İNGİLTERE… Empati yoksunları

İki fotoğraf, iki hazin aile dramı.

İlk fotoğraf yaşamını yitiren 26 yaşındaki bakım evi çalışanı Sonya Kaygan’ın 3 yaşındaki kızı küçük Ayşe’yi, nenesinin gözyaşlarını silerken görüntülüyor.

Sonya’nın annesi perişan bir halde bir yere çökmüş, oturmakta. Yaşamdan zamansız kopan kızı için gözyaşı döküyor. Torun küçük Ayşe bir kağıt mendille nenesinin gözyaşlarını siliyor.

Diğer fotoğraf Erkan Nabi ile son nefesini vermek üzere olan annesi Münüse Nabi’nin ellerini görüntülüyor.

90 yaşındaki Münüse hanımın bileğinde hastane kimlik bandı, yüzük parmağında iki yüzük bulunmakta.  Bütün geceyi annesinin yatağı başında geçiren oğlu Erkan’ın elinde ise mavi bir eldiven. Eller iç içe. Kalpler de öyle.  

“Bir fotoğraf, bin kelimeye bedeldir” derler. Ne kadar doğru bir söz, kim söylemişse. 

Dünyaca ünlü Reuters Haber Ajansı Birleşik Krallık’ta Koronavirüs yüzünden yaşamlarını yitirenler üzerine geniş kapsamlı muazzam bir haber yaptı.

https://www.reuters.com/investigates/special-report/health-coronavirus-britain-elderly/?fbclid=IwAR3lhKXiP4KqljxcBx4qNObKsGSwKeQIMU65MZmaPIShzHP6I1EHYegw_pc

Oldukça detaylı, uzun olan yazıyı tüm okuyucularıma yukarıdaki linke girip okumalarını öneririm. 

Londradaki toplumumuza geniş ölçüde değinip, genel olarak hükümetin bakım evlerine yönelik ihmarkarlığını tüm çıplaklığı ile ortaya koyan muhabirlere ve fotoğrafçılara şükran borcumuz var. 

Makale için görüşleri ve bilgilerine başvurulan özellikle Hüseyin Hoca, Erkin Güney, İpek Özerim, Enfield Belediye Başkanı Nesil Çalışkan ve diğer toplum fertlerimize de.

Televizyon ekranlarından gördüğüm başka bir fotoğraf, Başbakan Johnson’u Başbakanlık konutu 10 Downing Street önünde tek başına sağlık görevlilerini alkışlarken görüntülüyor. 

Hasta olduğu çok belli fotoğrafta. Nitekim fotoğraf çekildikten kısa bir süre içinde hastaneye kaldırılacak, birkaç günlük yoğun bakım sürecinden sonra iyileşerek evine dönecekti.

Zerre kadar empati hissetmedim Johnson’a karşı. Palyaçoluğu yüzünden birçokları tarafından sevilen, popüler olan bu adama.

Çünkü Ulusal Sağlık Hizmetlerini (NHS) ABD’ye, sermaye sahiplerine peşkeş çekerek özelleştirmeye çalışan, çökerten bu adam ve partisidir.

Bu krizden önce 30 bin sağlık çalışanının işten durdurulma planları olduğunu biliyor muydunuz? 

Avam Kamarasında hastabakıcıların ve diğer sağlık çalışanlarının maaşlarının az miktarda artırılmasını önleyen Muhafazakar Parti milletvekillerinin attıkları sevinç çığlıkları hala kulaklarımda. 

İhmalkarlıkları yüzünden belki de şimdi birçoğu hayatta olacak on binlerce kişinin ölümüne neden olan bir adama karşı nasıl empati duyabilir ki insan. Kendisinin de yaşamdan kopmasına ramak kalsa bile.

 

***

Gelelim Kıbrıs’taki empati yoksunlarına.

Çok insanımız Koronavirüs kurbanı oldu. 95 kişi. Tüm ülke nüfusumuza göre çok yüksek bir oran. 

Şimdi İngiltere’de güç durumda olan ve KKTC’ye dönmek isteyen 200 kadar mağdur insan var. 

Bu 200 kadar kişiye ek olarak şu an duyumlarıma göre yaşamlarını gerek Koronavirüs, gerekse diğer nedenlerle kaybeden ve vasiyetleri Kıbrıs’a gömülmek olan 16 kişinin naaşları da bulunuyor. Daha fazla olabilir.

KKTC hükümeti, bazı medya, klavye şövalyeleri ne yapıyor? 

Kılıçlar kınlarından çekilmiş, kin, nefret saçan çirkin yorumlar yağıyor sosyal medyada.

Hükümet derseniz alışageldiğimiz her zamanki keşmekeş içerisinde. Seçim yatırımları, iç kavgalar, sidik yarışları ile meşgul. 

Bir gazeteci / köşe yazarı halkın korku, kaygılarını körükleyen kışkırtıcı yazılar, yayınlarla ortamı daha da geriyor.

Kıbrıs Haberci Gazetesi “2500 kişi KKTC’ye gelmek için bekliyor” gibi asılsız, gerçek dışı bir haber yayınlayarak halkın paniğine neden oldu. İş işten geçince haber silindi. 

“Gazetenin” ve “gazatecinin” haberlerinin asılsız olduğu ispatlandı ama ben ne gazeteden, ne de Ekmekçi’den bir özür mesajı görmedim.

Geçmişte KKTC’ye giden öğrenciler ve diğerleri tüm asılsız korkulara rağmen sorun yaratmadan ülkeye entegre oldular. 

O zaman korkular, kaygılar cenazeler için mi? Bu hangi bilimsel veriye dayanıyor? Doktor Sağlık Bakanı cenazeler Coronavirüs yüzünden ölenlere ait olsa bile KKTC’ye gönderilmelerinin hiç sorun yaratmayacağını bilmiyor mu? Örneğin, Türkiye cenazelerini kabul ediyor. 

Geçenlerde birlikte Euro Genç yayınına çıktığım sevgili Harun Denizkan, “şimdi KKTC’de muhalefet sosyal medyadır” demişti. Hükümet seçim korkusuyla sosyal medyada halkın tepkisinden çekiniyor anlamında. Çok doğru bir tesbit. Hükümet adına son derece nalet olası bir durum ama.

Bardağı taşıran son damla Turizm Bakanı Ünal Üstel’in söylediği şu söz oldu: “Yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerin dönmesi ekonomik yaralarımızı sarmaya yarayacak…”. Vay yahu!

En iyisi ben bu söze karşı hiç yorum yapmayayım.

Ama KKTC’deki empati yoksunlarını Reuters haberindeki bir başka fotoğraf ile başbaşa bırakayım.

Doğu Londra’da bir mezarlık. Kazıcının kepçesi toprak dolu. Yeni bir mezar kazılıyor. Hüseyin Hoca, tek başına mezarın başında. Yağan yağmurdan korunmak için beyaz, şeffaf bir şemsiye tutuyor. Yüzünde beyaz bir maske, üstünde siyah bir cübbe. Fotoğraftan belli değil ama muhakkak dudaklarında bir dua. Orada bulunan en fazla 5 aile mensubu fotoğrafta gözükmüyor.

 

 

 

2414370cookie-checkİNGİLTERE… Empati yoksunları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.