Cumhurbaşkanlığı savaşları

Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in görev süresinin bitmesine daha bir yıldan fazla bir süre varken, seçime birkaç hafta kalmışcasına, konunun çeşitli platformlarda ve basında temposu giderek artan biçimde tartışılması, haklı olarak başlığın yukarıda ki gibi olmasını zorunlu hale getirdi.


Ülke içi sorunların yanında, dış güçlerin ülkemizi bölüp parçalamaya yönelik çabaları, ABD’nin ve AB’nin ülkemize yönelik “tamamen dostane” marifetleri(!),  din çatışmaları dahil, petrol, su ve doğalgaz’a dayalı olarak  ülkeler arası sıcak savaş olasılığına  dayalı sorunlar ciddi boyutlara ulaşmışken, 15 ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için, bugünden çeşitli senaryolar planlayıp üreterek, toplumsal enerjiyi  tüketmek; ne yazık ki ülke adına büyük sıkıntılara bile bile imza atmak demektir.  


Gelin konuyla ilgili “ iş bu boyutlara da mı geldi?” dedirtecek son haberi birlikte okuyalım:


“Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in hayatından endişe ettiğini söyledi. Şener’in hedef haline geldiğini iddia eden Ünsal, ‘Bu devlet adamının da Adnan Kahveci gibi bir kazaya kurban gidebileceğinden ciddi şekilde endişe duyuyorum’ dedi… Yıldızının parladığı bir dönemde Şener’in şer güçler tarafından öldürülebileceğini ileri süren Ünsal, Sivaslı bakanın Cumhurbaşkanlığının bir numaralı adayı olduğunu savundu… ‘inşallah Adnan Kahveci’yle sonları birbirine benzemez.  Eğer şu an ki Meclis yeni cumhurbaşkanı seçecek olursa Sayın Şener, Cumhurbaşkanlığının bir numaralı adayıdır…” (Memleket Haber – 6 Şubat 2006)


İşin bu noktaya gelebileceğini hiç düşünmemiştik. Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı’nın açıklamasını; fanatik. Ütopik ya da hesapçı bulanlar olabilir. Ancak, açıklamanın herhalde ulu orta olduğunu ve biraz hareket olsun ya da siyasete renk gelsin düşüncesiyle yapılmış olduğunu da kimse söyleyemez…


Cemiyet Başkanı Sayın Ünsal’ın açıklamasını, hayalci ya da hesapçı temele dayalı söylem olarak değerlendirenler olabildiği gibi, gerçekleşmesi her zaman mümkün olabilecek ciddi bir olay ve uyarı biçiminde de değerlendirenler çok sayıda olabilir.


Bunun, Cumhurbaşkanı bizim ilimizin milletvekillerinden biri olsun hesabına dayandıranların, tamamen haksız olduğunu söylemek de yanlış olur. Adının Cumhurbaşkanlığı için geçtiğine dair haberler okuduğumuz isimlerden biri de, Milli Savunma Bakanı Kocaeli Milletvekili Vecdi Gönül.


Kocaeli yerel basının da zaman zaman yayınlanan haberlerde, Sezer’den sonra Çankaya’ya çıkabilecek isimler arasında Vecdi Gönül’ün ismi sıkça ve iddialı olarak tekrarlanmakta. Eşinin başının açık olması nedeniyle, Gönül’ün yarışta en şanslı adaylardan biri olduğu özellikle belirtiliyor. Bu durumda şimdilik Sivas ve Kocaeli’nin çekiştiğini söyleyebiliriz.


Kısa süre önce bir kamuoyu araştırma şirketinin yaptırmış olduğu anket sonuçlarında; cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilenlerin arasında birinci sırada Başbakan Tayip Erdoğan’ın isminin yer aldığı, basına yansımıştı..   Ancak, anketi AKP’nin yaptırdığı ve araştırmacı şirkete de bunun için yüklü bir para ödediği iddiaları, yine basında çıkan haberler arasında çeşitli kesimlerce ortaya atıldı.


Türkiye’de kamuoyu şirketlerine yönelik güvenin gittikçe azalmakta olduğunu da, ayrı bir “sosyal gerçek” olarak, bu vesile ile burada belirtmiş olalım.


Şu sıralar dünya gündeminde, Peygamberimize karikatür yoluyla yapılan saldırıların giderek genişleyen boyutları endişe ile izlenirken, petrol ve doğalgazın yaratmış olduğu yetmezlik ve paylaşım sorunları üçüncü dünya savaşını başlatabilecek boyutlara gelmişken,  Ortadoğu’ydu, BOP’tu, Kıbrıs’tı,   Kafkaslar’dı vs. gibi birçok önemli sorunun ülkemize yansımalarının yaratacağı kritik durumlara yönelik önlemlere kafa yormamız gerekirken; ülke’de sabah akşam, Tayip Erdoğan’ın mı, Abdüllatif Şener’in mi, Vecdi Gönül’ün mü ya da başka bir AKP’linin mi cumhurbaşkanı olması gerektiği konusunda planlar  yapılıyor ve senaryolar üretiliyor. 


Abdüllatif Şener’in çizgisi ve icraatları yönünde yorum yapmayacağız.  Milletvekili Emin Şirin’in internet sitelerinde ki son yazısında, Şener hakkında yapmış olduğu değerlendirmelere bakılırsa, Sayın Şirin’e göre hiç de iddia edildiği gibi icraatçı ve başarılı bir siyasetçi ve bakan olmadığı sonucu ortaya çıkıyor.


Her şeye karşın, AKP içerisinde, özyapısı ve ülke çıkarlarına yönelik akçalı konulara dayalı hassasiyetini ortaya koyan kararlı davranışları; Sayın Şener’i halk indinde güvenilen ve şahsına sempati duyulan bakan ve milletvekili konumuna getirmiş olduğu da yadsınmaz bir gerçek. 


AKP’nin, mal varlıkları, dokunulmazlıklar ve yolsuzluklarla mücadele konusunda gittikçe güven yitiren çizgisinde Abdüllatif Şener’in AKP’li olarak farklı konumda olması; ne yazık ki AKP’nin akıp giden itibar selini önlemede kendisin etkin bir katkısı olduğu söylenemez. Olsa olsa, tutum davranışlarıyla toplum indinde kişisel puanları artmış olur.


Çünkü AKP, artık yer çekiminin aşağıya doğru olan önlenemez çekiş gücünün etkisine girmiş olup, kaderinin götürmüş olduğu bilinen sona doğru hızla yaklaşmaktadır.


Sonuç olarak:
Cumhurbaşkanlığı savaşlarında, demokratik mücadele platformu dışında çözümler arayarak, işi “Suikast” , ve “ öldürme” boyutlarına kadar getirebilecek ölçüde endişeli ortamlara taşımak, ülkemiz adına son derece talihsiz bir tablo yaratır.


Sağduyulu olmamızın,  her konuda olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçimine giden yolda da,  insani, toplumsal ve hukuki açıdan başarılı olabilmemizin birincil koşulu olacağını unutmamız gerekir.  


[email protected]

686900cookie-checkCumhurbaşkanlığı savaşları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.