Enosis kafası

Hatta o emellerin bir parçası olan Kıbrıs Adasını ilhak için 1955’te Ada’ya gizlice gönderilen ve EOKA’yı kurarak o yolda mücadele veren Grivas kafasından da bahsetmiyorum. Hatta ve hatta “O” yolda hain entrikalarla ömür boyu mücadele veren ve Kıbrıs’ta çok Türk’ün kanının akmasına sebep olan sözde din adamı ‘Katil’ Makarios’tan da bahsetmiyorum. Hele Küçük Kaymaklı’da katliam yaptıktan sonra eline geçirdiği Türk bayrağını rezilcesine sallayarak zafer naraları atan ve Yunan Juntasının marifetiyle devrilen Makarios’un yerine birkaç günlüğüne ‘Enosis’in saadet tahtına oturtulan Nikos Samson’dan da bahsetmiyorum. Klerides’ten, Papadopoulos’tan, Kiprianu’dan ve şimdiki gizli Enosis’ci Hristofyas’tan da bahsetmiyorum. O yolda kimler geldi geçti, EOKA devrinde bir Tercüman olarak köy köy dolaşan bana sorun…!


Grivas geldi gitti…


Makarios geldi gitti…


Yorgacis geldi gitti…


Köy muhtarları, öğretmenleri hatta çobanı uğraştı o yolda ve gitti…!


Ama arkalarında bıraktıklarının bağlı oldukları hayal hep aynidir, değişmedi değişmeyecek. Sancılı dahi olsa da yılmadan bezmeden gitmeyi seçtikleri hedefe yürüyorlar. Ne içeride ne de dışarıda eskisinin gittiği, yenisinin geldiği gönül bağında hep o hayal.


Hedeflerini başlangıçta fikirsel olarak belirlediler de  sahnede kiminle dans edeceklerini yakın zamana kadar iyi takdir edemediler. Geceleri hedefleri ile yattılar güne hedefleri ile kalktılar ama ‘Savaş Stratejisi’ ile muvaffak olamayacaklarını geçmişten öğrenmediler… Türk’ün Ada’yı kira ile bıraktığı günden İngiliz’in din birliğinden ve Osmanlı topraklarına karşı beslediği hain emellerinden cesaret alarak girdiler o yola.


Fakaaaat!


Fakat şimdiye kadar, yani birkaç yıl öncesine kadar tüm uğraşıları Türk’ün azmi karşısında hezimete uğramıştır. Hep kaybettiler… 1955 yılından başlayarak kazanmak için giriştikleri her savaştan yenik çıktılar. Sokak sokak kaybettiler… Mahalle mahalle kaybettiler… Bölge bölge kaybettiler… Sonunda da bütün Ada’yı yutmak için giriştikleri savaşın tozunda Ada’nın kuzeyini ve yüzde otuzundan fazlasını kaybettiler.


Nihayet…?


Uyandılar…! Anladılar ki kaybetmelerinin bütün sebebi Türk’ün mukavemet azmidir. Kazanmak için o azmi kırmalarının elzem olduğunu anladılar…Politikada toyluğumuzu keşfettiler ve kafamızı, arkalarına Avrupa’nın Türk düşmanlarını da alarak değiştirmenin yolunda buldular çareyi…’Bir adım önde olma’ vaadini veren AKP’nin körlüğünü de fırsat bilerek AB eli ile baskılar kurdular.


Satın almak için içimizden de Ali Kemal’leri buldular..! Ulusal kimliğimizi bozmak için para arsızı hainler keşfettiler içimizden. Gazete yazarlarımızı satın alarak kendi kafalarına uygun yorum döşediler mücahit halkımızın önüne.


Bir yandan da ekonomimizi çökertme yollarını aradılar. O yolda da başarı elde ederek insanımızın ekmek kapısı oluverdiler!


İlaç kapısı oldular…!


İnsan gibi yaşamanın ümit kapısının teslimiyetle elde edileceğini üflediler kulağımıza. 


Okul kitaplarımızdan tarihi mücadelemizin içeriğini boşaltma becerisine ulaştılar… Din, dil ve milliyetin gereksizliğini körükleyen ‘Kıbrıslılık’ fikri attılar önümüze… ‘Tek vatan, tek egemenlik tek ulus’ felsefesine imza attırdılar bizi temsil için seçtiğimiz ama onların ‘Yoldaş’ diye arkasını sıvazladıkları davamız yolcusuna…!


Durmadan Türkiye garantörlüğünün gereksizliğini yazdırdılar gafil yazarlarımıza. Rum ve Yunan ve Avrupa’ya güvenmenin Türkiye’ye güvenmekten daha güvenli olacağı fikrini geliştiriyorlar düşüncelerimize…! Bunu da aramızdan kandırdıkları işbirlikçilerle yapıyorlar…! 


Enosis yoluna gafilce angaje olmuş bizim “Enosis Kafalı”larla…!


Netice?


Biz uyanırsak onlar yine kaybeder!

712800cookie-checkEnosis kafası

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.