Ekmek arası…

AKP, 12 yıldır iktidarda.
Başbakan Erdoğan bu süre içinde “tek ses”, “ tek nefes” ülkeyi yönetiyor, yani idare ediyor.
Etmeye çalışıyor.
Her icraatı “tek-el” den yapıyor.

Demokrasilerin ilk sırasında yer alan ve olmazsa olmazların”amentüsü” sayılan, erkler ayrımı, ilk sırada yer alır ve çok önemlidir.
Yasama-Yürütme ve Yargı erkleri, ayrı ayrı görevlerini yaparlar.

Tabii, Meclis-Hükümet ve Yargı görevlerini yaparken her kurumun kendi alanında bağımsız ve özgür davranması, ülkeyi idare ederken koordineli çalışması gerekir.

Demokrasinin olmazsa olmazları çoktur ama basit olarak erklerin uyumu da çok önemlidir.
Eğer erkler arasındaki bağ kopmuş, başbakan tüm görev ve sorumlulukları üstünde toplamışsa, buna “göstermelik demokrasi” denebilir.

Bunun adı,tam veya kabul edilebilir demokrasi değildir.

Daha da ileri giden ana muhalefet sözcüleri şu andaki “tek adam” yönetimi”ne “faşizm” demektedirler. Aslında “diktatör” yakıştırmasını da yapıyorlar.

İktidarın demokrasi anlayışı ile muhalefetin demokrasi tarifi birbiriyle örtüşmeyince, bu noktada büyük tartışmaların çıkması da doğal.

Bizdeki demokrasi aslında tarifi zor bir tablo arzediyor.

Başbakan Erdoğan, kendisini maden işçisinin baretinden, hatta maskesindeki oksijen miktarından bile sorumlu addediyor.
Ölen işçi ailelerine bağlanacak maaşdan, din adamlarının verecekleri vaazdan, savcıların yapması gereken soruşturmalardan, işverenin işçiye kötü davranmasından dahi kendisini sorumlu sanıyor.

Oysa emri altında bakanlar, milletvekilleri, genel müdürler, danışmanlar.

Nedense hiç birine görev ve sorumluluk vermiyor.
Ya güvenmiyor.
Ya “ego”su buna izin vermiyor.

Soma faciası bize şunu gösterdi ki, demokraside daha çok mesafe almalıyız.
Henüz işin başında bile sayılmayız.
Ben yıllar öncesine dayanan demokrasi anlayışımı ve kendime olan güvenimi kaybetmek üzereyim.

Ya ben bazı şeyleri ıskaladım, demokrasiyi yeteri kadar ve anlamış değilim.
Ya AKP üst yönetimi, başta sayın Erdoğan olmak üzere demokrasiyi kendilerine göre tarif ediyorlar ve anlıyorlar.

Yani beğendikleri herşeyi hayata geçiriyorlar, kendilerini destekleyenleri de abad ediyorlar.
Ya da desteklemeyenleri düşman sayıyorlar.
Çatlak sese ise kesinlikle müsaade etmiyorlar.

Ben bu yöntem ve yönetime hala “az gelişmiş demokrasi” bu olsa gerek diyemiyorum nedense .
Olsa olsa “ ekmek arası” demokrasi denebilir bu yönetim tarzına.
Yabancılar belki “Fastfood demokrasi” diyebilirler.
Bilemem.

1629360cookie-checkEkmek arası…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.