Erdoğan’ın malvarlığının öyküsü

Şimdiye dek hep dönem dönem gündeme gelen ve hiçbir zaman tüm boyutlarıyla bilinemeyen, Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin malvarlığı konusu, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ve özellikle Erdoğan’la oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen “paraları sıfırla” konuşmasından sonra bir kez daha gündeme oturdu.

Ve halen, hemen her gün bu zenginliğin muazzam boyutlarına dair yeni ayrıntılar açığa çıkıyor. Bilal Erdoğan’ın “ada alması”nı anlattığı savunulan telefon kaydının ardından, son olarak Çatalca’da aileye ait villalar olduğunu ortaya koyan bir kayıt yayımlandı.

Peki Erdoğan ailesinin malvarlığı ne kadar? Ve bu mal varlığı nereden geliyor?

Resmi mal beyanları

İlk olarak, resmi açıklamalardan başlamalı. Tayyip Erdoğan, 1994’te İstanbul Büyükşehir Başkanı olmasından bu yana çeşitli defalar malvarlığını açıkladı.

Fakat, Erdoğan hiçbir zaman bunu yasaya uygun olarak yapmadı. 3628 sayılı “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”nun 5. maddesi, mal beyanında eşe ve kişinin velayeti altında bulunan çocuklara ait malların da açıklanmasını zorunlu kılıyor. Erdoğan, yasal zorunluluk olmasına rağmen bunu hiç yerine getirmedi.

Erdoğan’ın 1994’teki mal beyanında İstanbul Bolluca Köyü’nde 376 metrekare arsa ; Rize Güneysu İlçesi’nde 2000 metrekare tarla; İstanbul’un Beyoğlu ve Maltepe ilçelerinde birer daire; ve Burak Gıda Tic. ve San Ltd. Şti.’de yüzde 10 hisse ile 100 bin Alman Markı ve 50 bin ABD Doları ile eşine ait 10 bilezik, 10 beşibirlik bulunuyordu.

Kasımpaşa’dan Üsküdar’a, villaya

Beyoğlu Kasımpaşa’daki daire, babadan kalmaydı. Ama aslında, sonradan Denge Araştırma şirketinin sahibi olan Hasan Basri Yıldız’a ait, iki katlı kagir bir binada kiracıydı.

Sonradan Üsküdar’da Emniyet Mahallesi’nde partinin İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi ve gıda toptancılığından zengin Reşat Sözen’in binasında oturmaya başladı. Ardından da hemen yakında, şimdi herkesin bildiği, Kısıklı’da bulunan her biri milyonlarca dolar değerindeki 5 villalık komplekse taşındı.

Mal beyanlarına dönelim. 2001’de AKP’nin kurucu başkanı olarak mal beyanında bulundu. İstanbul ve Rize’de birer arsa, 340 bin ABD Doları ve 130 bin Alman Markı nakit para, oğlu Burak Erdoğan’a 220 bin ABD Doları ve 55 bin Alman Markı borcu, bir de eşinin zıyneti vardı. Bir de Passat marka otomobil. Erdoğan bir yandan da ticaretle uğraşıyordu. Gıda sektöründe dağıtımcılık yapan iki şirkette hisseleri vardı.

Yalan mal beyanından hapis cezası istemi

Fakat Erdoğan, eskiden beri mal beyanlarını “laf olsun torba dolsun” diye yapıyordu. Kendisi bile inanmıyordu. Zira 2002’de Habertürk kanalında, 1 milyon dolar serveti olduğunu söyledi. Bu sözler mal beyanına uymadığı için İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri inceleme başlattı.

İnceleme dosyasında, Erdoğan’ın aslında 1 milyar doları olduğu iddia edildi. Bu çok büyük bir paraydı. Üstelik, incelemeden bir yıl önce, işadamı Rahmi Koç da CNNTürk’te “Siyaset para işidir… Tayyip Erdoğan’da olduğunu öğrendik. 1 milyar dolarları varmış, nasıl biriktirdilerse…” demişti.

Bu inceleme sonucunda Erdoğan’ın mal beyanında sahtekarlık yaptığı anlaşıldı, hakkında 5 ila 10 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Fakat Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçildi, Başbakan oldu, dokunulmazlık zırhını kuşandı. Dava kaldı.

