HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı geçen pazar izleyenler arasındaydım. Demirtaş, akıcı sade ve anlaşılır bir konuşma yaptı. Konuşmasında “Neden HDP?” sorusuna yanıt aradı ve cumhurbaşkanı ile AKP’nin demogajisine açıklık getirerek “Devlet” ve “halk” arasındaki farkı bir güzel anlattı.
“Devlet başka, halk başka” diyen Demirtaş, “Devlet kavramı halka kutsal yansıtılıyor. Devlet katliam yapar, işkence yapar siz ağzınızı açıp bir şey söyleyemezsiniz. Biz bu ‘yarı tanrı’ anlayışını değiştirmeye çalışıyoruz. Devleti insan omzu hizasına indireceğiz. Devlet içinden destek alan IŞİD, katliam yapabiliyor ve bize ‘siz devleti eleştiremezsiniz’ deniliyor. Bizim devleti eleştirmemiz de ‘halka düşmanlık’ olarak anlatılıyor” diye konuştu.
Demirtaş’ın siyasette çok karıştırılan bu iki kavrama açıklık getirmesi çok önemliydi.
“Robotların sizi yönetmesini ister misiniz” diye sorsalar sanırım kimse “Evet” demez. İşte ”devlet” de kurumları olan bir düzenek, bir aygıt. İktidarları bile kendisine uyduran robotik yapı. Ona göre aslolan halk değil, bu karmaşık yapının sorunsuz işlemesi.
***
Kendilerini “sosyal demokrat” olarak tanımlayan pek çok CHP destekcisi ya da iyi niyetli “ulusalcı” kesim de bu ayırımın farkında değil. Neden mi? Anlatayım…
Londra’da yaşayan Türkiye kökenli bir Ermeni arkadaşla yüz yıl önceki Ermeni Techiri üzerinde konuşuyorduk. Ona padişah Abdülhamit ve sonrasındaki İttihat ve Terakki’nin kadim Anadolu halkı Ermenilere yaptığı katliamdan dolayı çok üzgün olduğumu ve katillerden bir Türk olarak davacı olduğumu söyledim.
Ermeni dost, o dönemdeki sert kanunlara rağmen yaşamlarını tehlikeye atarak Ermeni komşularını evlerinde saklayan Türk halkına minnet borçları olduğunu, yalnızca devletten davacı olduğunu söyledi. Halk ve devlet kavramını net bir şekilde ayırt eden bu dost yüreğime su serpti. Çünkü o katliam halka maledilmeye çalışılıyor ve masum halkı kendisini savunmaya zorluyor. Sözünü ettiğim arkadaşlarım da bu tuzağa düşüyor. Düşmekle kalmıyor, Abdülhamit’in varisi Tayyip Erdoğan’ın da değirmenine su taşıyorlar…
Ermeni düşmanı Abdülhamit ve Anadolu’nun bu kadim halkının techirde katledilmesini sağlayan İttihat Terakki anlayışı bugün Tayyip Erdoğan ile iktidarda. Devletin Ermenilerle ilgili resmi tezini savunmak, Abdülhamit ve İttihat Terakki’nin suçuna ortaklık anlamındadır. Devlet başka, halk başka…
***
Demirtaş Londra’da “devlet” ve “halk” ayırımını net olarak ortaya koyarak, Cizre’de Kürt bir annenin ölen çocuğunu buzdolabında tutmak zorunda kalmasından Türk halkının değil Türk devletinin sorumlu olduğu mesajı da heyecanlı Kürt gençlerine vermiş oldu.
Demirtaş’ın “Türkün Kürde, Kürdün Türke düşmanlığı olamaz!” sözü de her ne kadar kulağa slogan gibi gelse de bir gerçeği yansıtıyordu. Türkiye’de 40 yıl boyunca devlet ile PKK savaştı, iki halk savaşmadı. Savaşsaydı adına iç savaş denirdi ve kan gövdeyi götürür, milyonlar ölürdü.
HDP Eş Genel Başkanı’nın dikkate alınması gereken bir diğer vurgusu da Kürt sorununun demokratik yollarla çözme sözüydü. HDP bu bağlamda da bir şans olarak görülmeli” diye düşünüyorum. Şiddet, devlet, halk gibi kavramlar netleştikce sorunların kaynakları ve çözümleri de netleşiyor. HDP “kesinlikle doğru bir adres” diyorum.