‘Dodgy Dave’ ya da Türkiyelileşen İngiltere…

Slogan, yakın zamana kadar Türkiye’de de atılan ve örneğin “Gezi”nin başlıca sloganlarından olan benzerini andırıyordu.

Neden slogan bunca popüler olmuştu, biliniyor. Kapitalist sistemin ayrılmaz bir parçası durumundaki vergi kaçırma ya da bordroluların üstüne yıkılan vergiden “yırtma”nın başlıca yöntemlerinden biri olan “offshore” (denizaşırı) hesapları örgütleyen şirketlerden birinin Panama’daki hesaplarının sızması “Panama Belgeleri” olarak ünlenmişti. Kapitalist dünyayı sallayarak ortaya dökülen bu “kirli çamaşırlar” arasında Başbakan Cameron’ın babasının hesapları da vardı.

Cameron önce ilgisi olmadığını söyleyerek reddetmiş, ancak işin içinden çıkamamış ve babasının bu hesapları kapsamında 30 bin Poundluk gelir sağlamış olduğunu kabul etmişti. Bu, Cameron’un yüksek veraset vergisi ödemekten kurtulmak için, annesinin kendisine iki defada 100’er bin Pound “hibe” ettiğinin ortaya çıkmasıyla eşzamanlı patlak veren bir skandaldı ve okların Başbakan üzerinde toplanması için yetmiş de artmıştı bile.

Artık Cameron dendiğinde, hakaret falan kabul edilmeden, kucağında bir domuz figürüyle “Dodgy Dave…” sözcüklerinin yer aldığı pankartlar sallanır olmuştu. Domuzun bunca popülerleşmesiyse, Cameron’ın kızdırdığı bir gençlik arkadaşının yazdığı kitapta düzenledikleri bir “alem” sırasında onun ölü bir domuza tecavüz etmiş olduğunu açıklamasındandı.

Ancak Cameron istifa etmemekte direnmekte, gitmemektedir! Ve Cameron’ın koltuğuna yapıştığı yer “demokrasinin beşiği” İngiltere’dir! Basın ve toplantı özgürlüklerinin çiğnenemeyeceğine inanıldığı kadar yolsuzlukların da ayıplandığı Avrupa ülkelerinden İngiltere!

Yolsuzluğa bulaştığını kabul etmesine rağmen gitmemekte direnen Cameron, “off-shore” hesaplarının kullanılmasının yasa-dışı bir durum oluşturmayışının arkasına sığınmaktadır. Bu hesapların açıldığı “vergi cennetleri”nin skandal varlıkları kapitalizmin üçkağıtçılığının belirtisidir. Ancak bu tür hesaplar açtırarak vergi kaçırma şansı olmayan geliri belli işçi ve emekçilerin gözünde bunun açık bir ahlaksızlık olduğu tartışmasızdır ve yasaya aykırı olmasa bile mali-siyasal ahlaksızlık istifaya götürücü niteliktedir. En azından Avrupalı yöneticilerin, Türkiye’den farklı olarak, kendilerini ilgilendiren en küçük bir sorumluluk ihlali durumunda istifa etmelerine alışılmıştır. Ama Cameron bir türlü gitmemektedir! Yani İngiltere Türkiye’ye benzemeye başlamıştır, yolsuzluk ve ahlaksızlık durumlarında tanık olunan istifadan kaçınılmaktadır.

Hatırlayın, İngiltere’de kraliçeyi bile istifa ettirecek bizdeki 17-25 Aralık günlerinde milyarlarca dolarla onca tape ortaya saçılmasına rağmen, bırakın istifayı yargılanmaları gerekenler, “darbe” iddiasıyla soruşturma açanları görevden almış, soruşturmalar kapatılmıştı. İngiltere’de “darbe” iddiasında bulunulamıyor ve off-shore hesaplar “yoktur” denemiyor, ama orada da zamana yayılıp ortalığın yatışması yoluna gidilerek olayın kapatılmasına çalışılıyor!

Ne demektir bu? Kapitalizm genel bir çürüme içindedir ve bu çürüme derinleşmekte, ikiyüzlü demokrasisi iyice güdükleşmektedir. Olağan günlerde “normal” kabul edilmeyerek istifayı zorunlu kılan gelişmeler artık “vakay-ı adiye”den sayılır olmakta, örneğin İngiltere Türkiyelileşmektedir!

Ama hala Türkiye’den farklılıklara sahiptir: Cameron hiç değilse şimdilik faşizme yönelmemiştir! “Başkanlık”a özenmemektedir, İngiltere’de bir kraliçe zaten vardır, ama semboliktir. Henüz sıra muhaliflerden kurtulma amaçlı olarak vekillerin dokunulmazlıklarına gelmemiş ve yaşama hakkı başta olmak üzere hak ve özgürlükler göstere göstere çiğnenir olmamıştır, kimseye “ya baş eğmek ya baş vermek” dayatılmamaktadır!

857010cookie-check‘Dodgy Dave’ ya da Türkiyelileşen İngiltere…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.