Geçen hafta Kanada Radyo Televizyonları’nda yeni çorap modası üzerine program yapan gazetecilere Kanadalı Marylou Anders adlı bir kadın bu modayla tesadüfen tanıştığını açıklamıştı. Bir alışveriş mağazasına gidip kendisine bir çift yeni çorap almak üzere vitrinleri gezinirken yanına tanımadığı bir genç kızın yaklaştığını ve ¨Bu çorabı almanıza gerek yok, evinizde düzinelerle çorap vardır, boşuna masraf yapmayın, kapitalizmin tüketim oyuncağı olmayalım!¨ diye konuştuğunu açıklayan Marylou, ¨Hakikaten eve gidip çekmecelerimi karıştırınca gördüm ki tam 73 çift çorabım vardı, bunların bir kısmı kaybolduğundan teki kalmıştı, bir kısmı delikti, ama olsun, bundan ne çıkar, hepsini ayıklayıp tek tek giymeye karar verdim¨ dedi. Böylece modayı takip eden Marylou, herkesi bir ayakta kırmızı ötekisinde yeşil, bazen kareli bazen damalı çorap giymeye çağırdı.
Radyo ve TV’deki bu programa sonradan yorum gönderenlerin çokluğuna bakılırsa, Kanada’da çevreci olan hatırı sayılır grupların ¨Çorap tek kaldıysa atmayın, öteki ayağınıza başka bir tek çorabı giyin¨ modasını izlediği anlaşıldı. Her moda gibi bu da kısa sürede alışkanlık ve kabul gördüğünden şu günlerde Kanada’da ayaklara geçirilmiş farklı farklı çoraplar rahatsızlık yaratmıyor, hatta rüküş durmuyor, tam tersine bir zerafet ve şıklık vesilesi sayılıyor.
