‘Büyük ikramiye kazansanız ne yaparsınız?’ diye sorulunca, bazıları ‘Aman, o kadar çok para istemem. Huzurum bozulmasın!’ diye karşılık verir.
Tiger Woods kadar kazanan bir eş mi daha sadıktır, markette kasiyer olan mı? Michael Douglas’ın oğlu mu uyuşturucuya daha yatkındır, Manav Ahmet Ağabey’inki mi? Böyle sorunca çok para huzur getirmez gibi geliyor gerçekten kulağa. Ama bana sorsanız bilemem. Hiç emin değilim. Ne zaman hasta bir çocuk görsem, duysam ‘para saadet getirir’ diye düşünüyorum çünkü.
Konumuz başka. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı, biz de şimdi zenginin yeni eğlencesi ile meşgul edeceğiz kendimizi.
Zengin, ünlü, hayatta her istediğine sahip olan ‘o’ kesimin şimdiki merakı ‘gay (gey)bebekler’! Oyuncak değil, gerçek bebek-çocuklar. Şöyle efendim. Birkaç hafta evvel Sunday Times Magazine değinmişti bu konuya. Çocuk sahibi olmaya hazırlanan ünlü çiftlere ‘Kız mı istersiniz erkek mi?’ diye sorduğunuz zaman, kız ya da erkek demek artık çok banal! Şimdi moda ‘Bebeğim gey olsun!’ demek.
Bir sürü de gerekçeleri var ‘gey bebek’ isteyenlerin.
Gey çocuklar, üstlerini kirletmezler. Odaları düzenlidir, anneleriyle alışverişe çıktıklarında sızlanmak yerine ‘Dikine çizgiler seni daha ince gösterir anneciğim’ diye fikir beyan ederler.
Kız evlatlar gibi anneleriyle yarışacaklarına, onu ergenlik çağında kıskanacaklarına, anneleriyle kanka olurlar. Babalarına hayranlıkları sadece 10 yaşına kadar değil ömür boyu surer.
Kulağa hoş gelmiyor değil, ne dersiniz?
Tabii ki ‘gey bebek’lerin hayatımıza kattıkları açısından bakınca hoş tüm bunlar. Onların hayatına bakınca, hayatın onlara kattıklarına bakınca resim aynı oranda hoş gözükmüyor ama.
Bu yüzden gey bebekler yaşasın, ama bebekler gey olmasın!
