Geçici 15. Madde kaldırılsın

Geçici 15. Madde Kaldırılsın, 12 Eylül Darbecileri Yargılansın!

CHP Genel başkanı Sayın Deniz Baykal ‘ 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için Anayasanın Geçici 15 maddesi kaldırılması gerekiyorsa hükümetin elini tutan yok, Meclis gündemine getirsin kaldıralım’ meyanında şeyler söyleyince, ‘Sayın Baykal’ın kafasına saksı düştü galiba’ diye düşünmedim değil… Olsun. Yıllardır sürdürdüğümüz “Anayasanın Geçici 15. Maddesi Kaldırılsın, 12 Eylül Darbecileri Yargılansın”kampanyamızın ana muhalefet partisi üzerinden liderinin ağzından güncelleşmesinin yarattığı hareket sahasını değerlendirmek düşer bize. Doğrudan konumuza geçelim.

15. madde, darbecileri, darbe hükümetlerini, darbe Kurucu ve Danışma Meclisini, darbe döneminde yetkili organ, merci ve görevlilerini 12 Eylül 1980’den 9 Kasım 1983’e kadar geçen süre içerisindeki mali, hukuki, siyasi ve her türlü karar ve tasarruflarından dolayı yargı kapsamı dışında bırakmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 7. Maddesinde geçen “yasalar önünde herkes eşittir” ve yasaların koruyuculuğundan eşit olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bütün insanların bu bildiriye aykırı her türlü ayrımcı uygulamaya ve böyle bir ayrıma özendirici her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır” ve yine Anayasanın 10. Maddesinde geçen “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle kanun önünde eşittir./ Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz./ Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” belirlemelere ve kabullere rağmen bu böyledir.

Darbecilerin yargılanmasının hukuki yolunun açılması için 1982 Anayasasının Geçici 15. maddesinin kalkması gerekiyor.

Geçici 15. maddenin kaldırılması darbecilerin yargılanmasını getirmeyecektir. Onları her türlü icraatlarından dolayı yargı yolundan muaf tutan ayrıcalıklı durumlarına son verilecektir. Darbe mağdurlarının yargıya başvuru koşullarını hazırlayacaktır.

12 Eylülcüler ‘80 öncesinde ABD emperyalizmiyle işbirliği yaparak Türkiye toplumuna iç savaş ve istikrarsızlaştırma siyaseti dayatmışlardı. Hadisenin sosyal, kültürel, ekonomik tahribat boyutu bir yana, 5000 gencin ölümüne yol açmışlardı.

1 Mayıs, 16 Mart, Balgat, Bahçelievler, Sivas, Maraş, Malatya, katliamları gerçek bağlantıları ile neden açığa çıkmadı, yeniden araştırmaya ihtiyaç vardır. Her şey bir yana, ölen her gencin ailesinin adalet istemesi en doğal hakkıdır.

Darbe demokrasiye karşı yapıldı. Anayasal parlamenter düzen ortadan kaldırıldı. Cumhuriyetin temel kurumlarından Cumhurbaşkanlığı’na son verildi. Tüm Yasama, Yürütme, hatta yargı yetkilerini kendisinde toplayan beş kişilik cunta, üç yıl boyunca ülkeyi anayasasız, parlamentosuz, Cumhurbaşkansız yönetti.

Bunların hepsi başlı başına ciddi suçlardır. Haklarında en azından kamu davası açılması gerekir.

‘80- 83 yılları arasında kurdukları çıplak bir terör rejimi eliyle, Türkiye’nin geleceğini karartan ciddi suçlar işlediler. İşkence, kayıp, yargısız infaz, idam gibi onarılmaz insanlık suçlarını sistemli bir hale getirdiler.
Hepsi dava açmayı gerektiren suçlardır.

Rüşvet, yolsuzluk, iltimas diz boyuydu. Darbe şeflerinden Tahsin Şahinkaya dünyanın en zengin generali seçildi.
Tüm bunlar dava konusudur. Tahsin Şahinkaya’ya ‘nerden buldun’ sorusunu sormak bu toplumun en doğal hakkıdır.

İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmadığı gibi dokunulmazlık kabul edilemez, yoktur.

Darbecilere dokunulmazlık gibi sivil düzende hukuki bir karşılığı olmayan sahte bir zırha bürünülmesi kabul edilemez.

Sivil rejim, kendisine karşı darbe yapanları yargılamak zorundadır. Sivil rejime karşı darbe yapanların yine ona sığınarak korunmaları akla, mantığa ve hukuka aykırıdır.
Darbe dönemlerinden demokrasiye geçilirken darbeciler bu tür geçici maddelerle kendilerini güvence altına alıyorlar. İktidarda oldukları süre içerisinde dokunulmaz olmak onlara yetmiyor. İktidardan uzaklaştıktan sonra da dokunulmazlıkları olsun istiyorlar

İktidar süresince siyasi faaliyetlerinden dolayı dokunulmazlığı bir ölçüde anlamak mümkün. “Hukuki, mali ve her türlü karar ve tasarruflarından dolayı yargıya başvurulamaz” biçiminde son derece geniş kapsamlı, sınırsız, sübjektif ölçütlere dayalı bir dokunulmazlığı anlamak mümkün değildir. Bu, dönemin ABD’nin Türkiye istasyon şefinin ifadesiyle,“bizim oğlanların” ne kadar keyfi, ne kadar suçlu ve ne kadarda korkak olduklarının göstergesidir.

Üstelik “geçici madde” dendiği ve aradan 25 yıl geçtiği halde anayasal bir madde olarak geçerliliğini koruyor. Yani Geçici 15. Madde bir nevi ‘kalıcılaştı’ denebilir…

Son söz: Geçici 15. madde kaldırılmadan 12 Eylül darbecileri yargılanamaz. 12 Eylül darbecilerinin yargılanmadığı bir ülkede darbeciler yargılanıyor/yargılandı denemez.

Sayın Baykal’dan ve hükümetten isteğimiz Ergenekon davasyla mütagabilliyet kurmadan 12 Eylül darbecilerini yargılayalım.

Bu yargılamaya 78’liler tanık olmaya, bilgi belge yağdırmaya hazırdır!

__________________

* 78’liler Girişimi Sözcü: Celalettin Can

1078560cookie-checkGeçici 15. Madde kaldırılsın

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.