Fakir insanın sesi olur mu?

Urfa’da bir zengin fakirlere verilmek için birer kilo pirinç dağıtılacakmış. Evinin önü mahşer gibi olmuş.

Bilmem nerenim kaymakamı sosyal hizmetler ya da bilmem ne vakfı adına fakirler 20 TL yardım yapacakmış, kaymakamlığın önü mahşer gibi olmuş…

Mahşer günü evrenin bütün insanları birikirmiş, kaderleri neyse onun ile yüzleşmek için…

Dağıtım olan yerlerde ise o yörenin fakirleri toplaşırmış, mahşer günün provasını yapar gibi. Alacakları ne ise belki bir gün idare edecek, belki bir hafta ama daha uzun soluklu bir yardım olmayacak olan bu damla yardım için bir birini ezmeyi göze alan yüzlerce insan.

Kalabalık olurda güvenlik görevlileri olmaz mı? Elbette onlarda yerlerini alacaklar. Yardımın verileceği saat ve miktar bellidir. Kalabalığın ama ölçüsü yoktur, çünkü gün geçtikçe ülke fakirleşmeye devam ediyor. Fakirleşme demek, ülkede fakir sayısının artması demektir. Kimse bilemez, kaç kişinin o kapı önünde olacağını.

Dağıtım saati yaklaştıkça kalabalık artara ve doğal olarak huzursuzluklarda kendisini gösterir. Homurdanmalar olur, zaman zaman sesler artar ama o dalga belirli bir disiplin içinde bekler. Bekler, çünkü güvenlik görevliler önceden yerini almıştır. Zaten alacakları bir diş dolgusu kadardır ama beklemek gerek!

Sesler yoktur beklerken. Birbiri ile konuşmaz bu fakir kalabalıktaki insanlar. Sabahın erken saatinde gelmişlerdir, sona kalıp hiçbir şey almamaktansa biraz üşümek önemli değildir. Boğazdan geçecek sıcak bir çoradır sonuçta. Kalabalık artar, kalabalığa bakan gözlerde artar. Sırada beklenilir, sabahın ayazının henüz kırılmadığı saatlerdir. Ayaz bir yanda, açlık öteki yandan sesi yok eder. Fakirlerin sesleri yoktur!

Saat gelir, fakirin hımsıda çoktur, hamsıda. Hısımlar birbirine destek olur, kuyruğun ön tarafında bir şişkinlik oluşur. Kuyruğa kaynamalar olur, kaynama olurda güvenlik görevlisinin sopası eksik olur mu? Gözünü kapatır güvenlik görevlisi elinde ne varsa sallar, kime geliyor mu, neresine vuruyormuş hiç önemsemez. Önemli olan sıraya girmeleri ve o şişkinliğin ortadan kaldırılması! Boşuna değildir, verilmiş görev yerine en iyi şekilde getirilmesi gerek! O, onlardan değildir, çünkü onu diğerlerinden ayıran üzerindeki kıyafeti, elindeki copudur! Fark, yaşanarak öğrenilir. Yoksulun sesi yoktur, karşı koyacak ne sesi, ne de gücü vardır. Zaten yaşam onu yeteri kadar ezmiştir. Bir iki sopanın hesabımı olacaktır. Siz hiç duydunuz mu, yoksul bir dayak yediği için şikayette bulunsun! Eğer bir şikayet varsa eğer, o şikayeti o değil, oradan geçen biri yapmıştır!

Yoksul, dağıtımın başladığı anda bir birini ezer, üst üste binilir, tek kişilik kapıdan on kişi geçmeye çalışır. Kapıya sıkışırlar, içeriye giren büyük bir zafer kazanmış gibi mutlu olur. Fakir en ufak şeyden mutlu olandır! Yüzündeki gülümseme ile elini uzatır, eline bırakılana sıkı sıkıya sarılarak dışarıya çıkar. Kuyruktakilere ve kapıdan girmek isteyenlere zafer kazanmış bir ordunun askeri gibi bakar! Yoksul elindekinin büyüklüğü ile değil, emeğinin karşılığını aldığı için sarhoştur. Uzun sürmez, çünkü kuyruktan biraz uzaklaştığında hemen kendi dünyasına döner! Fakirin zaferi kısa sürer!

Siz hiç yoksul oldunuz mu, hiç kuyruğa girdiniz mi? Siz karnınız doyurmayacağını bildiğiniz bir şey için saatlerce kuyrukta oldunuz mu?

Belki olmuşsunuzdur, bir süper marketin açılışında ucuz bir elektronik alet almak için. Orada elinize aldığınız bir küçük alet ile nasıl mutlu olduğunuzu ve eve gittiğinizde, aldığınızın aslında sizin işinize çok yaramadığını gördüğünüzde ne hissediyorsunuz? Fakirlik ve yoksulluk! İkisi de sizden o kadar uzak değildir. Bir düşünün, birisinin verdiği şeye el açmanın nasıl bir duygu olduğunu!

İftar çadırları önünde sıraya giren yoksul insanlar gördüm, fakirler ise o sıraya dahi girmediğini kaç insan bilir? Çünkü çadırlar fakirlerin mahallesinde açılmıyor! Nerede merkez ve her kesin göreceği yer var, orada iftar çadırı görürsünüz, evi olmayan, işi olmayanların yaşadığı yerlerde neden çadırlar kurulmaz? İftar çadırları da sponsor eşliğinde olmaya başladı, o mahallere sponsorlar ne için reklamlarını versin, değil mi?

Fakir insan bu duruma dahi sesini çıkaramaz, çıkarmış olsa da kim duyacak? Hadi çıkardı diyelim, gelir bir güvenlik görevlisi döver gider! Ankara’da zabıtalar çöplerden kağıt toplayanları, çevre kirliliği yapıyor diye dövmedi mi? Kim sahip çıktı onlara?

Fakir insanın hayali kısa sürer!


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1585340cookie-checkFakir insanın sesi olur mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.