Gazetecilik mesleği elden gidiyor (II)

Bu gazetecilik mesleği gerçekten elden gidiyor gibi.
Gitmez ama kötü bir sınavdan geçtiği ortada.
Nerden nerelere gelindi diyemeden edemiyorum.
İyi ki Doğan grubuna yönelik doğru, ya da yanlış bir tavır kondu ortaya.

Aydın Doğan grubuna maliyecilerin yazdığı ceza üzerine dünyayı ayağa kaldıranlar acaba haklılar mı?
Ceza ile basın özgürlüğü arasında bir ilinti varsa, bu ancak otomobil parçası ile gazete arasındaki illiyet boyutunda birşey olmalı.
Her ikisini sanayi metaı olarak gören zihniyet, cezanın özgürlükleri ortadan kaldıracağı savsatasına sarılıyor.

Elma ile armutların toplanması gibi bir şey.
Aydın Doğan tamam gitsin holdingine karşı yapılanlartın doğru  olmadığını, verilen ağır cezanın kasıt taşıdığını, şirketlerinin kapanmasına yol açmak için yapıldığını ispatlasın, gelsin.
Yani AKP iktidarının haksız ve peşin hükümle hareket ettiğini dünya aleme ilan etsin. Buna mani olan bir hal yok ortada.
Şu günlerde kimse özgürlüklerin köküne kibrit suyu ekilmesinden bahsetmesin.

O zaman adama sorarlar:

Geçtiğimiz yıllarda Dinç Bilgin’in sahibi olduğu Sabah Gazetesi, Cavit Çağlar’ın NTV televizyonu ve Uzan’ların elindeki Onlarca TV ve gazete ve dergiler haraç mezat satılırken, ve bunların hepsi “ölü eşek” fiyatına alınırken nerdeydiniz.
Onlar televizyon değil miydi?
Gazete değilmiydi onlarca gazete ve dergi?
Neden kimsenin kılı kıpırdamadı?
Nerdeydi Basın Konseyi?
Nerdeydi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti?
Nerdeydi Aydın Doğan’ın bugün aslanlar gibi köşelerinde savunan tosunlar?
Satılan yayın organlarında calışan yüzlerce insan perişan olduğunda neden “Basın özgürlüğü elden gitti” diyen çıkmadı?
Medyanın yüzde 50’den fazlası Aydın beyin tekelinde anladık bunu.
Yosa basın özgürlüğü de mi sadece Doğan grubunun tekelinde?.

Eğri oturup doğru konulşuluncaya kadar yazacağım.
Aydın Doğan’ın başına gelenler yanlış takım oyunundan kaynaklanıyor.
Tabi biraz da  açgözlü yöneticilerin Aydın beyi yanlış yönlendirmelerinden…

Son 25 yıldaki gazete satışlarına bakın.
Hürriyet Gazetesi 1982’lerde tencere-tava dağıtmadan 825 bin satıyordu.
Rahmetli Çetin Emeç tepe yönetimine getirildikten ve o dönemin Başbakanı Rahmetli Özal’ın bypass olmasından sonra yazılan mektup yüzünden Hürriyet’in traji bir gecede 650 binlere indi.
Çetin Emeç’in gerçek gazeteci ve tarafsız yayıncılığı ile aynı gazete yine eski  durumuna geldi.

O zamanki nüfus tahminen 50-55 milyon,  bugünkü nüfus 73 milyonluk Türkiye..
O zamanki okuma yazma oranı ile bugünkünü karşılaştırın.
Satışların ne olması gerekir?

Hiç kimse tahmin yapmasın, ben gerçekleri aktarmaya devam ediyorum.

1982 yılında Hürriyet 825 bin satıyordu. Hiç bir promosyonu yoktu.
Bugün Hürriyet 450-500 bin arasında dolaşıyor.
Son 25 yılda vermediği promosyonlar arasında bir tek şişme kadın kaldı.

Türkiye’nin geneline bakalım:
1982’de  4.5 milyon toplam satış
2009’da  4.5 milyon.toplam satış
Demek ki gazete satışları 25 yıldır yerinde sayıyor.

Aydın Doğan, damatları ve kızları hükümetle neden kavga ediyorlar  ki…
Yakındakilere baksınlar yeter.
Yazarlarına gözatsınlar kafi.

Bir kere düşünsünler yeter. O zaman gazeteye verilen vergi cezası ile basın özgürlüğü arasında ne kadar ilinti var anlarlar.
Uzağa neden gidilir ki.
Avrupa ve ABD basınından neden destek aranır ki?
Dibindekilere  bak yeter.

1625980cookie-checkGazetecilik mesleği elden gidiyor (II)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.