Gazeteciyi öldür ama ‘performans’ deme…

Ben her meslekten anlamam. Kimse anlamak zorunda değildir.
Ama gazetecilik denince biraz durmalı.
Bu mesleğe yarım asra yakın emek veren biri olarak bir kaç çift söz söyleme hakkım
vardır sanırım.
Gazetecilik meslek midir?
Bu ayrıca tartışılabilir.
Ama bu uğraşa hayatını adamış, gönül vermiş insanlar meslek tanımı açısından ikiye ayrılmışlardır.
Meslek değildir ama çalışma alanları açısından “riskli” dallar  arasında yer alır gazetecilik.
Yeraltında çalışan maden işçileri gibi.
Denizciler gibi.
Pilotlar gibi.
Çeşitli nedenleri vardır.
Son derece stresli bir daldır. Eğer gazeteciliği içten, severek yapıyorsan, bunu bir yaşam felsefesi haline getirmişssin demektir.
Zaten gazetecilik de bir yaşam biçimidir.
Gazeteci doğulmaz ama gazeteci ölünür.
İşte  burada bir soluık daha almam gerek.
Kimilerine göre gazeteci “olunmaz”, gazeteci “doğulur”…
Ben gazeteci olunur diyenler tarafındayım.
Bir de ben gazetecilikte “performans aranmaz”  diyenlerdenim.
Her ne kadar insan kaynakları uzmanlık dalı “her mesleğin performansı ölçülebilir” dese de, ben bunda gazeteciliğin ıskalanması gerektiğine inanırım.
Başıma da geldi.
Hürrriyet çatısı altında çalışırken, işsizlikten kıvranan insan kaynakları biriminin, performansla ilgili olarak masa başında hazırladığı 40 soruya ters yanıt verdiğimde “Yahu bu adan çok ters galiba” demediler, iki ay sonra gerekçesiz olarak beni işimden attılar.
Bir ay sonra geri çağırdılar. Üstelik daha iyi bir pozizyona taltifen atadılar.
İyi ki “performans düşüklüğünden kovduk” demediler.
Yoksa yargı yoluna çevirirdim yönümü.
Şimdi öğreniyoruz ki Hürriyet çatısı altında çalışan yılların emekcisi Kamuran Zeren adlı meslekdaşım “performans düşüklüğü” neden gösterilerek kapının önüne konmuş.
Kamuran Zeren gazeteye girdiği günden bu yana eğitim alanındaki haberleri ile Hürriyet’i sırtında taşıyan bır gazetecidir.
Kamuran Zeren kendi uzmanlık alanının vazgeçilmezlerindendi.
Zeren, haberleriyle bir çok ödüle layık görüldü.
Son yıllarda da Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinde, son sınıf öğrencilerine “araştırma gazetecilik” dalında seçmeli derslere giriyordu.
Aynı zamanda Hürrriyet’te emekliliğini bekliyordu sanırım.
Son aylarda sesinin fazlaca çıkmamasını merak eder dururdum.
Meğerse “performansını düşürmekle” meşgulmüş (!)
Tabii insan kaynaklar birimi ve üst yönetim kararı sonucu Zeren, performans düşüklüğü nedeniyle işinden atılmış.
Ne yazık ki bu gazetede, gün aşırı çıkardığı ve gündemi belirleyen haberlerle Hürriyet’in manşetinden düşmeyen insanların emekleri bir anda unutulur ama emeklilik süresince tek haberi, gazeteye girmemiş nice adsız-sansız kişiler ise korunur.
Her ikisi de yanlış uygulamadır.
Emeği yansımayanları, memur gibi çalışanları korumak ne kadar yanlışsa,
varını yoğunu, gençliğini, ömrünü bu yaşam tarzına adayanları gözden çıkarmak da o kadar yanlıştır.
Bütün bu uygulamalar bir tesadüf eseri midir bilmem ama nedense hep Ertuğrul Özkök döneminde yaşanmıştır.
Gazetecilik öyle bir uzmanlık alanıdır ki, beklenmedik bir anda, bilinmeyen bir kişiden gelen bir ihbarla ülkenin gündemine oturursun.
Bununla da kalmaz, üreteceğin haberle gazetecilik alanında unutulmazlar arasına dahi girersin.
Yani sıfır performansla gazetecinin adı sınırlar ötesine taşabilir.
Bunda  şansın da büyük rolü vardır..
Kıyasıya çalışmanın da.
Kıyasıya takibin de…
Ölesiye azmin de…
Onun için gazeteciye “performans” diyeceğine öldür onu daha iyi.
Unutulmasın ki başarıların üstünü kimse örtemez.
Üst yönetimlerin yapacağı tek iş yarından tezi yok “performans” ölçerleri kapının önüne koymaktır.
Onlar gitsinler tapu kadastro işi yapanların performanlarını ölçsünler.

Not: Tüm tapu-kadastroculardan özür dilerim. Cümlede “özellikle” kullanılmış değildir, yazıda yer almalarında kasıt aranmamalıdır..

 

 

1623350cookie-checkGazeteciyi öldür ama ‘performans’ deme…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.