Erdoğan: Kıbrıs’ı feda etmeyiz

Erdoğan, “inandıkları istikamette yaşamaya çalıştıklarını” kaydederek, “Ülkede siyaset yapma hakkım var. Siyasete girerken farklı, siyasetten sonra farklı bir yaşam tarzı mı uygulayacağım, halkımı mı aldatacağım? Dün neysem, bugün de oyum, değişemem, değişmedim” diye konuştu.


Erdoğan, TRT’de canlı yayınlanan “Enine Boyuna” programında Nermin Tuğuşlu’nun sorularını yanıtladı.


Bir soru üzerine Erdoğan, TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve Mustafa Koç ile görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.


Ekonomiyle ilgisi olan herkesin hemen hemen aynı tespiti yaptığını söyleyen Erdoğan, ekonominin durumuyla ilgili içerden bazı etkiler bulunduğunu, ancak ağırlıklı olarak dış piyasaların etkisi olduğunu ifade etti.


“Özellikle döviz kurundaki artış nedeniyle eskiden ihracatçı sıkıntıda olduğunu söylerken, şimdi tam tersi ithalatçının sıkıntılarını dile getirdiğini” anlatan Erdoğan, “Bu dalgalı kur rejiminin cilvesi, kaderi” dedi.


Ekonomik programdan, mali disiplinden taviz vermeyeceklerini, programların aynı ciddiyetle devam edeceğini belirten Erdoğan, ”Piyasalarda şu anda bir durulma var, kendini toparlayacaktır” diye konuştu.


Erdoğan, IMF ile yeni bir program yapılmasının düşünülemeyeceğini, zaten yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledi.
Erdoğan, Türkiye’de güven ortamını zedeleyecek bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti.


“PANİĞE GEREK YOK”


“Faiz önce düşüp sonra biraz çıkınca paniklemeye gerek olmadığını” ifade eden Erdoğan, piyasalarla ilgili panik havası yaratılmamasını istedi.


Piyasalarda son anda olumsuz bir gelişme olduğunu belirten Erdoğan, bunu kalıcı bulmadıklarını bildirdi.


Ekonomideki en önemli hedefinin faizde 10 puanın altına düşmek olduğunu aktaran Erdoğan, faizi, yoksulun en büyük baskı, ezilme aracı olarak gördüğünü kaydetti.


Enflasyonda yakalanan tek haneli rakamın çift haneliye dönmemesi gerektiğini de kaydeden Erdoğan, “Eğer işi sıkı tutarsak, gevşeme olmazsa, kamuyla özel sektör aynı tasarrufu sürdürmeye devam ederse, çift haneli rakamlara çıkmayız” dedi.


Kamu sektörünün harcamalarında azami ölçüde tasarruf içinde olduklarını anlatan Erdoğan, özel sektörün de bunu yapmasını istedi.


“THY İLE İLGİLİ TEFTİŞ DE BAŞLATACAĞIM”


THY’de yaşanan rötarlarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, “Orada çok ciddi hatalar oldu. Soruşturma başlatıldı, ‘kadro eksik’ dediler. 400 kadro verilmişti, 150’sini almışlar. Soruşturma neticesinde olayla ilgili karar vereceğiz” dedi.
“THY’deki sıkıntılar bizi üzmüştür” diyen Erdoğan, gerekirse hemen olayla ilgili teftiş de başlatacağını bildirdi.


“KIBRIS ONURUMUZ”


Avrupa Birliği (AB) ile ilgili gelişmelere de değinen Erdoğan, bu süreci hiçbir zaman taktik olarak değil, vatanseverliklerinin gereği, milletin geleceği için düşündüklerini söyledi.


Bu yolda mücadeleyi aynen sürdüreceklerini anlatan Erdoğan, “Bu kadar adım atıldıktan sonra buna bir kulp takmanın bir gereği yok” diye konuştu.


