Ödül

Yasamak, bir insanin sahip olabilecegi en kiymetli ödül…Çogunluk farkinda degil belki de… Herkes bir ödül kazanma hayali ve telasi içinde yasamaya çalisiyor.
Bilim insanlari bile, sanirim ayni dünya içinde dönüp duruyorlar…

Insan çocukken ödülün önemli oldugunu saniyor, hatta bu ögretildigi için, ödül kazanmanin ayricalik oldugunu da düsünmeye basliyor, gizlice…
Oysa, ödüller, yarismalardan, sinavlardan geçilerek veriliyor insanlara, büyüyünce ögreniyor insan. Felsefe okuyan insanlar, düsünmeyi de ögreniyorlar ve ”sartli tepki” kuralini da gözlemleyebiliyorlar. Oysa sairler hep yol gösteriyor insanlara, ben Özdemir ASAF’ tan ögrenmistim, ”Çalisma basarinin degil, yasamanin bir parçasidir” diyor…
Elbette egitim sistemimizden dolayi, bana da, Tesekkür ve Takdirname verildi, Liselerarasi Atletizm yarismalarina yollandigim zaman Madalya verildigi de oldu. Küçükken gelip-geçici olduklarini hissederdim tüm ödüllerin, çareyi kitap okumakta bulurdum, yeni hayatlara ulasirdim. Müzik dinlerdim, her dilde, insanlara ulasirdim, baris’a inanirdim.
Amip gibi bölünerek çogalan ödüllerin, insanlari zehirli sarmasiklar gibi kusattigini görüyorum büyüdükçe. Reyting canavarlarini böyle beslemedik mi? Reklam pastalarini böyle pisirmedik mi? Yasamak sanatini ögretmeden, yemek pisirme sanatini ögretmeye çabalamak ise, ayagimizi yorganimiza göre uzatmak midir, üstelik TV ekranlarinda neredeyse her kanalda…
Her çocuk dogdugunda borçla dogarmis ülkemizde, çogunlukla öldügümüzde de borçlu gidiyoruz ve borcumuzu miras birakiyoruz ya, bu da madalyonun diger yüzü…
Nobel Baris Ödülü’nü kazanmak için ise, neredeyse bir yaris var, kazanilan yüklüce parayla ne yapilacagi ise, ayri bir hayal konusu…Adeta Milli Piyango kazanilirsa sayet, o parayla ne yapilabilir hayallerinden bir demet gibi…
Haberleri dinlerken duyuyorum, Üniversite sinavlarinin iptalinin gerekliligi-gereksizligi konusuluyor, Sporda sikeler, santajlar, TV dizilerinde ve yarismalarinda kazanilan paralarin çoklugu-azligi, çalisma kosullarinin iyiligi-kötülügü, vergi sampiyonlari-sampiyon olmayanlari ve daha neler neler…çalismaktan bu haberlerden bihaber olanlara kadar…
Sanat Siyasete yol gösteriyor…Fakat ben ne hikmetse, Sanatçidan Siyasetçi olamayacagini düsünüyorum, bu da hayatin çeliskilerinden biri herhalde.
Yine yeni bir seçim zamani, yine harcamalar çogalacak, degisen ne olacak, bilemiyorum, ”paylasmak” olmayinca bir sey olmaz gibi geliyor, bosa kürek çekmenin de kime ne faydasi var, ”Sen mutlulugun resmini çizebilir misin, Abidin?” cümlesinde Abidin ismini dogru okumak gerekiyor önce, bence çok mühim…çeyrek asir geçti, hala yanlis söyleniyor da… Geçen hafta, küçükken tanismak sansina eristigim, Melih Cevdet ANDAY’in esi Suna ANDAY Hanimefendi ile telefonda sohbet etmek sansina sahip oldum, TV de dinledigimiz, daha dogrusu duymak zorunda birakildigimiz, yanlis söylenen kelimeleri hatirlattik, baktik ki örnekler çogaliyor, karsilikli sohbet etmeye karar verdik, dilimizi dogru konusana ödül vermeye gerek yok elbette. Mesela Sanat Günesi’miz Zeki MÜREN Beyefendi’ye böyle bir ödül verildigini de dinlemedim hiç, haberlerde…

Ödül verilir, ödül alinir, ödüle itiraz edilir, ödül kabul edilmeyebilinir, ödül özgürdür esasinda. Ali POYRAZOGLU diyor ki,”Bir sen kaldin yalnizlik gelince”. Insanin gerçek ödülü sevdigidir. Yalnizlik gelince, hiç bir ödülün anlami,degeri kalmaz. Ölünce ödüllerin öneminin de kalmadigi gibi… Ödül, ölüm müdür?

1635110cookie-checkÖdül

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.