Erdoğan’dan “belge” açıklaması

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TRT-1’de canlı olarak yayınlanan “Politik Açılım” programına katılarak çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.

“Asker-sivil ilişkileri konusunda Türkiye’nin bir türlü demokratik rahatlamaya erişemediği, müdahaleci, vesayetçi anlayıştan çıkamadığı, sorunun ne olduğu ve bunu nasıl aşmayı düşündüğü” yönündeki bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye’nin 1923’ten bu yana bir değerlendirmesini yapmaya kalktıklarında, gerek tek partili, gerekse çok partili dönemde en önemli sıkıntısının “demokrasiyi hazmedememek veya demokrasinin içini tam manasıyla inanarak doldurmamak” olduğu yönünde bir tespitin olduğunu söyledi.

ASKER SİVİL İLİŞKİSİ

Başbakan Erdoğan, asker sivil ilişkisi konusunda da şunları kaydetti:

“Asker sivil ilişkilerine baktığımız zaman, orada da beklenen, arzu edilen ordunun konumu netleştirilmemiş. Bugüne kadar Anayasal bir kurum olarak o da yerine dört dörtlük oturtabilmiş değil. Ama son dönemlerde bu konuda bana göre olumlu gelişmelerin olduğunu da söylemeden geçemeyiz. Bizim bu 7 yıllık süreç içinde birçok kurumsal değişikliklerin yapılması ve atılan adımlar noktasında, bir defa iktidar-ordu ilişkilerinde çok daha olumlu bir sürecin içine girdik. En azından sorgulama karşısında ordunun çok daha olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu, bu sorgulanmalarda gerekli cevabı kamuoyuna da, bize de verdiğini görüyorum. Bunu da çok açık ve net söylemem gerekir. Şu son gelişmelerde ben Genelkurmay Başkanımızla görüşmelerimde, Genelkurmay Başkanımızın bu konudaki hassasiyeti çok açık ve nettir. ‘Ben hukuka ters bir yapıyı, hukuka ters davranan, gerçekten orduma ve ülkeme zarar verecek bir subayı ordumun içinde yaşatamam’, bunun bana kendisi söylemiştir. Yeter ki bunu yargı içinde süratlendirelim ve orada netice alalım. Burada biz yürütme olarak üzerimize ne düşerse yapmak durumundayız ve şu ana kadar bunu yaptık. Açık söylüyorum. Bundan sonra da yaparız. Bunu bırakamayız.”

RUTİN TOPLANTILARI BİZ BAŞLATTIK

Başbakan Erdoğan, “Genelkurmay Başkanı ile aranızda bir güven sorunu olmadığını sizin bu sözlerinizden çıkarabilir miyiz?” sorusu üzerine, “Hayır. Burada aramızda böyle bir sorun söz konusu değil. Eskiden Başbakan Genelkurmay Başkanı arasında haftalık rutin toplantılar yoktu. Biz bu süreci de başlattık” diye konuştu.

“Size göre Genelkurmay karargahında albay düzeyinde de olsa bir çalışma, cuntalaşma eğilimi normal mi? Sayın Başbuğ, belge çıktığında ‘bu haliyle kağıt parçası’ demişti. ‘Ama artık darbeleri de bu devirde savunamayız barındırmayız’ diye kendi ifadeleri olmuştu” şeklindeki hatırlatma üzerine Başbakan Erdoğan, “O tür ifadeleri bana da ifade etmiştir. ‘Hiçbir zaman bunun tarafı olmam.’ Bu süreci, bizim de çalışma ve gayretlerimizle yargıya sevk etmiş olmak, artık sürecin yargıda devamı anlamındadır ki, yargıda olan bir süreçte siyasiler için konuşmak daha zor. Medya için daha rahat” dedi.

Erdoğan, “Niye istifasını istemiyorsunuz, gereğini yapmıyorsunuz gibi görüşler bulunduğunun” anımsatılmasına karşılık, “Söyleniyor. Dün de bir akademisyen bir toplantıda böyle bir şey kullandı. Biz de bu tür şeyler karşısında darda ve zorda kalıyoruz” diye konuştu.

