Git istifa et kardeşim

Karşımda önemli bir sivil toplum kuruluşunun temsilcisi oturuyordu.


Daha önceden çok fazla oturup konuşmuşluğumuz yoktu. Fakat iyi niyetini, gayretini beğeniyordum.


Sohbet sırasında sürekli olarak çalışmalarını, planladıklarını anlattı. Bizler de adettendir diye sabırla dinlemeye çalışıyorduk. Sözü kimseye vermeye pek niyetli görünmüyordu.


Konuşmalarının sonlarında ise bu kez dert yanmaya başladı. Gayretli çalışmalarına karşın başkalarının verdiği sıkıntıları, aleyhindeki dedikoduları, projelerinin engellenmek istendiği, herkesle tek başına mücadele vermek zorunda kaldığı, birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının kendisine yeterli destek vermediği ile ilgili uzun uzun konuştu. Belli ki çok dolmuş haldeydi.



Konuşmaları sırasında yüzümüze bakıp haklı olduğunu onaylamamızı bekler gibiydi. En son dayanamayıp bizden açıkta: “Çok haklısın” dememizi bekledi. Bizden ses çıkmayınca sordu: 



Haklıyım değil mi? Sizce ne yapmam gerekiyor? Bu soru karşısında
benim cevabım tek kelime oldu:


Git istifa et kardeşim.
 


Bu beklenmedik ve alışılmadık cevap oradaki dinleyenleri şaşırtmıştı. Cevaba muhatap olan arkadaş ise adeta şoka girmişti. Ortalık sanki buz kesildi. Kimse bir şey demeden bir süre daha oturduk. 



Daha sonra bizden beklediği cevabı alamayan arkadaş ise şaşkınlığını üstünden atamadan kalkıp gitti. Müsaade almayı bile unutmuştu. Az sonra da masadaki herkes de kalktı.



Oradan ayrıldıktan sonra kendi kendime düşünmeye başladım; acaba yanlış mı yapmıştım diye… Her neyse olan olmuştu artık…


Maksadım niyetine ve çalışkanlığına inandığım bu arkadaşın toplumsal bir hastalık haline gelen; kendisini sürekli anlatma, şikâyet etme ve kendi dışındakilerin işe yaramadığı düşünceden kurtulmasıydı. Fakat cevabımı açıklamadan kalkıp gitmesi beni üzmüştü. Yanlış anlaşılmak istemezdim.



Aradan birkaç gün geçti. Akşama doğru aynı arkadaş telefonla aradı. Bir yerde oturup çay içmek istediğini söyledi. Kabul ettim ve bir saat sonra bir yerde karşılıklı çay içiyorduk. Morali yerinde görünüyordu. Neyi nasıl söylemeyi düşünmeye çalışıyor gibiydi. Fazla beklemedi hemen söze başladı:



— Geçen gün bana (git istifa et kardeşim) dediğinizden beri düşünüyorum. Doğrusu önce şok oldum. İlk defa böyle bir cevapla karşılaşıyorum.


Sonunda benim o sözleri hak ettiğimi anladım. Doğru ya görevi isteyerek almıştım. Maksadım toplumun bir kesimine bile olsa hizmet edebilmekti. Böyle zor, sıkıntılı bir görev olduğunu bilerek kabul etmiştim. Bu arada ne kadar başarılı olduğumu anlatmak yerine bir şeyler göstermenin daha doğru olacağını anladım. Bunları görmezden gelen insanlara bir şey anlatmanın zaten faydası olmazdı. Sıkıntılardan, engellerden arkadaşlardan şikâyet hakkım da olmamalıydı. Bunlar işin gerekleriydi. Yetersiz arkadaşlar varsa bile onları yetiştirmek veya motive etmek de benim vazifem olmalıydı.


Beni çok önemli bir çizgiye çektiğiniz için teşekkür ediyorum. Bilesiniz ki; istifa etmeyeceğim fakat nasıl yapacağımı artık biliyorum.


Ben hiç konuşmadım. Bu sön sözden sonra sadece birbirimizin yüzüne bakıp gülümsedik.


Çaylar da güzel olmuştu hani… 
 
 
 [email protected]


 

714440cookie-checkGit istifa et kardeşim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.