Denizlerin idamının 45’nci yılı ve sonrası

ASKAR YILMAZ – Denizlerin idamı üzerine pek çok söz söylendi, yoğun haber ve resim akışı yaşandı. Bütün bunlar 45 yıl sonrasında yaşanan güzel haber ve yorumlar. Bu arada pek çok yanlış yorum ve haber de çıktı. Yapılacak bir şey yok! Kimse ayar memurluğunu üstlenemez. O nedenle 6 Mayıs sonrasını yazmayı daha doğru gördüm.

1968 eylemleri, güçlü bir gençlik ve halk hareketi yarattı. Bu hareketin oluşumuna yol açan ve “tu-kaka” yapılan 27 Mayıs devrimi ve kazanılan hak ve özgürlükler, iç etkenler… 27 Mayıs Devrimi, Kemalizmin en büyük atılımı olarak görülmeli. ikincisi, dünyadaki genel gelişmeler. Dünya ve Türkiye de halk hareketini ateşleyen ABD’nin Vietnam da uyguladığı vahşet ve yenilgisi “küresel” 68’i yarattı. 68’eylemlerine ve Deniz’lere güç katan en önemli bir olgu da, Türkiye de, Kemalizmin potansiyel güçlerinin harekete geçmesiydi. Benzetmek gerekirse, Deniz Gezmiş’in kişiliğinde simgeleşen bağımsızlık eylemleri, Deniz’i Atatürkçülüğün en seçkin temsilcisi yaptı. Deniz de, Kemalizmi temsil etmekten onur duydu ve o onura laik olmak için mücadele etti. 12 Mart Askeri mahkemesi önünde söyledikleri çok açık.

Türkiye de Deniz ABD emperyalizmine karşı mücadelenin önderi ve simgesi oldu. Deniz Gezmiş’i hak ettiği kahramanlık düzeyine taşıyan olgu, Deniz’in anti-emperyalist tavrı. Deniz’i, Mahir ve diğer devrimcilerden göreceli daha simgesel yapan, kitlelere pratik önderlik yapması.

Bana göre iki Deniz Gezmiş var. Birincisi; 1968 ve 1970’lere değin süren anti-emperyalist mücadelelerin öncüsü Deniz. Deniz hak ettiği bütün sıfatları bu mücadelelerde kazandı. Deniz, kendisine halkın verdiği güven ve saygıya sadık kaldı. Pek çok baskıya rağmen, ödün vermeden idam sehpasına soylu bir şekilde çıktılar. Bu inançlı ve kararlı tavı sonucu, Deniz’ler (Üç fidan) halkın vicdanındaki yerini aldı.

İkinci Deniz Gezmiş, 1970’lerin sonuna doğru Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) etrafında örgütlenen ve bilinen eylemleri yapan Deniz ve arkadaşları. THKO ve eylemleri, Türkiye ve dünya gerçeklerine uygun değildi. “Fokoculuk” olarak bilinen eylemler, Deniz’ler için zararlı olduğu gibi, halk içinde olumsuz, yanlış eylemler oldu. 1970’in sonları ve 1971’in başlarında ortaya çıkan Deniz-Mahir-Kaypakaya, hatta Doğu Perinçek’in “kısır rekabet” amaçlı örgütlenme ve eylem planları çok yanlış eylemlerdi. Türkiye, kurtuluş ve kuruluş devrimlerinden sonra, bugün de dahil, tarihinin hiç bir döneminde “silahlı muhalefeti” hak etmedi.

O dönem sosyalistlerine hakim olan anlayış, Türkiye pratiğine uygun eylemler örgütlemekten çok, belli merkezleri kopya eden eylemlere kalkışmaları. “Fokoculuk”, “Öncü savaş”, “kır gerillacılığı”, ya da, “kurtarılmış bölgeler kurma” teorileri, kopya teorileri. Sonuç, 12 Mart 1971 Amerikancı darbeciler tarafından ezilme, sosyalist ve ilericilere yönelik “soykırıma” dönüştü. O zamandan başlayan sosyalist ve Kemalistlere yönelik “soykırım” hala sürüyor.

Bir sonuç çıkarmak gerekirse, Türkiye Halkının ABD emperyalizmine karşı mücadelesi hala belirleyici olmaya devam ediyor. Ülkemiz üzerindeki emperyalist baskı ve tehtit, 1968’lerden çok daha ağır. O dönemin saygın ve özverili önderlerini anımsama, ancak, ABD emperyalizmine karşı mücadeleye odaklanmakla olur. Onlara olan saygı, ulusal birliğimize ve bağımsızlığımıza hizmet etmeli. Bu anlayışın dışında Deniz ve Mahir “seviciliği,” içinde yaşadığımız yalın gerçeği anlamama, ya da bireysel niyetlere onları alet etme amacı taşır. 07.05.017

2087200cookie-checkDenizlerin idamının 45’nci yılı ve sonrası

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.