Uydurmaya devam

Yine de Erdoğan, mal beyanları hazırlamaya devam ediyordu. 2001’de ederini 10 milyar gösterdiği aynı arabayı, 2005’te 25 milyar olarak gösterdi. Arsalarına biçtiği değerler, emlak sitelerinde komşu arsa fiyatlarıyla kıyaslandığında devede kulak kalıyordu.

Son olarak, yolsuzluk soruşturması sonrasında konu tekrar gündeme gelince, 9 Ocak’ta son beyan yapıldı. Buna göre Erdoğan’ın Güneysu-Dumankaya Köyü’nde 2.000 metrekare arsası, banka hesaplarında toplam 3.390.384 TL, 25.000 sterlin ve 199.867 dolar parası, bir de 500 bin lira alacağı görünüyor.

17 Aralık’tan bu yana Erdoğan ailesinin Çatalca ve Urla’da da villa sahibi olduğu ve 17 Aralık günü paraları eritirken son kalan parayla Şehrizar’dan villa almayı kararlaştırdığı iddiaları gündeme geldi. Erdoğan’ın birçok adreste çok yüklü miktarlarda nakit para istiflediği de iddia edildi. Çocuklarının zenginleşmesiyse apayrı bir hikaye. 500 bin dolara “gemicik” sahibi olan Burak Erdoğan’ın gemilerinin değeri 80 milyon doları geçmiş durumda. Gizli, emanet hisseler ve servetlerin değeri bilinmiyor.

Dalga konusu borç

Beyandaki 500 bin lira alacak, 4 yıl önceki beyanda da, 3 yıl önceki beyanda da duruyordu. Durum, sosyal medyada da alay konusu. Vatandaş, “Hacı sen o borcu unut, 4 yıldır ödenmeyen borç mu olur” diye dalga geçiyor.

Asıl dikkat çekici olansa, 10 bin liradan az Başbakan maaşı alan Erdoğan’ın, resmi malvarlığında bile 4 milyon lira civarında serveti olması. Normal koşullarda, Erdoğan’ın maaşlarıyla elde edilebilecek bir servet değil bu.

Zenginleşme belediye başkanlığıyla başladı

Erdoğan 1994’te İBB Başkanı olduğunda, büyük bir serveti yoktu. Gerçi “villa sevdası”, o zaman da gündeme geldi. Mal beyanında söylemediği, Sultanbeyli’de 6 villası olduğu iddia edildi. Erdoğan, “Benim iddia edildiği gibi hiç villalarım olmadı. Bunları söyleyenlere ‘İspatlayın üçünü size vereyim, üçünü de seçimde kullanırız hiç olmazsa’ dedim” diyerek iddiayı yalanladı.

Erdoğan, 70’li yıllarda “Akıncı”yken gıda sektöründeki şirketlerde muhasebecilik ve ticaret müdürlüğü yapmıştı. 87’de kendi şirketini kurarak Ülker’in dağıtımcılığını aldı. 90’lı yıllarda Refah Partisi’nin profesyoneliydi.

2001’de Erdoğan ve arkadaşları AKP’yi kurduğunda, eski Milli Görüşçü yakınları, basına Erdoğan’ın servetiyle ilgili şu iddialarda bulunmuştu: “Belediye Başkanı olduğu dönemde, dönemin RP Adalar İlçe Başkanı’yla yemek şirketi kurdu. Daha sonra Kalyon Grubu’na, Albayraklar’a büyük işler verildi. Bu dönemde gizli kasalar kurularak paralar biriktirildiğini duyuyorduk. Kalyon İnşaat Kiptaş’ın 20 bin konutluk ihalelerini aldı.”

Refah Partisi kapatıldıktan sonra, bu iddialar araştırıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer Faziletli belediye başkanlıklarından Albayrak A.Ş’ye verilen ihalelere ilişkin iddiaları inceleyen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren, DGM’ye yolladığı raporda, Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde bazı şirketlerdeki sıradışı büyümeyi tespit etmişti. Sıradan bir servis şirketiyken, Recep Tayyip Erdoğan döneminde 1998 yılında 641 milyarlık çöp toplama işi alan, daha sonra aynı işi, 1999 yılında 1 trilyon 222 milyar, 2000 yılında ise 1 trilyon 500 milyara alan Albayrak A.Ş’nin şirket yapısı raporda yer alıyordu. Raporda, ihalelerde bu şirkete özel maddelerin konduğu tespit edilmişti.

