Çetin Emeç’e mektuplar ( II )

Sevgili Emeç, çalıştığın gazetelerin şimdiki durumunu görseydin ne yapardın?
Acaba bu gazeteleri yönetenler gibi övünür müydün?
Yoksa kaşlarını mı çatardın?
Ya da Türkiye’nin toplam gazete satışını, Yunan basını ile mukayese edip “Biz çok iyi durumdayız” diyen tepe yöneticilerine bıyık altından güler miydin bilemem.
Yunanistan 16 milyon.
Türkiye 73 milyon iken…
Türkiye ile Yunanistan’daki gazete satışları başabaş gidiyor Çetin bey, başabaş.
Türkiye’deki durağanlığı, hatta geri gidişi başarı gibi göstermeye kalkışanlara ne sıfat verilir söylemeye dilim varmıyor.
Sen olsaydın “Mostrası iyi ama dibi çürük”derdin çizilmeye çalışılan fotoğrafa.

Neyse satışlara takılmayalım.

Basın Özgürlüğüne uzanalım.
Uzanalım da neşemiz yerine gelsin.
Hayatta olsaydın sen de çok gülerdin benim gibi.
Dinle şimdi, biraz bana kulak ver.

Senin çalıştığın son gazete Hürriyet’in patronu son 20 yılda karunlar gibi zengin oldu.
Sadece medya değil her alanda büyüdü.
Banka, sigorta, internet, TV’ler yeni gazeteler vs. vs.
TV kanallerı ve internet portallarının sayısını kendisi değil kızları-danatları bile bilemeyecek boyutta.
Ammaa…
Büyüdükce holdingin hesapları karışmış olacak ki, Maliye Bakanlığı 2003 yılı hesaplarına takıldı. Holdingi incelemeye aldı ve bir katrliyon liraya yakın bır para cezası kesti. Yani vergi rekortmeni patron, vergi kaçakcısı olarak suçlanmaya başlandı.

Ben Aydın beyin bilerek ve isteyerek vergi kaçırdığına inananlardan değilim.
Kesinlikle buna tenezzül etmez.
Sadece Doğan değil, bu duruma gelen hiç bir patron bir lira vergi kaçırmaya yanaşmaz. Bunu yapana da kapıyı gösterir.
Tepki verir “Ne oluyor, ne demek istiyorsunuz” diye.
Haklı da olur.
O patron ki iktidarın başı ile başı derde girmişsse.
O başbakan ki, Doğan’ın yayın organlarının boykot edilmesini istemişse.
Kesinlikle kasıt ve intikam duygusu aranır bu cezanın altında.
Ama hiç bir zaman basın özgürlüğü aranmaz.

Doğan Holgingin tüm köşe yazarları, gazeteleri, dergileri ve bilcümle televizyonları cezadan sonra “ Türkiye’de basın özgürlüğü katledildi” diye hem içerde ve hem de dışarda vaveylayı kopardılar.
Yani ceza eşittir basın özgürlüğü dediler.

Vallahi bulunduğun yerde güldüğünü görür gibiyim.
Neyse ki Batı basını bunu yemedi.
Şimdi iktidarla, holding yargıda hesaplaşacaklar.

Bu basın özgürlüğü gidiyor ağıtları yakılmasına, kendilerine laikci adı veren tüm basın meslek kuruluşları da tepki verdi.
Özgürlük savaçcıları (!) postuna giren basın meslek kuruluşları “Özgürlükler gitti” diye bildiriler yayınladılar.

Oysa 2008’in son gününde 500’den fazla emekci, hiç bir gerekçe gösterilmeden kapının önüne konduğunda kıllarını kıpırdatmamışlardı.

Üstelik 5-6 yıl önce Uzan’ların gazete ve tv’leri ölü eşek fiyatına kapatılırken, tek bir bildiri yayınlamamışlardı.

Bunların özgürlükleri kendilerine Çetin bey, kendilerine.
Bunların meslek anlayışları da kendilerine.

Haa unutuyordum..
Doğan yayın organlarında sorumluluk alanlar, senin yaptığın gibi zaman bulamamaktan kaşar ekmeğe talim etmiyorlar artık.
Seninle çalışırken seni taklit ediyorlardı ya…
Kaşar ekmek yiyorlardı ya..
Şimdi havyarları İran’dan, tanesi 3 bin dolarlık Dom Perignon şarapları Fransa’dan geliyor.
Gazetelerini de ellerindeki bilgi sayarlar sayesinde  yurt dışından idare ediyorlar.
Bazen Karayip adasından, bazen Alplerden…
(devam edecek)

 

1626000cookie-checkÇetin Emeç’e mektuplar ( II )

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.