Çin’in İpek Yolu Projesi ikinci Marshall Yardımı mı?

 
YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Marmaray, 3. Köprü ve dev projeler Çin mallarını Avrupa’ya taşıyacak projenin omurgasını oluşturuyor…
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’in başkenti Pekin’de düzenlenen Kuşak ve Yol Forumu’nun açılış töreninde yaptığı konuşmada, 60’dan fazla ülkeyi kapsayan Yeni İpek Yolu girişiminin, yaklaşık 40 milyon kilometre karelik bir alanı ve dünya nüfusunun 4,5 milyarını ifade eden çok önemli bir proje olduğunu belirterek, ” Bu girişimin, ‘kazan-kazan’ anlayışıyla hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor” dedi. Ancak 2013 yılında Çin lideri Şi Jinping tarafından önerilen ve 900 milyar dolarlık dev bir yatırım programını öngören modern İpek Yolu Projesi’ni 2. Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin Türkiye’yi de kapsayan Avrupa ülkelerine yaptığı ünlü Marshall yardımına benzetenler var.
 
Çin’in başkenti Pekin’de düzenlenen Kuşak ve Yol Forumu’nun ardından gözler bir kez daha ekonomik bir dev olan bu ülkeye çevrildi. 2013 yılında Çin lideri Şi Jinping’in önerisiyle şekillenen modern İpek Yolu Projesi, dünya nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan Çin’in, Asya’dan başlayarak, kara ve deniz yoluyla Afrika ve Avrupa’ya yönelen devasa yatırımları kapsıyor.
 
HER YIL 100 MİLYAR DOLARIN ÜSTÜNDE ALTYAPI YATIRIMI
Bütün bu yatırımları finanse etmek için Asya Altyapı Yatırım Bankası’nı kuran Çin, Türkiye’nin der kurucuları arasında yer aldığı bu kuruluş aracılığı ile her yıl yaklaşık 100 milyar doların üzerinde yatırımı finanse edecek.
 
MARMARAY VE 3. KÖPRÜ TÜRKİYE’YE BİÇİLEN ROLÜN PARÇASI
Son yıllarda Türkiye’de giderek hızlanan köprü, otoyol ve hızlı tren projeleri, Çin’in batıya yönelen tarihi ekonomik atılımı olarak görülen modern İpek Yolu’nun omurgasını oluşturuyor. Marmaray, 3. Köprü, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projeleri ile Edirne Kars arasında yapılması planlanan yüksek hızlı tren projesi, Türkiye’ye biçilen rolün önemini ortaya koyuyor.
 
ABDÜLHAMİD SOSUYLA SUNULAN PROJELER ASLINDA PEKİN VE LONDRA’YI BAĞLAYACAK KÖPRÜ
Türkiye’nin büyük ekonomik maliyetlerle yapımına giriştiği ve son yıllarda giderek artan bir dozda Abdülhamid ve Osmanlıcılık sosuyla kamuoyuna servis edilen bu projeler, aslında Çin’in modern İpek Yolu Projesi’ni Pekin’den Londra’ya bağlayacak olan ekonomik yayılmacılığın en önemli ayağını oluşturuyor.
 
MODERN İPEK YOLU PROJESİ YENİ MARSHALL YARDIMI MI?
Peki Çin’in bu devasa bütçeli atılımı ne anlama geliyor? Gelişmeleri takip eden Prof. Dr. D. Ali Ercan, Çin’in üç kıtada başlattığı 900 milyar dolarlık yatırım programını, 2.Dünya Savaşı sonrası perişan durumdaki Avrupa ülkelerine ABD’nin yaptığı ünlü Marshall ekonomik yardımına benzetiyor. Modern İpek Yolu projesinin, yollar, köprüler, kanallar, demir yolları, hava alanları, limanlar ve depolama tesislerinin inşasını öngördüğünü dile getiren Prof. Dr. D. Ali Ercan, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şu görüşlere yer verdi:
 
‘BEN ÇİN’İN ATATÜRK’ÜYÜM’ DİYEN LİDERLE BAŞLAYAN ATILIM
“1950’lerde açlıktan nefesi kokan, yalın ayak, çıplak gezinen uyuşuk insanlar ülkesi iken, ‘Ben Çin’in Atatürk’üyüm’ diyen Başkan Mao önderliğinde esaretten ve ataletten kurtulan, Başkan Deng (1978) zamanındaki sosyal- ekonomik reformlarla bu günlere gelen Çin, şimdi 12 Trilyon dolarlık milli gelirle ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomik, aynı zamanda bilimsel, teknolojik, askeri gücüdür.
 
