Fukuşima’dan geriye 17 milyon ton radyoaktif atık kaldı

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Fukuşima’nın 10. yıldönümünde Ekosfer Derneği’nden Mersin’de inşa edilen Akkuyu Nükleer Güç Santralinin durdurulması uyarısı geldi…

Japonya’daki Fukuşima nükleer santralinde 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen nükleer felaketin üzerinden tam 10 yıl geçti. Deprem ve ardından yaşanan tsunaminin etkisiyle başlayan nükleer felaketin ardından günlerce radyoaktif madde yayıldı. Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen Fukuşima bölgesindeki radyasyon tehlikesinin halen sürdüğü belirtiliyor. Fukuşima felaketinin 10. Yıldönümü öncesinde bir açıklama yapan Ekosfer Derneği, birçok ülkenin kazadan ders çıkararak daha ucuz ve sorunsu enerji kaynaklarına yöneldiğine ancak Türkiye’nin ise inadına nükleer santral yapmaya devam ettiğini kaydetti.

Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, “Fukuşima nükleer felaketinin maliyetinin 470 ila 660 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu miktar Türkiye’nin bir yıllık GSYİH demek. Elektrik üretmek için böyle bir risk almamıza gerek yok. Sadece enerji verimliliği potansiyelimizi kullansak Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santralın üreteceği elektrik ihtiyacını boşa çıkartırız.Bu kazadan ders çıkartıp Mersin’deki inşaatı hemen durdurmalıyız” diye konuştu.

Fukuşima’daki nükleer kaza dünyada birçok ülkenin enerji politikasını gözden geçirerek değiştirmesine neden olurken nükleer enerjiden çıkışı da hızlandırdı. Türkiye ise Fukuşima kazasından sonra Mersin Akkuyu’da nükleer santral inşaatına başladı.

RADYASYONDAN ARINDIRMA BÖLGESİNİN YÜZDE 85’Î HALA KİRLİ

Fukuşima nükleer felaketin 10. Yıldönümü öncesinde bir açıklama yapan Ekosfer Derneği, Japonya’nın suda ve karada halen radyasyonla boğuştuğuna işaret ediyor. Fukuşima nükleer kazasından sonra kirlenen toprakları temizleme çalışmalarının 28 milyar doları bulduğuna işaret edilen açıklamada, buna rağmen Radyasyondan Arındırma Özel Bölgesi’nin yüzde 85’inin hâlâ kirli olduğunun ortaya çıktığına değinildi.

FUKUŞİMA’DAN GERİYE 17 MİLYON TON RADYOAKTİF ATIK KALDI

Söz konusu temizleme çalışmalarından geriye 17 milyon ton radyoaktif atık kaldığının altı çizilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bu yüzden de sayıları 160 bini bulan ve evlerini terk eden insanların birçoğu bölgeye geri dönmeyi düşünmüyor. Fukuşima’nın Namie kasabasında yapılan araştırma, kasaba halkının sadece yüzde 8’inin geri döndüğünü gösterdi. Santral sahasında biriken 1 milyon 200 bin ton radyasyon bulaşmış suyun ise okyanusa bırakılması planlanıyor. Bu miktara her gün 150 ton trityum içeren su daha ekleniyor. Balıkçılığa zarar vereceği ve okyanusu kirleteceği gerekçesiyle trityum içeren suyun okyanusa boşaltmasına hem Japonya’daki sivil toplum kuruluşlarından hem de diğer ülkelerden itirazlar var. Nükleer kazadan sonra Japonya’nın gıda ürünlerine 54 ülke ithalat sınırlaması getirmişti. İçlerinde AB, Birleşik Krallık ve ABD’nin de olduğu 15 ülke bu sınırlamaları uygulamaya devam ediyor. Türkiye ise sınırlamaları kaldıran ülkeler arasında yer alıyor.”

Fukuşima nükleer atık

FELAKET DERS OLDU, JAPONYA 54 NÜKLEER REAKTÖRÜ 9’A DÜŞÜRDÜ

Fukuşima nükleer kazasından önce elektriğinin yüzde 29’unu nükleerden elde eden Japonya’da 54 adet çalışabilir nükleer reaktör bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, 10 yıl sonra çalışan reaktör sayısının 9’a, elektrik üretiminde nükleerin payının ise yüzde 7,5’a gerilediği belirtilerek şöyle denildi: “Kaza sonrası öne çıkan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş, bugün Japonya’da nükleer santrallardan daha fazla elektrik üretiyor. Japonya’da hidroelektrik hariç yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı da 2019’da yüzde 19’a ulaştı. Japonya’nın, 2030 yılında elektrik üretiminin yüzde 24’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmesi bekleniyor. 

BİRÇOK ÜLKE NÜKLEERDEN ÇIKIŞ KARARI ALDI

Fukuşima kazası sonrası 17 nükleer reaktöre sahip Almanya tüm nükleer santrallarını 2023’e kadar kapatma kararı aldı ve bugüne kadar 11 reaktörünü kapattı. İsviçre yeni nükleer santral yapmaktan vazgeçip mevcutları kapatma kararı alırken, İtalya’da yapılan nükleere geri dönüş referandumu ‘hayır’la sonuçlandı. Bazı ülkeler ise nükleerden tamamen çıkış kararı almasalar da nükleer enerjinin payını kademeli bir şekilde azaltmaya başladı. Nükleer enerji konusunda Türkiye’ye örnek gösterilen Fransa, 2035’e kadar elektrik üretiminde nükleer enerjinin payını yüzde 78’ten yüzde 50’ye indirmeye karar verdi ve 2019 itibarıyla nükleerin payı yüzde 70’e geriledi. Fukuşima, Güney Kore gibi kendi nükleer enerji teknolojisini geliştirmiş bir ülkeyi de nükleerden uzaklaştırdı. Güney Kore 2030’a kadar mevcut 25 rektörden 11’ini kapatmayı planlıyor ve nükleer enerjiden çıkış kararı aldı.”

Radyoaktif madde içeren atıklar böyle depolandı

ÖZGÜR GÜRBÜZ: ‘GÜNEŞ ENERJİSİ NÜKLEERDEN DAHA FAZLA VE UCUZA ELEKTRİK SAĞLAR’

Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, nükleer enerjinin gerçek yüzünü Fukuşima’da bir kez daha gösterdiğine dikkat çekerek, “Birçok ülke bu kazadan ders çıkardı ve daha ucuz ve sorunsuz enerji kaynaklarına yöneldi. Türkiye ise ‘inadına’ nükleer santral yapmaya devam ediyor. Fukuşima nükleer felaketinin maliyetinin 470 ila 660 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu miktar Türkiye’nin bir yıllık GSYİH demek. Elektrik üretmek için böyle bir risk almamıza gerek yok. Sadece enerji verimliliği potansiyelimizi kullansak Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santralin üreteceği elektrik ihtiyacını boşa çıkartırız. Güneş enerjisi ‘resmi potansiyelinin’ 10’da biri de bize nükleerden daha fazla ve ucuza elektrik sağlar. Fukuşima’da 10 yıl sonra bile sorunların çözülmediği ortada. Bu kazadan ders çıkartıp Mersin’deki inşaatı hemen durdurmalıyız” diye konuştu.

2499430cookie-checkFukuşima’dan geriye 17 milyon ton radyoaktif atık kaldı
Önceki haber“Vakalardaki artış üçüncü zirvenin habercisi olabilir”
Sonraki haberÇavuşoğlu: Mısır ile diplomatik temaslar başladı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.