“İçe kapalı değil, dünyaya açık bir politika izlediklerini” belirten Erdoğan, “Ülkemizin menfaatlerinden asla taviz vermeyiz, onurlu duruşumuzu asla kaybetmeyiz. Türkiye olarak bir onurumuz var, bu Kıbrıs’tır. Biz KKTC’yi kalkıp da hiçbir zaman AB’ye feda etmeyiz. Ama bazıları feda edermişiz gibi gösterme gayreti içerisinde… Bunu diyenlere soruyorum; acaba KKTC’de AK Parti iktidarı ne kaybettirdi, şu ana kadar politikalarda ne kazanıldı?” dedi.


KKTC’nin Annan Planı’na “evet”, Güney Kıbrıs’ın ise “hayır” dediğini anımsatan Erdoğan, “Bizi üzen, planı kabul etmeyenleri, AB’ye alıyorsunuz, barışa ‘evet’ diyenleri izole ediyorsunuz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil” diye konuştu.


Annan raporunun BM Güvenlik Konseyi’nde 2 yıldır görüşülmediğini vurgulayan Erdoğan, “BM tarihinde böyle bekleyen bir rapor var mı” diye sordu. Erdoğan, “Önce siz sözünüzde duracaksınız, izolasyonlar kalkacak, o zaman bizden de havalimanlarını ve limanları isteyin” dedi.


LAİKLİK…


Danıştay saldırısının ardından laiklikle ilgili rahatsızlıklara ilişkin yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine Erdoğan, laiklikle ilgili 1982 Anayasası’nda yer alan tanımı parti programlarına yerleştirdiklerini, bu nedenle laikliği o istikamette andıklarını belirtti.


Her inanç gurubuna aynı mesafede olduklarını kaydeden Erdoğan, kesinlikle devletin dine, dinin devlete müdahalesi gibi bir yaklaşım içinde olmadıklarını söyledi. Erdoğan, partilerinin din eksinli değil, insan eksenli olduğunu ifade etti.


“Bunu anlamak istemeyenler varsa ne yapabiliriz?” diyen Erdoğan, Türkiye halkının yüzde 99’unun Müslüman olduğunu, halkın dinini ne kadar alabilmişse aldığı bilgi istikametinde dinini yaşamaya gayret ettiğini anlattı. Erdoğan, “Bunları laiklik çerçevesinde oturtup, yargısız infaza gitmek doğru değil. Sürekli olarak benim aileme, eşime çocuklarıma bile hakarete varan yaklaşımlar yapıp, bunu laiklik çerçevesine oturtmaya kalkanlar var bu ülkede. Hala buna devam ediyorlar. Bunu yapmak bizlere haksızlıktır” diye konuştu.


“DEĞİŞEMEM, DEĞİŞMEDİM…”


Bunu yapanların istediği çerçevede yaşamak mecburiyetinde olmadıklarını, inandıkları istikamette yaşamaya çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, “Ülkede siyaset yapma hakkım var. Siyasete girerken farklı, siyasetten sonra farklı bir yaşam tarzı mı uygulayacağım, halkımı mı aldatacağım? Dün neysem, bugün de oyum, değişemem, değişmedim” dedi.


Parti içinde farklı şekilde olanların, partinin muhafazakar demokrat kimliğinde birleştiklerini belirten Erdoğan, “Arzumuz; şu kavramalar bizi birbirimizden koparmamalı, anlaşmaya ve zenginlik olarak birbirimize yaklaştırmaya vesile olmalı. Benim düşüncemi kabul etmiyorsanız saygı duymak, saygı duymuyorsanız katlanmak gerekir. Demokrasi bir tahammül rejimidir. Bunun bilmeyenler, anlamayanlar laikliğin tanımında da çelişkiye düşüyorlar” diye konuştu.


“MİLLİYETÇİLİĞİMİ KİMSEYLE TARTIŞMAM”


Erdoğan, AK Parti’nin “merkez parti” olduğunu, aşırı uçlarla bir alakaları bulunmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, “Milliyetçilik vatansever olmaksa, Türk milletine hizmet etmekse, ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaksa bu konuda bizden daha milliyetçi kimse olamaz. Milliyetçiliğimi, vatanseverliğimi kimseyle tartışmam” dedi.


