AKP’den ayrılan Ali Babacan yaptığı son açıklama ile parti kurma çalışmalarına ivme kazandırdığının sinyallerini verdi. Konuyla ilgili önemli kaynaklarla konuÅŸan Murat Sabuncu, geliÅŸmeleri DW Türkçe için deÄŸerlendirdi.
Uzun zamandır kulislerde konuÅŸulan Abdullah Gül destekli Ali Babacan hareketinin ete kemiÄŸe bürüneceÄŸine dair ilk somut adım 8 Temmuz tarihinde gelmiÅŸti. O gün Babacan yazılı bir açıklama yaparak 2001 AÄŸustos’unda kurucu üyesi olduÄŸu, 13 yıl bakanlık yaptığı AKP’den istifa ettiÄŸini açıkladı. O günkü açıklamada ayrılış gerekçesini şöyle açıklıyordu:
“Son yıllarda pek çok alanda yapılan uygulamalar ile inandığım ilke, deÄŸer ve fikirler arasında derin farklılıklar oluÅŸtu. Aklen ve kalben bir ayrışma yaÅŸadım.”
Aradan tam bir ay geçti. Babacan 8 AÄŸustos’ta ikinci açıklamasını yine yazılı olarak yaptı. Parti için harekete geçildiÄŸiyle ilgili daha somut cümleler vardı:
“Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu sorunları aÅŸmak için son derece önemli olduÄŸunu düşündüğümüz çalışmaları arkadaÅŸlarımızla beraber baÅŸlatmış bulunmaktayız.”
Açıklamanın ardından Gül-Babacan hareketinden bir kaynaÄŸa “neden ÅŸimdi?” sorusunu yönelttim. Aldığım yanıt ÅŸu oldu: “Bir süredir partinin kurulmayacağına, böyle bir hareket olsa bile kamuoyunda karşılık bulmayacağına dair dezenformasyon çalışmaları yapılıyordu. Açıklama ile hem irade ortaya kondu hem de katkı vermek isteyen her görüşten çok sayıda insan olduÄŸunun altı çizildi.”
Åžu anda parti için kritik konulardan birinde içerik-rapor hazırlayan bir diÄŸer kaynaÄŸa “Kamuoyu önüne çıkış için zamanlama”yı sordum. O da ÅŸunları söyledi: “Eylül itibariyle çalışmaların daha açık bir ÅŸekilde baÅŸlaması için genel bir eÄŸilim var. Türkiye’nin önemli konularında vizyon ortaya konacak bir hazırlık var. Ancak bir taraftan da yola birlikte çıkılacak kitlenin net olarak belli olması lazım ki onların da katılımı ve onayıyla yol haritası açıklansın.”
Üçte bir oranında AKP’liler
Sonbaharda kurulması muhtemel partide konuÅŸulan isimlerin nerede ise tamamı AKP içinde bulunmuÅŸ hatta üst düzey sorumluluklar almış isimler. Åžu anki görünüm “AKP’nin küskünleri partisi”. Aynı kaynaÄŸa bu durumu sordum, “Kurucu olarak AKP’li oranı en fazla üçte bir olur. Merkezde bir hareket olmasını arzuluyoruz, öyle de olacak” dedi.
Yapılan araÅŸtırmalara göre AKP seçmeninin bir kısmı Babacan’ın kuracağı partiye oy verebilir. Babacan’ın kuracağı partiye oy verebileceÄŸini söyleyenlerin en büyük kısmı yüzde 30.4 ile Saadet Partisi seçmeni, ikinci sırayı yüzde 16.1 ile AKP seçmeni alıyor. En az oy verecek seçmen kitlesi ise yüzde 1.6 ile CHP ve HDP seçmenleri. (Kaynak: PİAR AraÅŸtırma)
Son seçimler gösterdi ki MHP destekli AKP iktidarı oy kaybediyor. Babacan’ın kuracağı partinin Tayyip ErdoÄŸan’ın iÅŸini daha da zorlaÅŸtırabileceÄŸi konuÅŸuluyor. Bu yüzden hareket yola çıkmadan bir erken seçim ihtimali dillendiriliyor. ErdoÄŸan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ev ziyaretinde bu konunun da gündeme geldiÄŸi, Bahçeli’nin İYİ Partililere arka arkaya yaptığı çaÄŸrıların perde arkasında bu düşüncenin, bu hazırlığın yattığı söyleniyor. Babacan’a en yakın isimlerden birine “Erken seçim olsa da parti kurulacak mı?” diye sordum. Åžu yanıtı aldım:
“Bu hareket seçimler düşünülerek deÄŸil Türkiye’nin acil çözüm gerektiren ihtiyaçları gözetilerek ortaya çıkmış bir hareket. Erken seçim gibi kimi atraksiyonlar bunun önünü kesmez. Bu sene yapılabilir diye düşünenler içinse ÅŸunu söyleyeyim, zaten bu bir erken seçim deÄŸil baskın seçim olur. Onun için de takvim müsait deÄŸil.”
