Ercan Havalimanının işletmesinin 25 yıllığına bir şirkete verilmesi prosedürü işlemeye başladı. (Ulaştırma Bakanımız ‘bu özelleştirme değil, işletme hakkı’ dediği için bu ifadeyi kullanıyorum.”
İhale açıldı, yatırımcılar bekleniyor.
Vatandaşlardaki müphem hissiyatın –kötü niyetli olanların değil ama- sebebini az çok bildiğimden bu konuyu uzmanına danışmanın iyi olacağını düşünerek DHMİ Genel Müdür yardımcısı Funda Ocak’ı aradım geçenlerde.
Ben “nasıl bir yol izlenirse kişilerdeki bu tedirginlik kaybolur” diye soracaktım ki meğer KKTC yetkilileri zaten ihale taslağını TC’li uzmanlarla birlikte hazırlamış.
Konuyu haberleştirdiğimiz için fazla detaya gerek yok ancak, Ercan ihalesi öyle çalakalem hazırlamış bir ihale olmadığını söyleyebiliriz. Projede, yapılacak işlerde, çalıştırılacak kişilerde, şartlarda uluslar arası normlardaki çalışmaların ürünü.
Ve gelelim esas konumuza; Ercan Havalimanı projesi bir havalimanının geliştirilmesi/ büyütülmesi jargonundan çok öte.
Ben buna –kimileri şiddetle tepki gösterse de- KKTC’nin tanınması ve AB standartlarına ulaşma adına atılan adımlardan biri diyeceğim. Hatırlayalım; Geçtiğimiz yıl Ercan konusu yine gündeme gelmiş, Politis gazetesi Timbu (Ercan) Yeniden Servis Ediliyor başlığı altında verdiği haberinde, Türkiye’nin AB sürecinin önündeki engellerin kalkması ve bu çerçevede Ankara Protokolünün uygulanabilmesi için Brüksel’deki bazı çevrelerin Türk hükümetiyle işbirliği içerisinde yeni bir formül arayışlarını sürdürdükleri yorumunda bulunmuştu.
Gazete ayrıca, Türkiye’nin Ercan Havaalanının konuya ilişkin pazarlıkların merkezinde yer almasında ısrar ettiğini ve bu durumun Ercan Havaalanı konusunu Türkiye-AB ilişkilerinin dönüm noktası haline getirdiğini, Türkiye’nin tezlerinin AB Komisyonu ile bazı daimi temsilciler arasında karşılık bulduğunu ileri sürmüştü.
Simerini gazetesi ise Komisyonun, doğrudan ticaret tüzüğünün gündeme getirilmesini hedeflediğini, tüzüğün onaylanmasının önündeki sorunun, Türkiye’nin “Kapalı bölge Maraş’ın BM şemsiyesi altına iade edilmesiyle birlikte Gazimağusa limanının ve Ercan Havaalanının açılması önerisinden başka hiçbir öneriyi kabul etmemesi” olduğunu savunmuş, “Ercan’ın açılması anahtar rol oynayacak” demişti.
Anlaşılacağı gibi haber, Ercan’ın uluslar arası uçuşlara açılması üzerine kuruluydu. O günden bugüne köprünün altından akan sular TC’nin konumunu değiştirdi. TC’nin nezdinde Ercan’ın da…
Büyük resmi yorumlamak yerine “özelleştirme peşkeştir” diyen zihniyetin- marjinal gruplar dikkate alınmazsa- ekonomi politikalarının “liberalizmle birebir örtüşen kendine özgü” bir yapıya büründüğü ve bu şahsına münhasır yapıyı korumak içinde cansiperane bir direnç gösterdikleri görülüyor.
Sahip olduklarını yitirmekten korkarak, “ekmek bütün kalsın ama karnım doysun” ilkesiyle hareket edenlere şunu hatırlatalım; Ercan’ın özel bir şirket tarafından yeniden yapılandırılarak uluslar arası standartlara kavuşturulması KKTC’nin yarını için güzel hedefler beslendiğinin bir göstergesi. Daha önce KKTC’ye yatırım konusunda son derece çekingen davranan Türkiyeli yatırımcıların son iki yıldır sermayelerini cesurca buraya dökmeleri de tesadüf değil…
Özetle; “Artık çocuğun adını koyma vakti geldi…” diye düşünmekteyim.