İktidarda bulundukları 3.5 yılda arzuladıklarını yüzde 100 yerine getiremediklerini belirten Erdoğan, birçok konunun da gerçekleşmediğini söyledi. Erdoğan, bu konulara şimdi girmeyi doğru bulmadığını belirterek, “Çünkü öyle konular var ki bunlar ülkede gerilmeye neden olur” dedi.


“TÜRBAN” SORUNU


Tuğuşlu’nun “Türban olayı örneğin” demesi üzerine Erdoğan, bu konuyla ilgili düşüncesini seçim öncesinde söylediğini aktardı. Erdoğan, şöyle devam etti:


“Ama bunlar tabi ki halkımın da beklentisidir. Ben bu konuda hep şunu söyledim; toplumun beklentisi… Ve toplumda bu konuda konsensüs var. Ama ne yazık ki, bu ülkedeki bazı kurumlar arasında bu konsensüs yok. Bu neyi getiriyor biliyor musunuz, çoğunluğun azınlığın tahakkümü altına girmesini getiriyor.”


Bazı kamuoyu araştırmalarından örnekler veren Erdoğan, “Burada Türk halkının ne beklediği ve bu işe nasıl baktığı çok açık, net ortada. Şimdi tüm bunlar ortadayken, biz hala ön kesmeye çalışıyoruz. Bırakalım ya, toplum bu noktada da relaks olsun, rahat olsun. İnanan inandığı gibi yaşasın” diye konuştu.


“SABIRLA HAREKET EDİYORUM…’


Batı’da, ABD’de, Avrupa ülkelerinde, diğer kıtalarda böyle bir problem olmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:


“Bizde niye bu sorun var? Neymiş; Türkiye nevi şahsına münhasırmış, tamam da nevi şahsına münhasır olmayı belli kurumlar mı belirleyecek. Yoksa ülkenin halkının büyük bir kısmının düşünceleri mi? Tabi bunu göz ardı etmek yanlış olur. Biz tabi olaya işin başından bu yana hep olumlu yaklaşmanın gayreti içinde olduk. Toplumun gerilmesine müsaade etmeden bir konsensüsle bu konunun çözümünden yana olduğumuzu hep ifade ettik. Ve ben şu anda da aynı anlayışın içerisindeyim. Sabırlıyım. Sabırla hareket ediyorum. Çünkü ülkemin gerilmesinin kaybettireceklerini biliyorum ve bu tür kayıplara tahammülümüz yok. Diyorum ki herhalde aklıselim bir gün hakim olacak. Aklıselimin hakim olduğu anda da bunlar o zeminde çok daha rahat çözülür diye düşünüyorum. Şu ana kadar da arkadaşlarımla hep bunun müzakeresini, istişaresini bu şekilde yaptık. Bu şekilde de yolumuza devam ettik.”


Bir başka soru üzerine Erdoğan, seçimlerin normal zamanında yapılacağını, Türkiye’nin güven ve istikrar ülkesi olduğunu ve ülkeyi erken seçimle bir yanlışın içine sokmayacaklarını, yanlış hesabın içine düşmeyeceklerini bildirdi. Erdoğan, “Ekonomideki ufak dalgalanmalar asla bu seçimi gerektirecek gerekçe olamaz, değildir” dedi.


ANKARA’YA ALIŞTIM


“Hep Ankara’da az kaldığınız yönünde eleştiriler yapıldı size. Ankara’ya alışabildiniz mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:


“Ankara’ya doğrusu alıştım, alışmamak mümkün değil ama Ankara’nın siyasetine hiçbir zaman alışmam mümkün değil. Coğrafi anlamda alışmamam diye birşey yok. Ama siyaset anlayışı olarak derseniz, Ankara’daki siyaseti değiştirmenin gayreti içindeyiz. Çalışmalarımız o istikamette yürüyor. Bunu başarmaya mecburuz. Başaramazsak ülkemiz kaybeder. Her zaman söylüyoruz, hani Ankara bürokrasisi derler ya… Bunun mutlaka değişmesi lazım. Bu yaklaşım tarzı değişmezse ülkemiz bundan çok kaybeder. Bu bürokratik yapı işi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor. Nereye gitsek yatırımcı, vatandaş bundan şikayetçi.”


