İNGİLTERE… Cumartesi Türk okulları üzerine birkaç kelam

Cumartesi Türk okullarında öğrenim yakında başlıyor. Bu okullar toplum üyesi çocukların kendi kültür ve dilini öğrenmesi için iyi bir fırsat. Toplumun henüz oluşmaya başladığı 1950’lerde çocukların İngiliz eğitim sistemi dışında da kültürel bir desteğe ihtiyacı olduğunun farkına varılmış. Avrupa’nın en eski Türk derneği Kıbrıs Türk Cemiyeti (KTC) ilk cumartesi okullarını kurmuş. Daha sonraki yıllarda da Ali Rıza Değirmencioğlu başta olmak üzere pek çok eğitim gönüllüsünün çabalarını görüyoruz.

Kıbrıslı eğitim uzmanı Aydın Mehmet, 1980’de eğitim konusundaki profesyonelleri bir araya getirerek Türk Eğitim Birliği’ni (TEB) 1981’de resmen kurar… 2003’de ise toplumdaki eğitim gönüllüsü Kelami Dedezade’nin önderliğinde İngiltere Türk Dili ve Kültürü ve Eğitim Konsorsiyumu kurulur. Bu toplumun, eğitim konusunda iki kurumu yaşatmayı başarması övgüye değer.

Öğretmen Oktay Şahbaz

Günümüzdeki 25’e yakın Türkçe “Cumartesi Okulları”nda 3 bine yakın öğrencinin öğrenim gördüğü sanılıyor. Cumartesi okulları geçmişe kıyasla daha ayakta kalmak için daha çok çaba gösterir oldular. Ayrıca bazı okullar 90’lı yıllardaki öğrenci sayısının üçte birini çekebilmekte. Toplumun daha çok entegre olması, ikinci üçüncü kuşağın ortaya çıkmasıyla Cumartesi okullarına ilginin azaldığı öne sürülebilir. Göz ardı edilmemesi gereken bir başka neden de Londra’da (bazısı Türkiye’de yasadışı ilan edilen) cemaat okullarının mantar gibi çoğalmasıyla da açıklanabilir. Hani çocuğumuz dilini kültürünü öğrensin diye çaba gösterirken, ona iyilik yerine kötülük yapmış olabiliriz. Çocuklara bilimsel doğrular, insanların eşitliği, çok kültürlülüğün zenginliği ve barışın önemini öğretmek yerine dogmatik, hurafe, ırkçı ve şöven propagandalarla onların geleceklerini karartabiliriz.

Ortaokul öğretmeni Oktay Şahbaz, eğitim sistemini iyi bilen ve köşe yazılarıyla toplumu uyaran bir eğitimci. Öğrencilerin kendi dil ve kültürlerini öğrenmesinin yanı sıra evrensel değerleri de bilen bireyler olarak yetiştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Şahbaz, “çocuklarımız kültürümüzü unutmasın” kaygısıyla açılan bazı okullardaki öğretmenlerin pedagoji ve müfredatı bilmeyen dinci ya da ırkçı misyonerler olduğunu, eğitimi de “yanlış, ırkçı ve bölücü” olduğunu öne sürüyor.

Şahbaz kaygılarını şöyle sürdürüyor:

“Cemaatlerin açtıkları okullarda aslolan inançları doğrultusunda çocukların beyninin yıkanmasıdır. Bu okullar çocukların yaşadıkları ülkeye entegre olmaları ve orayı kendi ülkeleri gibi görmeleri istenmez. Sürekli bölücü propaganda ve dini eğitim ile bunun önüne geçerler. Hafta sonu Türk okullarında ise Türk olmak, bayrak ve marş sevgisi her zaman öne çıkartılır. Benimsenen kültür sadece Türk kültürü olur, başka kültürle ile bir araya gelmek neredeyse suç gibi gösterilir. Ne yazık ki dil ve kültür öğreten kurumlarının, eğitimden daha çok resmi ideoloji propaganda yuvaları olarak görülmesi de yanlıştır.”

Eğitimci Şahbaz’ın kaygılarına katılıyorum. Siz değerli okurlar da eğer çocuklarınızı bir cumartesi okuluna göndermeye karar verdiyseniz, okulun müfettişi olmayı da unutmayın. Çocuklara neler öğretildiğini lütfen sorgulayın.

***

Geçen hafta telefonda “bir kazaya karışmışsınız” diyen sahtekarlara karşı okuru uyarmıştım. Bu hafta telefonda, size isminiz ya da soyadınızla hitap ederek sanki BT’den arıyormuş gibi davranan sahtekarlara karşı uyarmak istiyorum. “Call centre”den aradığı havasındaki üç kağıtçılar “Mr geçen hafta bilgisayarınıza yanlış bir dosya indirmişsiniz. Bilgisayarınız bundan olumsuz etkilenebilir. Sizi telefonda yönlendireceğiz, bu virüsü temizlemenize yardım edeceğiz” diyebilirler. O zaman sizin yanıtınız “Lütfen mektup yazın” olmalı. Yoksa bu üçkağıtçılarla birlikte bilgisayarınıza virüs yükleyebilir, ya da online bankacılık bilgilerinizi çaldırabilirsiniz.

2228710cookie-checkİNGİLTERE… Cumartesi Türk okulları üzerine birkaç kelam
Önceki haberDİSK kriz gündemiyle başkanlar kurulunu topladı
Sonraki haberIrak Cumhurbaşkanlığına ilk kadın aday
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.