ÖYLE SAÇMALIK OLUR MU?

DTP’nin bölücü terör üzerindeki etkinliğinin olduğunu görmediğini ifade eden Erdoğan, “Tam aksine ne diyor; ‘İmralı’yı muhatap alsınlar’. Böyle bir şey olur mu ya? bu nasıl konuşulur? Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş birisiyle siyasi irade muhatap olacak. Öyle saçmalık olur mu? Bunu söylemek onların nerede olduğunu gösteriyor” dedi.

Terörle mücadeleden asla taviz veremeyeceklerini, terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürme durumunun bulunduğunu belirten Erdoğan, “Ana muhalefet partisi bizim demokratik açılım sürecini sadece Kürt sorunu olarak görüyor. Orada öyle şeyler söylüyor ki bazıları bizim kabullenemeyeceğimiz şeyler. Çok daha ileri şeyler söylüyor” diye konuştu.
7 Aralıktaki ABD ziyaretini önemsediğini vurgulayan Erdoğan, bu ziyarette çok daha farklı bir şekilde konuları masaya yatıracaklarını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, Gazze olayı ile Darfur’u birbirine karıştırmamak gerektiğini,kendisinin Başbakan olarak Darfur’a gittiğini, orada ifade edildiği gibi soykırım tespitini kendilerinin yapamadıklarını söyledi.

”İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI” BELGESİ

”Hiç bir zaman suç sabit olmadıkça kimseye sen suçlusun” diyemeyeceklerini, buna hakları olmadığını ve bir an önce de neticeye ulaşılmasını istediklerini kaydeden Erdoğan, ”İrticayla mücadele eylem planı” belgesi konusundaki ve ”Bazı raporlarda, belli bir partiye, hükümete, belli cemaatlere karşı böyle bir hazırlık askerin göreviymiş gibi algılamalar da var. Siz böyle görüyor musunuz?” şeklindeki bir soruyu da şöyle yanıtladı:

”Ben böyle görmüyorum. Böyle bir şey söz konusu olmaz. Bu siyasete bulaşmaktır, siyaset yapmaktır ki bu onlar içinde hayırlı bir şey değildir. Bir defa, şu anda olay, yargı süreci içerisinde iken, burada hazırlanan şey, partimle ilgili olan şey geldiği anda, hemen suç duyurusunda bulunduk. Biz hemen bu işi yargıya havale ettik. Dedik ki biz bunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Ne içerisinde, tabi ki hukuk içerisinde.

Askeri savcının, siville arasında bir sıkıntı var. Bu bizi ilgilendiren bir olay değil, bizi ilgilendiren bir olay var. Adlı Tıp raporunda ne deniliyor. ‘Bu Dursun Çiçek’in eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır’ diyor. Burada şöyle bir şey söyleniyor. Niçin öyle bir ifade kullanılıyor da ‘aslıdır’ denilmiyor. Böyle bir şey de var. Tabi ben bunu da sordum. Dediler ki ‘bunun literatürdeki ifadesi budur, böyle kullanılır’ Literatürdeki ifadesi buysa, demek ki bu böyle, vaka bu. Bunun ifadesi buysa, demek ki bunun üzerinde durmanın bir anlamı yok.”

Başbakan Erdoğan’a, geçmiş dönemlerdeki askeri darbeler ve muhtıralar hatırlatılarak, ”Askeri bir endişe, hükümeti ortadan kaldırma, Türkiye böyle bir darbenin eşiğinde, yada gölgesinde yada baskı altında çalıştığınız hissiyatı var mı sizde?” şeklinde bir soru da yöneltildi.

Erdoğan bu soruya, ”Ben böyle düşünmedim. Bir hissin içinde olmadım. Bundan önce olduğu gibi de kalkıp, bırakıp gitmem. Gereğini yaparım” dedi.