Rapor, Milli Görüş’e yakın şirketlerin, Erdoğan ve diğerlerine para aktardığını iddia ediyordu. Ancak gerçekte, bu sadece buz dağının görünen kısmı.

İsviçre bankalarındaki hesapların öyküsü

Erdoğan’ın gizli servetine dair en ciddi iddia, Wikileaks ABD diplomatik yazışmalarını yayımladığında ortaya çıkmıştı. Buna göre, ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın 2004’te Vaşington’a yolladığı belgede, 2 kaynaktan alınan bilgiye göre Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olduğu iddiası dile getiriliyordu.

Erdoğan o dönem bu iddiayı yalanladı. Üstüne, “Belediye başkanlığı dönemimde 1 milyar dolarım olduğunu söyleyen kişi bugün Ergenekon’dan içeride” diye gözdağı verdi. İma ettiği kişi, Rahmi Koç’un 2001’de dile getirdiği iddiayı gazetede yazmış olan Tuncay Özkan’dı.

Fakat İsviçre bankalarındaki hesaplarla ilgili iddianın devamı geldi. Mehmet Baransu, 2011’de Taraf’taki bir yazısında, bir bakanın 2004’te İsviçre’den çantalar içinde milyonlarca dolar getirdiğini öne sürdü.

Bu iddia temelsiz değildi. 2004 Aralık ayında Fatih Altaylı, “Bir bakan niye gizlice Zürih’e uçar” başlıklı yazısında, bir bakanın resmi ziyareti Münih’e olmasına rağmen yolda Zürih’e uğrayıp “kimsenin ne olduğunu bilmediği bir işini hallettiğini” yazdı. O işin, Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki hesaplarından alınan paraların Türkiye’ye transfer edilmesi olduğu öne sürülüyor.

Bu arada, Odatv davasından tutukluyken hayatını kaybeden MİT’çi Kaşif Kozinoğlu, Aydınlık’a yolladığı bir açıklamada, Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı hesapta yaklaşık 800 milyon dolar parası olduğunu öne sürdü. Kozinoğlu’na göre Alman istihbarat örgütü BND de 30 milyon avro karşılığında bu bilgiyi elde etmişti. Paraların Türkiye’ye taşınması, bu bilginin yabancı devletlerin eline geçtiğinin MİT tarafından ortaya çıkarılmasıyla ilişkili olabilir.

Emanetçiliğin itirafı: Remzi Gür’ün rolü

Erdoğan’ın finansal gücüyle ilgili en net bilgi, işadamı Remzi Gür’ün rolüydü. Aydınlık dergisi, Tayyip Erdoğan’la Remzi Gür arasında geçen bir telefon görüşmesini yayımlamış, görüşmede Erdoğan’ın Remzi Gür’e “Sümeyye’ye 20-25 bişey gönder” dediği ortaya çıkmıştı.

Erdoğan da Remzi Gür de uzun süre bunu, “Sümeyye kızımızı böyle bir bursla okutuyoruz” diyerek açıkladı.

Ancak, 26 Ekim 2013’te Erdoğan, basına yaptığı açıklamada çocuklarının yurtdışında okuması konusunda “Durumumuz vardı yurtdışına yolladık” sözlerini kullandı. Hayırsever işadamının bursu unutulmuş, “durumumuz vardı”ya dönüşmüştü.

Bu sözler, Remzi Gür’ün aslında emanetçi bir kasa olarak kullanıldığının itirafı niteliğindeydi.

Nitekim 25 Aralık’ta engellenen 2. dalga yolsuzluk operasyonu dosyasından sızdırılan bir telefon kaydında, Etiler’deki Polis Okulu arazisini almak isteyen Bosphorus 360 şirketinin yüzde 25’lik hissesinin kağıt üzerinde başka birine ait görünmesine rağmen gerçekten oğul Bilal Erdoğan’a ait olduğu da itiraf edildi. soL

1411830cookie-checkErdoğan’ın malvarlığının öyküsü

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.