Çetin Emeç’e mektuplar (III)

Sevgili Emeç,

Her ülkede ileriye giden medya, ne yazık ki son 20 yılda bizim ülkemizde geriye gitti.

Aslında tam bir anafora kapıldı.

Medyamızda editoryal bağımsızlık yok.

Paraya bağımlılık çok.

Onun için petrol bayiliği gelirleri ile medya gelirleri birbirine karıştırıldı.

Patronun Petrof Ofis hesaplarında yapılan yanlış, kesilen ceza medya grubunun basın özgürlüğü alanını etkiledi.

Görülmüş şey değil.

Gazete kağıdına petrol, mazot bulaştı.

Zaten zik-zak yapan haberler iyice okunmaz oldu.


Bir gün önce iktidara yalakalık yapanlar, bir gün sonra iktidar düşmanı kesildiler.

Aslında iktidar sevilecek bir iktidar değil üstelik, hata üstüne hata yapıyor, dahası ülkeyi tam bir çıkmaza soktu ama kimin sayesinde oldu dersen onu da söyleyeyim.

Yıkama, yağlama yapanlar sayesinde.

O zaman yıkama-yağlama dönemine bir göz atalım.


1990  sonrasına gelelim yani.

28 Şubat’ı sen gördün, postal yalayıcılarını tekrar hatırlatmaya gerek yok sanırım. 


Genel Kurmay Nizamiyesine erkenden gelen zevat yine laikliği savunan gazetelere hakim.

Andıç yiyenler de diğer kesime hakim..


Yani Türk Medyası karpuz gibi ortadan çatladı.

Sağdakiler kendilerine muhafazakar-liberal diyor.

Solda görünen ama daha çok CHP’yi destekleyenler ise Ulusalcı basın olarak anılıyor.

Muhafazakarlara dinci de deniyor, ki doğru yanı var.

Ulusalcılara da “laikci” deniyor.


Kimse medyada  laik-antilaik çatışması var demiyor ama günlük gazete okuyanlar bunu hemen farkediyor.

Kesin kes sağ-sol medya savaşları yapılıyor.

Bunu TV’leri izleyenler anlıyor, gazetelerin bir kısmını okuyanlar farkediyor.

Yani okur medyanın önünde.

Basın ise halkın gerisinde nal topluyor açıkcası.


Ulusalcılar-laikciler görünüşe bakılırsa, yaşantıları dikkate alınırsa demokratlar. Ama sözde demokrat. Aslında darbe çığırtkanlığı yapmaktan hiç geri kalmadılar, kalmıyorlar.

Üstelik bunlar sözde siviller ancak “ Bu ülkeyi askerler kurtarır” deyip demokratlıklarını yutturmaya çalışırlar. Asker gelse bu kez “neden geldi bunlar” diyenlerin başında yer alacak olanlar yine bunlar..


Dinci muhafazakar, ya da liberal liboşlar aynı kaptan yemek yiyorlar ve ilk defa istihbarat alanında zafere ulaştılar.

Sivil-asker darbecilik iddiasıyla çete kurmaktan yargılanan Ergenekon sanıklarıyla ilgili ne kadar bilgi belge varsa bu kez liboşların masalarına akıyor adeta. Kirli çamaşır belgeleri, bulguları, vidioları uçuşuyor dinci medya  kesimine.

İktidarın beslediği, kolladığı dinci muhafakar, ya da liberal liboş takımı ülkede gerçek gazetecilik ve ilkeli yayın yapılmadığı için alanı boş buldular.

85 yılın rövanşını alır gibiler.


Neden?


Senin çalıştığın gazetelerde gerçek gazetecilik yapılmıyor da ondan.

Halktan kopuk gazetecilik yapılmaya çalışılıyor da ondan.

Milyon dolarlık villalarda, konaklarda yaşıyorlar da ondan.

Ülke içinde halkımıza değil, yurt dışına çokca çıkıp yabancı halklara daha fazla zaman ayırıyorlar da ondan.

Halka pencereden bakıp sorunlarına teşhis koymaya çalışılıyor da ondan.

Küplerini doldurmaktan, zaman bulamıyorlar da ondan.


Ah Çetin bey ah.

Sen misin 25 saat çalışan.

Sen misin muhabirleri yurt sathına yayan.

Sen misin sıcak bir yemeğe zaman ayıramadığın için kaşar ekmek yiyen..

İşte geldiğimiz nokta ortada.

(devam edecek)
 
 

1626010cookie-checkÇetin Emeç’e mektuplar (III)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.