”DEMOKRATİK AÇILIM” SÜRECİ

Muhalefet ile ilişkiler ve ”Demokratik Açılım” ile ilgili görüşmenin TBMM’de 10 Kasım tarihinde görüşülecek olmasına ilişkin sorular üzerine de Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve iktidar partisinin genel başkanı olarak, uzlaşmanın zeminini oluşması açısından muhalefet partileri liderleriyle görüşme talebinde bulunduğunu hatırlattı.

”Muhalefet ile uzlaşma aradıklarını” kaydeden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

”Ben bir uzlaşmanın zemini oluşsun diye bu randevuyu istedim. Koordinatör bakanım, yüzde 1’in üzerinde oy alan bütün partiler ile görüşme talep ederken, bu 2 parti ile de görüşme talep edildi. Maalesef kabul edilmedi. Bir muhalefet, bilgi vermek istemez mi, bilgi almak istemez mi? Biz, bu devletin bir projesidir. Sizin de söyleyecekleriniz varsa bunları almak istiyoruz. Çünkü bunun muhatabı millet. Şu veya bu kuruluş değil. Milletimizle ortak akıl oluşturacağız ki bundan netice alalım. Bizler tabi ki Kürt kökenli vatandaşlarımızı dışlayamayız. Veya farklı sorun alanlarının temsilcileriyle tersleşemeyiz. Şunu çok açık söyleyeyim, bizim milli birlik ve kardeşlik projemizin, demokratik açılım sürecimizin hedefi, sadece Kürt kökenli vatandaşlarımız değildir. Bu terör sorunudur, bunun yanında etnik vatandaşlarımızın, azınlıkların sorunları, bunun yanında Ermenilerle, Ermenistan ile olan ekonomik alanlarımızda olan sorunlardır. Bütün bu alanlarda sorunlarımızı iyi etmek suretiyle halkımızın refahını, birliğini, kardeşliğini artırmaya yönelik bir süreç bu.”

10 KASIM

”Demokratik Açılım” sürecinin TBMM’de 10 Kasım tarihinde görüşülecek olmasına ilişkin Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

”Niçin 10 Kasım. Buna tabi ki özenerek, bezenerek bir şey düşünmedik. Biz bunu ilk 15 gün içerisinde bitirelim istedik. Tabi ilk 15 gün derken, arkadaşlarımızın şöyle bir kanaati oldu. 10 Kasım bir yas günü değil. Bir defa bunu halkımızla paylaşmamız lazım. İkincisi Atatürk’ün ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ifadesine en uygun gün bu gündür.”

”Demokratik Açılım” sürecini, dağdan veya Mahmur Kampı’ndan veya Avrupa’dan gelecekler olarak görmediklerini, bu gelişlerin sürecin bir ayağı olduğunu belirten Erdoğan, ”Biz asla bu süreci durdurmak, sonlandırmak istemiyoruz. Kısa, orta ve uzun vadede atılması gereken adımlar var. Bu şekilde devam edeceğiz” diye konuştu.

10 BİN KADROLU ÖĞRETMEN ATAYACAĞIZ

Başbakan Erdoğan, öğretmen atamalarına yönelik soru üzerine de personel alımlarında kamunun yüzde 50’sini eğitime ayırdıklarını, 2 ay önce 10 bini sözleşmeli 5 bini kadrolu olmak üzere 15 bin öğretmen alımı yaptıklarını şimdi de bu ay içinde yeni 10 bin kadrolu öğretmen atayacaklarını bildirdi.

Maliye ve Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda çalışmasının devam ettiğini belirten Erdoğan, böylece toplam 25 bin öğretmen atamış olacaklarını ve bunların da bilgisayar ortamında yapıldığını kadrolaşmanın söz konusu olmadığını söyledi.

