Cilasun, Said Nursi’nin efsane perdesinin arka yüzünü anlatırken, Mildanoğlu Ermeni Kültür izlerini araştırmasında edindiği bilgileri paylaşırken katılımcılar hüzünlendi.
Emrah Cilasun, “Yeni Paradigmanın Eşiğinde ‘Bediüzzaman’ Efsanesi ve Said Nursi Gerçeği” başlıklı kitabını, Zakarya Mildanoğlu da “1915, Anadolu’da Ermeni Kültür İzleri” başlıklı kitabını anlattı.
EFSANENİN GERÇEK YÜZÜ
Cilasun, kitabı için 4 yıl boyunca yabancı devlet arşivlerinde çalıştığını belirterek, kitabın dayandığı belgelerin bugüne kadar kullanılmamasını efsanenin günün koşullarında sürdürülmek istenmesine bağladı.
Said Nursi’yi Türkiye solunun ciddiye almadığını belirten yazar; Said Nursi’nin 90 yıllak yaşamında tanık olduğu pek çok kanlı uygulamalara karşı çıkmadığı, tam tersine 1915 Ermeni Katliamı’nda yer aldığını söyledi.
Cilasun, “Said Nursi, Şeyh Said isyanında ‘İslam dinine 600 yıl hizmet etmiş Türkün torunlarına kılıç çekilmez’ diyerek destek vermeyi erddetmiş. Nazi Almanyası’nın başarısı için dua edip, komünist avı için Kore’ye asker gönderilmesini şiddetli savunmuştur” dedi.
HÜZÜNLE DİNLEDİLER
Mildanoğlu da, “1915, Anadolu’da Ermeni Kültür İzleri” başlıklı kitabıyla Kayseri, Sivas, Van, Kars, Urfa, Diyarbakır, Antep, Erzurum, Adana gibi önemli merkezlerdeki Ermeni kültüründen kalan izleri araştırıp yazıya döktüğünü anlattı…
Yazar araştırmasında soykırımın da izini sürdüğünü belirterek, Anadolu’da Ermenilerden inkar edilemeyecek, yok sayılamayacak büyük izler kaldığını söyledi. Mildanoğlu izsürümü sırasında kendisine en çok yaralmayan olayı da “Trabzon’da Ermeni halkının komşuları tarafından kayıklara bindirilerek yok olmak üzere denize gönderilmeleri” diye anlattı.
Katılımcıların hüzünle dinlediği yazar sözlerine şöyle devam etti:
“Toplumun bu tür olaylarda taraf olmadan sağduyu ile yaklaşımı devlet denen kıyıcı ve yokedici örgütün insanlık suçuna ortak olmamızı önleyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anadolu’da Ermeni, Rum, Süryani, Ezidi, Alevi ve Kürtlere karşı gerçekleştirilen katliam ve sürgünler için özür dilemesi gerekmektedir. Bu yüzleşme yeniden bu tür vahşetlerin de yaşanmasının önüne geçecektir. Suça ortak olmayacağız, gördüklerimizi inkar etmeyeceğiz.”
