ne çok açıklanamayan soru var,
ne çok cevapsız, ne çok yarım kalmış, ne çok zamansız bitmiş hikaye…
ne çok sığıntı kelimeyle avunuyoruz
ne çok karmaşayla savruluyoruz
ne çok bilgisizlikle savaşıyoruz
ne çok tehtitle dolu yalnızlığımız
ne çok farkındalıksızlık
ne çok duyarsızlık
ne çok sarılmış etrafımız korkuyla
ne çok perişanız konar göçer duyguyla..
ne halt edeceğiz taşlaşmaya yüz tutan bu kafalarla..
ne çok yargımız var
ne çok şablonumuz
ne çok etiketliyoruz insanları..
kimler bu çarpan aklımıza gece yarıları..
gök gürültüsünden korkmayı çocukluktan saydığımız günlerde,
bilmiyormuşuz ne çok korkacak şey varmış meğer gök gürültüsünden başka…
eteğime usulca ilişen sararmış yaprağa
kirpiğine benziyor diye sımsıkı bastırıyorum
kırılıyorsun kırıldıkça çoğalıyorsun..
parmaklarım oluyorsun boynuma yürüyorsun
alıp öpsem mi seni, alnıma mı yaslasam ne yapsam
ya uçuşursan göz pınarlarımdan dolup taşıp..
ne çok sebebimiz var kaçmak için …
ama bir tanecik umudumuz var ‘hadi bir daha dene ‘ diyen.
bir tanecik kalbimiz var sevmesini bilen
bir tanecik aklımız var dostu düşmandan ayırt eden..
‘kalk doğrul yerinden’ diyen tek bir omurgamız,
‘buraya kadar’ diyen tek bir eyvallahımız
her nefeste büyük mucizelelerimiz
her nefste büyük mücadelelerimiz
bir tek gönül yaramız var pansumanı hak eden
bir tek cesaretimiz var keşkeyi iyikiye çeviren
iyi niyetimiz var bir tane o da..
ağlamayı biliyoruz da allahtan, koca bir vicdanımız var …
bir tane çok özlediğimiz var
bir tane çok sevdiğimiz..
bir tane hep beklediğimiz..
bir tane unutmak istemediğimiz
bir tane yalnızlığımız
bir tane sürgünümüz
bir tane özgürlüğümüz
bir tane adam gibi sözümüz var
ve bir tane büyük aşkımız..
zaman zaman çıkarıp kurcalamaktan bıkmadığımız
bir tane ölüm var.. bir tane…
ölmeyi hak etmek için
allah aşkına insan gibi yaşa.…