Vatandaşların sürekli dertlerini kendisine iletmeye çalıştığını söyleyen Erdoğan, Tuğuşlu’nun “Telefonlarınız da açık galiba” sözleri üzerine, “Bir tanesi out oldu. Birisini de toplantıda söylemiştim, arıyorlar” dedi.



“ÇOCUKLARIMI ÖZLÜYORUM”



“Nasıl bir babasınız?” sorusu üzerine Erdoğan, “Çocuklarını özleyen ve çocukları tarafından da özlenen bir babayım” dedi.


Çocuklarıyla arasının “gayet iyi” olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:


“Siyaset doğrusu beni çocuklarımdan çok uzak tutuyor. Çünkü Türkiye’de siyaset gündüz saatlerinde olmuyor, gece geç saatlere kadar devam ediyor. Çocuklarım okulda, ben parti çalışmalarında… Gece geç saatlerde eve geliyorsunuz. Sabah ben kalktığımda çocuklarım okula gitmiş oluyor. Şu anda doktorasını yapan kızım, bir gün benim kapıma bir pusula iliştirmiş ‘baba bir geceni de bize ayır’ diye.”


“Bu anlarda ‘keşke siyasete hiç girmeseydim dediğiniz oluyor mu?” sorusuna Erdoğan, “Sonra ağlayarak dertleşirdik. Dertleştiğimizde de onlar ‘baba millete hizmet ediyorsun’ derlerdi” karşılığını verirken, gözleri doldu.



“BREZİLYA GÖTÜRÜR”



Bir soru üzerine dünya kupası maçlarını izlemeye çalıştığını ifade eden Erdoğan, “Seyrettiklerim arasında bu işi Brezilya götürür gibi geliyor. Şu ana kadar seyrettiklerim arasında beğendiğim takımlar Brezilya, Arjantin, İspanya ve Ekvador. Almanya ev sahibi avantajını kullanabilir” yorumunda bulundu.


“Fenerbahçenin hali ne olacak?” sorusu üzerine Erdoğan, ”Fenerbahçenin önce başkanını bulması gerektiğini” söyledi. Erdoğan, ”Temennim odur ki yeni dönemde yönetim birçok eksikliklerini görmek suretiyle giderir ve yeni sezona farklı bir şekilde hazırlanırlar. Gerek içerde, gerekse dışarıda Türkiye’yi güzel bir şekilde temsil ederler” dedi.


Galatasarayın dışarıdaki tecrübesinin “takdire şayan” olduğunu dile getiren Erdoğan, uluslararası müsabakalarda Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş takımlarını ayırım yapmadan izlediğini ifade etti. Erdoğan, “Ama çocukluğumdan bu yana gönlümün takımı Fenerbahçe. Başbakan olduğum için Fenerbahçenin içerdeki maçlarına da gidemiyorum. Niye? diğerlerini gücendiririm diye” şeklinde konuştu.


Spora önem verdiklerini ifade eden Erdoğan, bu alanda yeni adımlar attıklarını, spor liseleri kurduklarını anlattı.


Milli Eğitim Bakanlığının, milli takımla işbirliği yapacağını kaydeden Erdoğan, spor alanında çocukların çekirdekten yetişmiş olacağını belirterek, “Birkaç yıl içinde Türkiye birçok dalda yeniden bir sıçramayı başarmış olacak” dedi.


Programın sonunda Tuğuşlu’nun bir şiir okumasını istemesi üzerine Erdoğan, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının dizelerini okudu.

1031290cookie-checkErdoğan: Kıbrıs’ı feda etmeyiz

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.