Bunların başından sözlü olması ve bu güne aktarılması kadınların eseridir.
Bebeklerin kırkını çıkarma adeti , yaşadığımız coğrafya da çok eskilere dayanır. Aile ve komşular arasında yapılan bu küçük töreni genelde kadınlar yapar. Bir bebek kırk günlük olduğunda kırkı çıkarılır. Kırk buğday tanesi, kırk çakıl taşı vb.suya konur. Isıtılan suyla çocuk yıkanır. Adete uygun sözler söylenir. Her tas su döküldüğünde bu sözler tekrarlanır. Bebeğin ağrısı, sızısı ulu sulara, yerli kayalara gönderilir.
‘’Çel,çel,çel li maran Çel li mişkan’’ Kürtçe yılanların farelerin adı anılır. Bir söyleceye göre derlerki ; yılan bile çocuğa dokunmaz . Derlerki ; çuvalın ağzı bağlanırsa fare altından deler. Çocuğun mahsumluğuna ve zeki olmasına atfedilir.
Bu törenler insanın yerleşik ve toplu yaşama geçmesiyle başlamış. Tarımla uğraşan, hayvanı evcilleştiren insan , doğanın şaşmaz düzeneği içerisinde yaşam tecrübesini de artırmış. Doğayla kendi arasındaki ilişkiyi törenlere , adetlere dökmüş. Kentleşmeyle birlikte bunlar yavaş , yavaş unutulsa da köyler de halen yaşatılmakta.
İnsan doğayla barışık yaşadığı sürece coşkulu ve sevinçlidir. Bu küçük törenlerde bunu görürüz. Örneğin buğday çuvalında kendisinin ne kadar hakkı varsa, farenin de hakkı vardır. Kendisinin yaşam hakkı olduğu kadar başka canlılarında yaşam hakkı vardır. Burdaki yaşama sevinicin de yılan bile çocuğa dokunamaz. Ama ne yazıkki günümüzde savaşlarda en çok çocuklar ölüyor.
Bu yılanın çocuklara dokunmadığı meselesini burda açmak isterim. Tarlada, bağda bahçe de çalışan bir çok kadından duydum. Emziren kadınlar bebelerini de götürürlermiş. Onlar çalışırken , bebenin yanına sokulan yılanın hiç bir zaman zarar vermediğini söylediler. Hatta bebeler ellerini sıkcı kapattıkları için, yılanın kafasını yakaldığında bilmeden sıkarmış. Yılan ölürmüş yine de bebeğe zarar vermezmiş.
Bu törenin ardından , çocukların cıvıl cıvıl yaşıyacağı , doğası kirletilmemiş bir dünya için ‘’ÇEL’’ diyelim.
ÇEL(KÜRTÇESİ)
‘Çel,çel,çel li maran
Çel li mişkan’
Lorîka min tu dergûşe î
Tu min re pir xweş î
Lorîka min tu şêrîn î
Ro dibî tu gir dibî
Bikene tu bilîze
Dilê minê şa dibe
Dergûşê te li ba dikim
Ta mez dikim şa dibim
Qurban dibim heyran dibim
Tahez dikim têr nabim
Garîm dikim ava te
Dişom te dixemîlim
Didime ser dilê xwe
Çerx dikim nav kulîlkanda
Peyv û Mûzik: Ahmet Güven
KIRK(TÜRKÇESİ)
‘Yılan’ların kırkı için
Fare’lerin kırkı için’
Bebeğim küçücüksün
Kalbimsin çok tatlısın
Bebeğim sen çok şirinsin
Gün olur sende büyürsün
Gül sen oyna sen
Yüreğim sevinçle dolsun
Beşiğini sallarım
Sana bakar sevinirim
Kurban olurum hayran olurum
Sana bakar doyamam
Sana su ısıtırım
Çimdirir seni süslerim
Seni kalbimin üstüne kor
Çiçeklerin arasında gezdiririm
Ahmet Güven