YAN ETKİLERİ NOKTASINDA SIKINTILARIN OLDUĞU SÖYLENİYOR
”Domuz gribi” aşısıyla ilgili olarak da Erdoğan, Sağlık Bakanı’na daha önce aşı olmayı düşünmediğini ifade ettiğini dile getirerek, şunları söyledi:

”Kaldı ki risk yaşı ilan edildi. Bunu kim ilan ediyor? Doktorlar. Bu işin ehli olan tıptaki insanlar bunu tespit ettikten sonra ben kalkıp da ‘bunların söylediği yanlıştır’ diye bir iddianın içine giremem. Ama bazı şeylerde de inanmam, ikna olmam gerekir. Bu noktadayım. Kaldı ki böyle bir risk yaşını da ortaya koyduktan sonra beni rahatlatıyor. Böyle olduktan sonra ben kendi kararımı daha önceden vermiştim. Sayın Bakanımdan bu aşının yan etkilerinin anlatılmasını istemiştim. Anlatın, bu konuda çok açık olalım, rahat olalım. Herkes bunu bilsin. Bilirkişi olarak profesörler, doçentler çıkarıyorsunuz. Bunlar bunun üzerinde ısrarla dursunlar, anlatsınlar. Faydası zararından daha fazladır ilkesinden hareketle desinler ki; ‘En azından çocuklarla ilgili ebeveyn istiyorsa, çocuğunu aşı yaptırsın’. Ama zorla ‘biz aşı yaparız’ dersek bu olmaz. Çünkü yan etkileri noktasında sıkıntıların olduğu söyleniyor.

Bazı ülkeler bu işe karşı durduklarını söylüyorlar. Amerika’nın kullandığı aşılarda içerikte farklı şeyler olduğu, bize gelenlerde faklı şeyler olduğu… Bunu en iyi anlatacak olanlar tabii ki o işin ilmini yapanlardır. Önlemler alındı. Önleyici ve koruyucu olmak kaydıyla bu adım atıldı. Zorlayıcı asla olmamalıyız. Yan etkileri varsa, nelerdir bunlar anlatılmalı, faydaları anlatılmalı. Halkımız bu noktada bilinçlendirilmeli. Önüne gelen istediği gibi konuşmamalı.”

TÜRKİYE EKSEN DEĞİŞTİRMEDİ

Başbakan Erdoğan, partisinin Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen İstanbul İl Danışma Meclisi’nde yaptığı konuşmada ise bu ülkenin demokrasiye yönelik müdahale ve tehditlerle karşı karşıya kaldığını ve bazılarının vicdanı hiç sızlamadan bu ülkeyi bunlara teslim ettiklerini kaydederek, ”Fötr şapkalarını alıp kaçanları bu ülkede çok gördük” diye konuştu.

Erdoğan, geçmişte bir avuç mafya mensubunun bu ülkenin kaderiyle oynamasına ”Eyvallah”, ”Gemisini yürüten kaptan”, ”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, ”Her koyun kendi bacağından asılır” diyenlerin bulunduğunu, kendilerinin ise ellerini taşın altına koyup risk aldıklarını, tehditlere boyun eğmediklerini, her türlü çete, mafya ve kirli örgütlenmenin üzerine gittiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, ”Bu can bu tende olduğu müddetçe, bu teşkilat dimdik ayakta durduğu müddetçe, benim sevgili milletim arkamızda olduğu müddetçe, millete bedel ödetenlere biz de bedel ödeteceğiz, milletin huzurunu kaçıranları hukuka teslim etmekten kaçınmayacağız” dedi.

Türkiye içinde mazlumun hak ve hukukunu savundukça rahatsız olanların bulunduğunu, dışarıda ise Gazze’de ölenleri, Gürcistan’da hayatını kaybedenleri, Darfur’da, Lübnan’da yaşananları gördüklerini, çünkü Türkiye’nin sıradan bir ülke olmadığını vurguladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Türkiye eksen değiştiriyor, yön değiştiriyor” diye propaganda yapanların bulunduğuna işaret ederek, ”’Türkiye eksen değiştirmedi, değiştirmiyor. Sadece hakkı söylüyor, normalleşiyor” diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye’nin İran ile ticaretinin, Suriye ile iş birliğinin, Irak’la ilişkilerinin, Yunanistan ile istişarelerinin, AB ile de müzakerelerinin sorgulandığına dikkati çekerek, ”Türkiye Batı’ya yöneldiği için Doğu’ya sırtını dönemez, Kuzey ile işbirliği yaptığı için Güney’e bigane kalamaz” dedi.

