Gazeteciler siyasiler alçaklar ve…

bağımsız olduğu zaman mümkün olabilir. (…) 
Gazete ve televizyon şirketleri bağımsız değildir.
Peki gazete ve televizyonlar kime bağımlıdır?
Kamu otoritesine tabi. Yani siyasilere.
Çünkü bizim ülkemizde bürokrasi siyasi baskıya karşı koymaya çalışır ama tam karşı koyamaz. Bu nedenle de bu ülkede siyasi-işadamı-bankacı gazeteci-televizyon sahibi – gazete dağıtım şirketi zinciri toplumu kemiren halkadır.
Bu zincir koparılmadıkça yani medya ile banka ve şirket bağı koparılmadıkça siyasiler de reçel kavanozunun dışında tutulamaz.
Elleri hep kavanozun içinde gezinir.
Zincir kırılmazsa bazı kimseler medyayı kılıç diye kullanır ve siyasilerden taviz elde eder, bazı kimseler ise bu kılıçlara karşı kalkan bulundurmak zorunda kalırlar.
Bu nedenle de:
Gazeteler ve televizyonların hiçbirinin kâr etmemesine karşın; bir sürü kimse gazete ve televizyon sahibi olmaya kalkışır.
Bugün bir televizyon yılda 25 – 30 milyon dolar kadar zarar eder, bir gazete ise bunun en az yarısı kadar. İstisnası yok. Siz bakmayın gazete televizyon palavralarına, kâr eden gazete ve televizyon yoktur. Ama bu kurumların kılıç ve kalkan olarak talebi vardır. Zincir kırılmadıkça, bu kılıç kalkan talebi devam edecektir.’ ( Akşam – Deniz Gökçe 29 Ekim 2000)


Sevgili okurlar:
Dizeler ve güzel sözler, kimi gerçekleri öyle güzel anlatıyor ve yansıtıyor ki, başka söze gerek kalmıyor.
İşte onlardan kimileri, birlikte okuyalım:



“Girme şu alçakların hizmetine
Konma sinek gibi pislik üstüne
İki günde bir somun ye ne olur
Yüreğinin kanını içte boyun eğme”
(Hayyam) 


“Dünya üç beş bilgisizin elinde
Onlarca her bilgi kendilerinde
Üzülme eşek eşeği beğenir.
Hayır var sana kötü demelerinde”
(Hayyam)


“Fırka parti diye halkın boğazından sıkarak
Milletin on senedir olmuş idi mengenesi
Kazdığı çah-ı belaya yine kendisi düştü
Örsünü, kıskacını  s……… çingenesi”
(Neyzen Tevfik)


“Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler
Kimi alçak, kimi hırsız. Kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye etim telefon
Bizde ki kayda göre, o şimdi mebus dediler.
(Neyzen Tevfik)


“Yiyin efendiler, yiyin bu han’ı yağma iştiha sizin.
Doyunca, tıksırınca patlayıncaya kadar yiyin…
Bu kervanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner, bugün çatırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak.
Yiyin efendiler, yiyin bu hanı’ı pür neva sizin.
Doyunca, tıksırıncaya kadar yiyin…”
(Tevfik Fikret)


“Soylu insan, hak ve adaleti her şeyin üstünde tutar” (Konfüçyus)


“Hiçbir şey yüksek bir mevkie gelen alçak kadar can sıkmaz” Claudin


“Devlet başkanı olmaktansa haklı olmayı tercih ederim” (Henry Clay)


“Haksızlar önünde eğilmeyiniz. Çünkü hakkınızla beraber onurunuzu da kaybederisiniz.” Hz. Ali


“Büyükler, biz dizlerimizin üstüne çöktüğümüz için büyüktür. Artık kalkalım! (Max Stırner)


“VATANSIZ VATANSEVER OLUNMAZ”
 (imza bu satırların yazarı)



[email protected]

698240cookie-checkGazeteciler siyasiler alçaklar ve…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.