Babacan’dan katılımcılık vurgusu
Babacan’ın açıklamalarına gelince… Her bir cümle ÅŸu an Türkiye’de ErdoÄŸan kaynaklı ne sorun yaÅŸanıyorsa ona yanıt niteliÄŸinde.
Tek adamlık tartışmaları konusu örneÄŸin. Metinde şöyle deniyor: “En önemli çalışma ilkelerimizden birisi katılımcılık ilkesidir. ÇoÄŸulcu demokrasi ilkemizin gereÄŸi olarak bu süreç toplumumuzun her kesiminden gelecek önerilere açık olacaktır.”
Kaz DaÄŸları’ndaki maden çalışmalarının doÄŸayı tahrip ettiÄŸi, Munzur’dan Hasankeyf’e pek çok çevre sorununun yaÅŸandığı süreçte açıklamada şöyle bir bölüm var: “Çevreyle ilgili sorunların göz ardı edildiÄŸi bir dönemde, bizim baÅŸlatmış olduÄŸumuz bu çalışmalar sadece ülkemizde deÄŸil, çok daha geniÅŸ bir coÄŸrafyada da ilgiyle takip edilmektedir.”
Gazetecilerden siyasetçilere, cezaevlerinin düşüncelerinden dolayı özgürlüklerini kaybetmiÅŸ isimlerle dolu olduÄŸu, siyasetçiler tarafından ilk derece mahkemelere Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması yönünde çaÄŸrıların yapıldığı süreçte Babacan ÅŸu anki durumu eleÅŸtirip ‘yeniden’ vurgusunu da yaparak şöyle diyor:
“İnsan hakları ve özgürlükler konusunda en yüksek standartları hedeflemek, ileri demokrasi için ısrarla çalışmak, hukukun üstünlüğü ilkesini tavizsiz bir ÅŸekilde savunmak, itibarlı kurumları ve kuralları esas alan bir ekonomi politikası uygulamak, çevreyi korumada güçlü bir irade ortaya koymak ülkemiz için yeniden önemli bir ihtiyaç haline gelmiÅŸtir.”
Babacan’ın açıklamalarını yorumlattığım bir siyasi analist ise şöyle bir eleÅŸtiride bulundu: “Ülkenin umudu olacağı iddiasındaki bir lider adayından potansiyel seçmenine mektuplar 2… Hiç böyle bir diyalog yolu olabilir mi? Kendisi ya da hareketin sözcüsünün artık ortaya çıkıp ete kemiÄŸe bürünmüş bir ÅŸekilde konuÅŸması lazım.”
Bir diÄŸer analist ise bu durumu, “Babacan farklı bir lider adayı. Tam hazır hissetmeden ortaya çıkmak istemiyor. Ama ÅŸunu biliyorum ki baÅŸta iÅŸ dünyası pek çok kritik isimle görüşmeler sürdürüyor. Kendisi ve ekibi…”
Gelelim kritik konuya. Ali Babacan olası fırtınalara, ‘açılabilecek davalarda hedefe konularak kendisinin hatta ailesinin iÅŸ hayatının riske girmesine hazır mı?’ Yakın bir arkadaşına göre bu sorunun yanıtı “evet her ÅŸeyi göze aldı”. Türkiye siyaset sahnesinde farklı arayış ve ittifakların görüldüğü bir döneme giriliyor.
Murat Sabuncu
© Deutsche Welle Türkçe