SUDAN DEVLET BAŞKANI EL BEŞİR

Erdoğan, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in İSEDAK Toplantısı’na katılmak için Türkiye’ye gelme durumuyla ilgili yorum yapanların ve bu durumu Türkiye aleyhine kullanmak, kara siyaset yapmak isteyenlerin bulunduğunu dile getirerek, insan hakları ihlalleri konusunda hassas oldukların anımsattı.

Kendisinin Darfur’a gitmiş ve sıkıntıları içinde hissetmiş bir başbakan olduğunu belirten Erdoğan, kaç devlet başkanı ya da başbakanın Darfur’a gidip orada yaşananları gördüğünü sordu.

Başbakan Erdoğan, sadece Darfur’a gitmekle kalmadıklarını, o bölgeye hizmet de götürdüklerini belirterek, El Beşir’e söylenmesi gerekenleri kendilerinin söyleyebileceğini kaydetti. Erdoğan, ”Bizim mensubu olduğumuz İslam dinine mensup birinin soykırım yapması asla mümkün değildir” diye konuştu.

DEMOKRASİ VE MUHALEFET

Başbakan Erdoğan, konuşmasında ülke için büyük hedefler belirlediklerini ve küçük meselelerin ülkenin ayağına pranga olmasını istemediklerini vurgulayarak, bir ülkede vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları, iktidar kadar muhalefetin de büyük düşünmesi gerektiğini ifade etti.

Demokrasinin muhalefetle tam olduğunu dile getiren Erdoğan, ”Demokrasi muhalefetiyle tamdır, iktidar varsa muhalefet yoksa, bu demokrasi eksiktir. Şu anda biz eksik demokrasi yaşıyoruz ülkemizde” dedi.

Başbakan Erdoğan, demokrasinin bu alanda eksikliğinin çok partili dönemde yaşandığına dikkati çekerek, muhalefetin, ”beyaza siyah siyaha beyaz deme sanatı olmadığını” kaydetti.

DTP’NİN TÜRKİYE’NİN PARTİSİ OLDUĞUNU UNUTMAMASI GEREKİR

Başbakan Erdoğan, bazılarının, ”milli birlik ve kardeşlik sürecini” sadece Kürt kökenli vatandaşların sorunu olarak anlattığına işaret ederek, bu işin bu kadar küçük olmadığını, Kürt kökenlilerin sorunlarının etnik kökenlilerin sorunlarından bir tanesi olduğunu belirtti.

”Öncelikli sorunumuz terör sorunudur” diyen Erdoğan, bunun altında etnik unsurlar, farklı inanç kesimleri ve ekonomik sorunlar bulunduğunu bildirdi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’de yaşayan 70 bini Türk vatandaşı, 170 bin Ermeni bulunduğunu da dile getirerek, Ermenistan’la ilişkilerin altında yatan gerçeklerin bunlar olduğunu, sorunun Azerbaycan ile Ermenistan ilişkileri çözüme kavuşunca çözüleceğini vurguladı.

Erdoğan, ”devletin varlık nedeninin vatandaşın sorunlarını en aza indirmek olduğuna” vurgu yaparak, geri dönüşlerin devam edip etmeyeceğinin sorulduğunu anımsattı. Erdoğan, ”Biz, süreci bitirmedik. Zaten geri dönüş sürecin bir parçası. İlk geri dönüşteki tabloyu biz yaşamak istemiyoruz. Bu konuda DTP’nin Türkiye’nin bir partisi olduğunu, 72 milyonun partisi olduğunu unutmaması gerekir” dedi.