DÜNYA ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİNİN YÜZDE 40’I ÇİN’İN ELİNDE
Yaklaşık 10 milyon kilometrekarelik verimli, doğal kaynakları zengin Çin toprakları üzerinde 1,4 milyar (Dünyadaki tüm Müslümanların sayısı kadar) insan yaşıyor. Dünya nüfusunun yüzde 20 sini oluşturan Çin, dünya endüstriyel üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını elinde tutuyor. Yani 1 ‘Çongo’ dünya ortalamasının yaklaşık 2 katı kadar üretiyor demektir. Bilimden sanata, spordan uzay teknolojisine, bilgisayar ve robotikten savunma teknolojilerine kadar hemen her alanda durdurulamaz atılımlarla dünya liderliğine oynayan bir Çin var artık.”
 
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ‘ÇOK ÖNEMLİ BİR PROJE’
Çin’in yeni atılımının tanıtım toplantısı sayılan ‘Kuşak ve Yol Forumu’nun açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünya genelinde 60’dan fazla ülkeyi kapsayan Yeni İpek Yolu girişimi, yaklaşık 40 milyon kilometre karelik bir alanı ve dünya nüfusunun 4,5 milyarını ifade eden çok önemli bir proje. Bu girişimin, ‘kazan-kazan’ anlayışıyla hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
 
TÜRKİYE KENTTEN KÖYE ÇİN MALLARININ İSTİLASINDA
Ancak Çin ile Türkiye arasındaki mevcut ticaretin hacmine bakılınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kazan-kazan’ anlayışına pek de uymadığı ortaya çıkıyor. Bugün kent merkezlerinden ücra kasabalara kadar Türkiye’nin hemen her bölgesinde adeta birer ıvır zıvır çöplüğüne dönüşen Çin ürünlerine sadece 2016 yılında 25 milyar dolar ödendi. Buna karşılık aynı yıl Türkiye’nin Çin’e ihracatının toplam rakamı yalnızca 2.3 milyar dolar.
 
KÖYLÜNÜN EKİN BİÇTİĞİ ORAK BİLE ÇİN’DEN GELİYOR
Geçtiğimiz yıllarda ekin biçilen orağı bile Çin’den ithal ettiğimizden dert yanan ekonomi bakanlarının demeçleri hafızalardaki yerini korurken, devletin tepesinden gelen bu serzenişler Türkiye’nin Çin’den ithalat yapmasının önünü kesmediği gibi, toplam ithalatta Çin’i başköşeye oturtacak politikalara imza atıldı.
 
ÇİN’DEN 10 DOLARLIK MAL ALIYOR, 10 DOLARLIK SATIYORUZ
Bugün Türkiye Çin’den aldığı 100 dolarlık ürün karşılığında Çin’e yalnızca 10 dolarlık ürün satabiliyor. ‘İpek Yolu’  gibi mistik ve tarihsel yanıyla romantizmi de barındıran yumuşak bir ipeğe sarılı bu kalkınma reçetesi, Çin açısından kuşkusuz oldukça büyük bir başarı. Ancak sahip olduğu benzersiz potansiyelini değerlendirecek politikalar üretmek yerine, kısır siyasi tartışmalarla ömür tüketen Türkiye’nin ipekler içerisinde sunulan bu reçeteden ne denli yarar göreceği ise oldukça tartışmalı.
 
ÇÖRÇİL’İN POSTALINDAN RUZVELT’İN ÇİZMESİNE TÜRKİYE’NİN YOLU
Çin’in yeni atılımının Marshall Yardımına benzetilmesi, akıllara Osmanlı’nın son döneminde Almanya ile başlayan, 2. Dünya Savaşı’nın ardından ise belirgin şekilde Amerikancı bir renge bürünen uyducu dış politikayı getiriyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kendi kaynaklarıyla küllerinden yeniden doğma çabalarını saymazsak, Türkiye’nin son yüzyılı kendi değerlerini başka ülkeler üzerinden tasnif etme hastalığıyla geçti denilebilir. Ekonomiden dış politikaya, eğitimden kültüre hemen her alanda eskilerin ‘peykçilik’ dediği, bir başka güçlü ülkenin güdümünde yol almaya çalışan siyaset anlayışı bugün de içinde bocalanan bulamacın hem nedeni hem de sonucu sayılabilir.
 
