Avrupalı Sosyaldemokratlar uzun yıllardır umudu kestikleri CHP’de gündeme gelen lider ve kadro değişikliğini sevinçle karşıladılar. Sosyalist Enternasyonal üyesi partinin Deniz Baykal’ın başkanlığı döneminde “milliyetçi” bir kimliği benimsemesi “köprülerin yıkılmasına” neden olmuştu.
Özellikle Onur Öymen’ın sorumluluğunda yürütülen Dış İlişkiler alanında Onur Öymen “zorunlu kalınmadıkça konuşulmak istenmeyen” bir muhatap konumundaydı. Avrupa’dan Türkiye’ye gelen bir çok sosyaldemokrat delegasyon zorunlu kalmadıkça Deniz Baykal ve Onur Öymen ile görüşmemeye çalışır olmuştu. Sosyaldemokrat partilerin kurultaylarında AK Parti, SHP ve BDP resmi temsilcilerini görebilmekteydiniz. CHP ise hatta bazen davet edildiğinde gelmiyordu. Son olarak Alman Sosyaldemokratları CHP’yi kurultaylarına davet ettiklerinde uzunca bir süre haber beklediler. Ardından CHP’li bir milletvekili ve de belediye başkanı aracılığıyla CHP’den “gelen olup olmayacağını” sordular. Kenidlerine “Onur Öymen’in katılımı engellediği” haberi verildi.
Geçmişte yılda iki kez resmi toplantı ve seminer yaparak görüş alış verişi yapan Alman ve Türk sosyaldemokrat partileri yıllardır bu toplantıları gerçekleştiremediler.
CHP’de lider ve yönetim değişikliğine şimdi bu nedenle umutla bakmaktalar.
CHP’nin “Sosyalist Enternasyonal’den çıkarılması” talebine karşı ana direnişi gerçekleştiren Alman Sosyaldemokrat Partisi Başkanı hemen CHP’nin yeni Başkanı’nı kutladı ve bundan böyle sıkı bir işbirliği dileğini dile getirdi.
Ancak hemen belirtmekte yarar var. Modern dünyamızda her hangi bir ülkedeki parti programı, demeç ve konuşma en geç 12 saat içinde diğer ülkelerin dillerinde de okunabilmekte.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 22 Mayıs 2010 günü yaptığı konuşmasında AB ve Kıbrıs konusunda söyledikleri ve Açılım Politikaları alanında bir sosyaldemokrat liderden beklenip de söylemedikleri avrupalı yoldaşlarının kafasını karıştırdı.
CHP’nin yeni yönetiminin önünde bu açıdan önemli bir görev var. Ankara Hükümeti’nin Kıbrıs ve AB Politikası, Komşularla Barış Politikası, Açılım Politikaları ve Anayasa Reformu tüm detaya yönelik eleştirilere rağmen Avrupalı Sosyaldemokratların tam desteğine sahip!
Avrupalı Sosyaldemokratlar AK Parti Hükümeti’ni bu politikaları uyguladığı için değil attığı adımlarda eksiklikler olduğu için eleştirmekteler.
CHP’nin yeni yönetiminde uzun yıllar Avrupa’da birlikte olduğum ve yeri geldiğinde birbirimizi karşılıklı desteklediğimiz dostlarım var. Avrupa’yı, Avrupalı Sosyaldemokratlar’ı ve onların Türkiye’ye yönelik demokrasi alanındaki özlem ve beklentilerini çok iyi bilmekteler.
Avrupa’da kafalardaki ana soru: “Baykal’ın milliyetçi CHP’si değişecek mi ve avrupalı bir sosyaldemokrasiyi benimseyecek mi?” sorusu! Türkiye’de magazin değeri yüksek eski siyah beyaz Hint Filmlerini hatırlatan Gandhi Edebiyatı Avrupa’da fazla bir anlam taşımıyor.
CHP Yönetimi’nin Kıbrıs Konusunda, AB ve Türkiye İlişkileri Alanında, Kürtler, Aleviler ile ilgili hükümet tarafından başlatıldığı için “yanlış olmayan” adımlar ile ilgili olarak, Ermenistan ve Türkiye İlişkisi Konusunda, Anayasa Reformu ile ilgili olarak şu ana kadar bilinen CHP çizgilerinin ve “slogan tarzı” cevaplarının çok daha ilerisinde ve belki de değişim kelimesine layık pozisyon değişiklikleri ile yeni CHP Politikaları ile sadece Türkiye değil Dünya kamuoyuna “ne istediklerini?” ve iktidara geldikleri takdirde “sosyaldemokrat iktidarın ana çizgilerinin yukarıdaki sorulara yönelik ne olacağını” açıklamalarında yarar var.
Değişim sadece kadrolar ve politikalar alanında da sınırlı kalmamalı. Avrupalı Sosyaldemokrat partiler ile ortak toplantı ve seminerler yine hayata geçirilmeli.
Çünkü günümüzde sosyaldemokratlık takılan ya da takılmayan kravat kriterlerine göre ölçülmemekte. Öyle olsaydı tüm Iranlı politikacılardan “daha sosyaldemokratı yoktur” dememiz gerekirdi.
