutuklu milletvekillerinin meclis çalışmaları dışında tutulmasıydı. Bu konuda hiçbir gelişme yaşanmadığı halde, CHP milletvekilleri Haberal ve Balbay tutuklu olmaya devam ettiği halde, CHP yemin etme kararı aldı ve yapılan açıklamada demokrasinin kazanmış olduğu belirtildi.

İktidar partisi ve CHP grup başkanvekillerinin bir mutabakat metni açıklaması yapması sonrasında CHP, gürültücü çocuk olmaktan çıkarak hizaya gelmiş oldu. Mutabakat metninin sonunda ise şu ifade bulunuyor : “Meclis’in açılışından bugüne kadar yasama faaliyetlerine katılmamış olan milletvekillerinin yemin ederek Meclis çalışmalarına iştirak etmelerini ve katkı sağlamalarını arzu ediyoruz.” Gürültücü yaramaz çocuk CHP, “arzu ederek” demokrasi krizini çözmüş oldu.

İktidar partisi, ilk iktidar deneyimlerinin çıraklık, sonrasının kalfalık, son dönemde ise ustalık dönemi olacağını açıklamıştı. Yeni CHP için ise yeni dönemin çıraklık dönemi olacağı anlaşılmış oldu.

_______________________

* Doç. Dr. Birol Ertan
Siyaset Bilimci

673320cookie-checkCHP bir avuç elitist mi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.