‘BABAMIN ÜNİFORMASI ÖNCE ALMANLARIN SONRA DA AMERİKALILARINKİNE BENZEDİ’
Bakın değerli tarih araştırmalarıyla ve kitaplarıyla tanınan Prof. Dr. Çetin Yetkin, Türkiye’nin 2. paylaşım savaşının ardından nasıl bir yönelişe girdiğini “Karşı Devrim 1945-1950” (Otopsi Yayınevi) kitabında kendi yaşam öyküsü üzerinden nasıl özetliyor:
“ …Çocukluğumun ilk yılları savaş dönemine denk geldi. Babam subay, annem öğretmendi. Babamın üniforması, rengiyle, biçimiyle hemen hemen Alman subaylarının üniformalarının eşiydi. Savaşın bitiminde bu üniforma İngiliz subaylarınınkine benzedi;  daha sonra da Amerikalılarınkine…  Babam önceleri ‘çizme’ giyiyordu., sonra adına ‘Çörçil’ denen postal, daha sonra bu ‘Çörçil’ler, ‘Ruzvelt’ oldu. Böylece çok partili düzene geçmiş oluyorduk. Günlerden bir gün, Amerikalıların ‘Missuri’ savaş gemisi geldi İstanbul Limanına. (…) Türkiye bayram yerine dönmüştü. Türk ulusu kıvanç içindeydi… Demokratikleşme sürecimiz iyice hızlanmıştı…” 
 
ANTALYA VALİSİNİN GİYDİĞİ ÇİN KIYAFETİ NEYİN DIŞAVURUMU
Antalya Valisi Münür Karaloğlu’nun geleneksel Çin kıyafetleri içinde tahta oturup poz vermesi bunu büyük bir doğallıkla Çinlileri Antalya’ya davet ettim” sözleriyle paylaşması, kendi değerlerini başkası üzerinden değerli kılmaya alıştırılmış zihniyetin olağan bir dışavurumudur.
 
Çörçil’in postalından, Ruzvelt’in çizmesine uzanan yolun Türkiye’yi getirdiği noktanın, Antalya Valisi’nin gayri ihtiyari bir şekilde giydiğine inandığımız Çin’in geleneksel kıyafetleri olup olmadığını zaman gösterecek.
 
Daha ucuza maletmek için Çanakkale kahramanı ünlü Seyit Onbaşı’nın heykellerini bile Çin’de yaptırarak akıl almaz bir aymazlığa imza atan tüccar zihniyetin şekil verdiği siyasetin yönelişinin ve motivasyonunun ne olduğunu düşününce insanın uykuları kaçıyor. Çin malı Seyit Onbaşı haberi için Bakınız: (http://habervesaire.com/seyit-onbasi-da-cinliler-e-emanet/)
 
AB’DEN BOP’A, ŞANGAY’DAN PEKİN’E: TÜRKİYE KENDİ YOLUNU NE ZAMAN BULACAK?
AB’den BOP’a, Şangay Beşlisi’nden İslam Birliği Teşlikatı’na uzanan yolda yıllardır savrularak ve enerji kaybederek ilerleyen Türkiye’nin kendi yolunda ne zaman yürümeye başlayacağını söylemek şimdilik zor görünüyor. Ancak görünüşe bakılırsa Çin’den esen ipek yolu rüzgarının, yakın zaman içinde pek çok liderin 23 Nisan çocuğu gibi geleneksel Çin kıyafetleri içinde boy göstermesini sağlayacağını söylemek hiç de zor değil.
2089820cookie-checkÇin’in İpek Yolu Projesi ikinci Marshall Yardımı mı?
Önceki haberSiyaset bilimciler Erdoğan-Trump görüşmesini yorumladı
Sonraki haberAçlık grevindeki Kemal Amca kazandı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.