Devlet ve egemenlik…

bölünemeyeceğini bir türlü anlamak istemiyorlar.


Devlet yaratmak, birkaç başlıkta çözülebilecek bir sorun asla olamaz. Devleti güç paylaşımı, ekonomik kurumsallaşma ve mülk sorununa indirgemek, devletin önemi ve varlığını anlamamak anlamına gelir. Bunu yapanlar olduğunu gördükçe içimize öyle bir sıkıntı basıyor ki !


Devlet, egemenliğe sahip olan siyasal birimdir. Daha da ileri götürürsek, yalnızca devlet, egemenliğe sahip olabilecek siyasal varlıktır.


Egemenlik, bir devletin içte ve dışta, hiçbir gücün baskısı altında kalmadan kendi kararlarını özgürce kendi sınırlarında alabilme ve uygulayabilme hakkına sahip olmasıdır. Bu anlamıyla, bir devletin kendi toprak bütünlüğünde kendi kararlarını alıp uygulayabilmesine İç Egemenlik denmektedir. Dış Egemenlik ise bir ülkenin uluslararası toplum tarafından diplomatik olarak tanınmasını ifade eder ve ülkenin kendi kararlarını başka ülkelerin baskısı olmadan alıp uygulayabilmesi anlamına gelir. Bir ülkenin egemen olabilmesi için, içte ve dışta egemenliğe sahip olması gerektiği üzerinde görüş birliği vardır.


Kıbrıs adasında KKTC açısından uluslararası tanınma sorunu nedeniyle dış egemenlik, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi açısından ise KKTC’nin egemen bir varlık olarak mevcudiyeti açısından iç egemenlik sorunu bulunduğu reddedilemez. Bu nedenle, Kıbrıs adasında geçici bir egemenlik sorunu yaşayan iki ayrı devlet bulunduğu bir gerçektir. Bu iki farklı devleti tek bir kurumsal çatı altında birleştirilip tek egemenliğe sahip bir varlığa dönüşmesi önünde çok büyük engeller bulunmaktadır.


Her şeyden önce, egemenliğin tekleştiği bir siyasi yapıda egemenliğin çoğunluğun denetimine girme tehlikesi çok büyüktür. Dünyada iki ayrı ulusal varlığın, iki farklı dil ve iki ayrı din ile bir arada yaşadığı ve bu farklı ulusların egemenliği eşit olarak paylaştığı bir devlet örneği yoktur. Egemen devletlerde egemenlik paylaşımı diye bir şey söz konusu olamaz. Egemenlik, paylaşılabilir bir şey değildir.


Egemenlik kavramı, Jean Bodin döneminden bu yana üstünde tartışılan bir kavramdır. Gerek Jean Bodin ve gerekse de kendisinden sonra gelen düşünürler, egemenliğin bölünemez, parçalanamaz ve devredilemez olduğunun altını çizmişlerdir. Teorik olarak yetki paylaşımı yapılabilir, ancak egemenlik ve devlet paylaştırılamaz. Bu nedenledir ki, farklı kimlikler ve ulusların aynı devlet çatısı altında uzun süre yaşayamadığını ve ayrılmak durumunda kaldıklarını görüyoruz.


Kıbrıs sorunu üzerine kafa yorarak federasyon, konfederasyon ve üniter devlet tartışması yapan siyasetçilerin çoğunun bu kavramların anlamını dahi bilmediklerini biliyoruz. Devlet ve egemenlik konusunda bir araba laf üreten aynı siyasi odakların devlet ve egemenlik kavramlarının içeriklerini anlamaktan oldukça uzak olduklarını sanıyorum.


Uğur Mumcu ne demişti : ‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmamalı.’ Bizim siyasetçilerin birçoğu da ne federasyonu, ne konfederasyonu, ne üniter devleti, ne devleti ve ne de egemenliği bilmeden ahkâm kesmekte, süslü cümleler ile ülkenin gündemini karmaşık biçimde belirlemekte, geleceğimizin temellerini sarsmakta bir an olsun bile duraksama göstermiyorlar.


Bir an olsun duralım, susalım ve bir süre yalnızca bilenler konuşsun.

713580cookie-checkDevlet ve egemenlik…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.