“Biz artık buralıyız. Kapıdan atsalar da bacadan girmeliyiz. Mutlu olmak için yaşadığımız yeri sevmek lazım. Bazı şeyleri erkence yapmamız gerek. Sayımız çok ama söyleyecek sözümüz yok halde kalmamalıyız. Bu yüzden eğitimli bir toplum olmalıyız. Çocukların eğitimiyle alakadar olmalıyız.”
Bu yukarıdaki sözler TRT Dünya Hali Programı’nın dünkü yayınından alıntı.
3 Nisan 2012 Salı Günü ve dün Ankara’daydım.
Türkiye’de artık ya da nihayet Türkiye dışında yaşamakta olan yani başka ülkelere göçerek oralarda ekmeğini kazanan hatta bazıları o ülkelerin vatandaşları olmuş insanlarımıza yönelik güzel gelişmeler olmakta.
Bunlardan biri de “HUGO”!
“HUGO” derken bir Alman arkadaştan bahsetmiyorum. “HUGO’nun” açılımını paylaşayım sizlerle: Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.
Nihayet Türkiye yurtdışında yaşamakta olan göçmen diye tanımladığımız insanlarına bilimsel olarak el attı. HUGO bu açıdan çok değerli bir kurum.
“HUGO” Müdürü, değerli dostum, Murat Erdoğan belki de en deneyimli araştırmacılarımızdan biri.
Göç konusunu en iyi bilenlerden ve göçmenlerin halinden en iyi anlayanlardan biri!
4 Nisan 2012 Salı Günü Hacettepe Üniversitesi’nin Beytepe Kampüsünde Almanya’dan, Belçika’dan, Fransa’dan ve diğer AB ülkelerinden Türkiye kökenli bakan, milletvekili, gazeteci, STK yöneticisi ya da işadamı konumunda bir çok konuğun katıldığı ve Türkiye’den uzmanlarla birlikte “DÖNÜŞEN VE DÖNÜŞTÜREN ULUSÖTESİ GÖÇ: AVRUPA TÜRKLERİ” sempozyumu gerçekleştirildi. Konuşmacı olarak katıldığım sempozyumda konumuz AB ülkeleri ve ağırlıklı olarak Almanya idi.
Ancak bence artık aynı şekilde KKTC’deki Türkiye kökenli göçmenlerimize ve de KKTC dışında yaşamakta olan Kıbrıslı Türk göçmenlere sahip çıkmanın ve onların sorunlarına el atmanın zamanı geldi.
Bazı “Rum sempazitanları” tarafından “işgalci” diye tanımlanan KKTC’de yaşamakta olan göçmenlerimiz konusunda doğru dürüst bir araştırma yok. Hatta Brüksel’e sık, sık giderek “Türkiye’yi birilerine şikayet etmeyi” kazanç kapısı haline getirmiş bazıları KKTC’de yaşamakta olan insanlarımızı “tavşan gibi ürüyorlar” şeklinde tanımlayacak kadar terbiyesizleşebilmekteler.
Yani AB’deki aşırı sağcı ve kafatasçı çevrelerle aynı dili kullanırken “utanmıyorlar”. Dedik ya bazıları!
KKTC’de maalesef konuya hala doğru bir yaklaşım yok.
Halkın Adalet Konseyi (HAK) çatısı altında diğer sorunların yanı sıra Türkiyeli göçmenlerin sorunlarına el atmak ve kendi öz sorunlarını çözmek için kollarını sıvayan iyi niyetli arkadaşlarımıza bile yaklaşım “acaba parti mi kuracaklar?” kaygısını dile getirmekten öteye geçmiyor.
Oysa KKTC’nin son günlerde mecliste de çok konu olan “yapmacık” bir Dış Türkler Birimi’ne değil tam tersine bu alanda ciddi bilimsei araştırmalar yaparak soruna çare arayacak çabalara ihtiyacı var.
KKTC’de “Dış Türkler” konusuna yaklaşım ciddi ise o zaman organizasyon farklı olmak zorunda. “Meclis aritmetiği hesapları” ile bu konuya yaklaşanların konuyu anlamadıkları ortada.
Bu birimin başına getirilen milletvekili arkadaş çok iyi bir insan olabilir. Ancak bir ara kendisi de “göçmen” olmak dışında konuya yönelik bir uzmanlığı olmadığını göz önünden tutacak olursak ve de harcanan meblağlar ve de ilginç bir şekilde “genç kadrolardan oluştuğu iddia edilen ekipler” başka hesaplara dayalı bu adımın pek yararlı olmayacağını görmekteyiz ve göçmenlere saygı gereği bunu dobra, dobra dile getirme ihtiyacı duymaktayız.
İşte bizim için gerçekten bir şans olabilecek gelişme:
“HUGO” Müdürü Murat Erdoğan yakında HAK’ı tanımak üzere adaya gelecek ve burada konuya ilgi duyan üniversitelerden biriyle işbirliği olanağı araştıracak. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin tüm olanaklarını KKTC için seferber etmeye hazır olduğunu söyleyen Sayın Erdoğan’ı bu konuda desteklemeliyiz.
Birilerinin “para kazanması ya da egosunu tatmin edebilmesine” feda edilemeyecek kadar önemli KKTC’de göçmen konumunda olan ya da KKTC dışında yaşayan insanlarımız.
Bu alanda üniversitelere ve araştırmacılara ve elbette politikacılara büyük bir sorumluluk düşmekte.
Ben HAK gibi iyiniyetli STK’ların konuya tutarlı yaklaştığını görerek umutlanıyorum.
KKTC’de yaşamakta olan göçmenler ve KKTC dışında yaşamakta olan Kıbrıslı Türkler konusunda daha ciddi ve yapıcı olmak ve de bilimsel araştırmalara yönelmek zorundayız!
