Dost bir hazinedir

 

Dostlarını çok çabuk gözden çıkarır diye yazıyorlar benim için. Dünyada dosttan değerli ne var? Dost gözden çıkarılır mı hiç! Dostu gözden çıkarmak kendini gözden çıkarmaktır, kendini hiçe indirgemektir. Kendi parçanı kaldırıp atmayı düşünür müsün? İnsanın böyle bir şey yapabilmesi için aptal ya da hain olması gerekir. “Bu dünyayı seninle sevmişim ben / Benim sensiz bu dünya nemdir ey dost” diyen şairin ne demek istediğini anlayacak kadar dost canlısıyız bizler. Bizler insana adanmış duyarlıkların insanlarıyız. Bugün sizde yarın bizde vur patlasın çal oynasın yöntemiyle yaşamayı bilemediğimiz için dostlarımıza her zaman çok vakit ayıramadığımız doğrudur. Ancak onlarsız da yapamayız. Özlem içimizde ateşini yakmaya başladı mı dostun kapısını çalıveririz. Öte yandan kalkıp gelen dosta iki elimiz kanda olsa açarız kapımızı.

Gözden çıkardıklarımız dost oyunu oynayan sözde dostlardır. Dost kılığında gelip bizi yıpratmaya çalışanı, zekasına güvenip bizimle oynamaya kalkanı kapıya koyduğumuz doğrudur. Dostumuzu gözden çıkarmak buysa, biz elbette dostumuzu gözden çıkarırız. Bizi aptal yerine koyup bize dost oyunu oynayanı gözden çıkarmayalım mı? Dost kılığında gelip bizi kendi kafasına göre ya da birilerinin öngörülerine göre yönlendirmeye kalkanı baş tacı mı edelim? Kendileri doğruyu çoktan bulmuşlardır, o durumda bizi yanlıştan döndürmek de boynunun borcudur. Egemen havalarda çokbilmiş pozlarıyla gelirler, biraz da gözdağı vermeye eğilimlidirler. Başlangıçta çok sıcak davranırlar. Siz kolay adamsınız ya, alttan alta işleyeceklerdir sizi. Öyle ya birileri doğru yolu bulmuşken siz neden eğri yollarda gidesiniz, yazık değil mi? Oysa siz de aklı başında bir insansınız, uyun gitsin şu düzene. Adamın garip tavırlarından rahatsız olursunuz ve rahatsızlığınızı göstermeye çalışırsınız belki toparlanır diye. Toparlanmaz, tersine saldırganlaşmaya kabalaşmaya başlar, sizi açık açık zorlamaya kalkar. Bir tür korku havası yaratarak direnişinizi kırmaya çalışır. Efendiliğinizi kendisinden çekiniyor olmanıza yorar ve böylece mutlu sona yaklaşmakta olduğunu düşünür. Son evre densizlik evresidir. Densizlik evresi içtenlikli görünme çabalarıyla sürdürülür. Git yüzünü yıka da gel diyecek kadar küstahlaşır örneğin. Bir de bakarsınız bir yakınınızı alaya alıyor. Bir de bakarsınız birilerinin karşısında küçük düşürmeye çalışıyor sizi köftehor.

Bir gün gevezeliğim tutmuş, hiç gerek yokken kendisine bazı kent insanlarının olumsuzluklarını anlatan bir tekerleme söylemişim. Kafasında sıkı sıkı saklamış o söylediğimi. Yıllarca unutmamış. Karışık belleğine benim tekerlememi de sığdırmış bir güzel. Ortamı uygun gördüğü anda beni vurmaya çalışır: hani sen bir gün bir şey söylemiştin onu bir daha söylesene arkadaşlar duysun. Bilir orada sizin bu şakanızdan alınacak kimselerin olduğunu. Amacı sizinle ilgili olarak birilerinde nefret duygusu uyandırmaktır. Adam taşı gediğine koymuş, aklınca beni hırpalamıştır. İşte o zaman benim tepem atar: su damla damla birikmiş ve bardak sonunda dolmuştur. Ummadığı anda ona öyle bir şey yaparım ki eşekten düşmüşe döner. Çekip gitmek ve bir daha dönmemek durumunda olduğunu anlamıştır. O durumda Afşar çok değerli bir dostunu gözden çıkarmıştır.

Birileri bizi küçük düşürmeye çalışırken gerçek dostlarımız bizden önce davranıp Afşar böyle şey yapmaz demişlerdir. Bir yanlışımız olduğu zaman da bizi açık açık eleştirmişlerdir. Biz de gerçek dostlarımıza oyun oynamaya kalkanı pişman etmişizdir. Dostluk küçücük bir hileyi bile kaldıramaz, üstüne bir toz parçası konduğu zaman dostluk olmaktan çıkar. Dostlarınız varsa, gerçek dostlarınız varsa onların doğru eylemlerini sonuna kadar savunmaktan hatta onlar adına kavgaya girmekten geri durmazsınız. Gerçek dostları olmayanların uydurma dostları olur. Çokları gönül eğlendirdikleri ya da birlikte hoşça vakit geçirdikleri birilerini dost diye nitelendirirler. Kendilerinden sıkılanlar tek başına kalmayı becermeyenler uydurma dostlar edinirler, uydurma dostları oldukça da kendilerini mutlu ve güvende duyarlar. Rakılar içilir, dost için canını verme edebiyatı yapılır, kimse kimseye değil canını vermek en küçük bir yardımda bulunmayı göze alamaz. O sırada Afşar gürültü patırtı etmeden bazı sözde dostlarını gözden çıkarıverir. Kendini bilen insan gerçek dostunu ne diye gözden çıkarsın? Euripides’in Medea’sında şu satırları okuruz: “Bir insan dostunu bırakabiliyorsa / Yüreğindeki içtenliğin kilidini ona açtırdıktan sonra / Onursuzluk ve yıkım çöksün o insanın üstüne!”

Pythagoras dostluğu uyumlu eşitlik diye tanımlar.

2097370cookie-checkDost bir hazinedir

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.