DTP’nin Kürtler’in partisi olmadığını, Kürt kökenli vatandaşların bir numaralı partisinin AK Parti olduğunu ifade eden Erdoğan, kendilerinin bu millete hizmetkar olmaya geldiklerini söyledi.

10 Kasım Salı günü Meclis müzakerelerini ve perşembe günü yapılacak liderler müzakerelerini herkesin takip etmesini isteyen Erdoğan, bu müzakerelerde hakaret ve hamasetten başka bir şeyin görülemeyeceğini belirtti.

Muhalefetin, ”istemezük” siyaseti güttüğünü dile getiren Başbakan Erdoğan, ”Bu süreç dışarıdan idare ediliyormuş. Bu sürecin dışarıdan idare edildiğini, ting tang kuruluşlarındaki konuşmayla eğer ifade ediyorsanız, sizin yaşamınız, siyasetiniz bu kadar ucuzdur. Eğer dürüstseniz, siyasi ahlaktan nasibinizi almışsanız, bu süreci ve bu ülkeyi kim idare ediyor, nasıl idare ediyor? Bunu ispatla mükellef olan sizsiniz. Bu iktidar kendi siyasi iradesini ortaya koyarak bu günlere gelmiştir. Bundan sonra da bu siyasi idare, kendi iradesiyle aydınlık yarınlara yürüyecektir” dedi.

MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin kongresiyle ilgili yaptığı açıklamayı anımsatarak, Bahçeli’nin ”demokrasiye yönelik korkusu ve parti içi muhalefete dönük tedirginliğini, hükümet ve emniyet güçleri üzerinden bertaraf etmek gibi bir kurnazlık içinde” olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, Bahçeli’yi artık ciddiye almadıklarını dile getirerek, ”Bahçeli’nin bu tavırlarını sinir bozukluğu ve haleti ruhiyesinin bozukluğuna verdiğini” bildirdi.

Erdoğan, ”Ama bu ülkenin şerefli emniyet teşkilatından ne istiyorsun? Bu ülkenin polisine, jandarmasına, emniyet güçlerine karşı böyle bir ifadeyi nasıl kullanıyorsun? Bu ülkenin emniyet güçlerini böyle bir karalamaya, iftiraya ve töhmete ne hakla maruz bırakırsın? Bu tavır, yalancının mumunun yatsıya varmadan sönmesidir. Bu tavır, şecaat arz ederken sirkati beyan etmektir” dedi.

Erdoğan, Bahçeli’nin geçen hafta grup toplantısında şehit ve gazileri istismar ettiğine dikkati çekerek, ”Bugün ne oldu da emniyet teşkilatının o şerefli mensupları teröre karşı canını ortaya koyduğu kadar, senin kongrenin emniyeti için de cefakarca görev yapıyor. Sen ne hakla emniyet mensuplarını, partinin iç meselelerine malzeme yapma cüretini gösterebiliyorsun? Bunların milli birlik ve kardeşlik sürecine bakışı da budur. Biz, şehit cenazeleri gelmesin diye çırpınırken, onlar panik halinde. Onlar, ‘gelsin de, işaretlerimizle gösteri yapalım’ diyor. Şehitleri istismar edemeyecekler” diye konuştu.

Bahçeli’nin bir süre önce de AK Parti içindeki Doğu ve Güneydoğulu milletvekillerine bölücü, ırkçı ve faşizan bir üslupla, ”onları kendinden sanma” diye dil uzattığını kaydeden Erdoğan, şimdi de kendi partisinin mensuplarına, ‘AK Parti’nin ve emniyet güçlerinin ajanı’ diye hakaret ettiğini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, tüm bunların, Bahçeli’nin bilinçaltı tortularının açığa çıkması olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu, yasa dışı, illegal ve mafyatik davranışlara karşı meyil edenlere karşı hukuku esas aldığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, Bahçeli’nin tehdit ve ithamlarının hesabını hukuk önünde vereceğini de kaydetti.

1223630cookie-checkErdoğan’dan “belge” açıklaması

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.