İtalya’da sonunda bu da oldu. Çocuklu 12 kadın sığınmacı Gorino’ya getirildi. Ferrara’ya bağlı bir belde Gorino. Kasaba halkı, 25 ekim gecesi barikatlar kurarak 12 genç kadını gece boyunca protesto etti. Devreye Ferrara valisi girdi ama sonunda vali de dozu giderek tırmanan bu utanç verici protestoya boyun bükerek kadınların başka bir beldeye götürülmesine karar kıldı.
Gorino’da yaşananlar bir tek İtalyan medyasında değil uluslar arası medyada da haber oldu. O güne kadar kimsenin adını bile duymadığı Gorino, “göçmen avı”na çıkan vatandaşlarıyla ünlendi bir anda.
Medya, korku politikası yaratıyor
Gorino, Po deltasının kollarından biri üzerinde kurulu. Bu küçük kasabada bir düzine kadını hedef alarak, gece boyunca “göçmenlere hayır!” diye haykıranlar, İtalya’da bazı televizyon kanallarında yaratılan “korku politikasının” kurbanı. Korku bir yana devreye cehalet de girince göçmen karşıtı protestolar ırkçı bir boyut kazanıyor.
Bir zamanlar Gorinolu balıkçılar, denizde yaşam savaşı veren kadınlar ve çocukları kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atarken şimdi Batılı ülkelerin neden olduğu savaşlar ve açlıktan kaçanların Akdeniz’deki zorlu yolculuğunu hiçe sayıyor.
Gorino’nun yaşlı sakinlerinden Fidia Gambetti’nin Unita’ gazetesine anlattığı bir anıya kulak verelim, “17 kasım 1951 gecesiydi. Po nehri Ferrara ve Rovigo arasında Occhiobello’da taştı. Gorolu balıkçılar alüvyonda mahsur kalanları kurtarmak için sandallarıyla yola çıktılar. Yüzlerce kişi, bu balıkçılar sayesinde ölümüm kıyısından döndü. 320 çocuk ve kadın kurtarıldı.”
Hiç kimse 12 çocuklu kadını hedef alarak sokaklara dökülen Gorino halkının geçirdiği değişimi anlamıyor. Po nehri üzerindeki 600 nüfuslu bu kasabanın yakın tarihine bakmakta yarar var.
Balıkçılık çöktü
On yıl öncesine kadar Gorino’lu balıkçılar yukarı Adriyatik’in hayranlık duyulan bir meslek kategorisiydi. Deniz ürünlerinin bolluğunu bilmeyen yoktu. Sonra ne oldu bilinmez bu bereketli balık pazarı hızlı bir düşüşe geçti. Değişen iklim koşulları, sıcaklığın görece artması yöre balıkçılarının ekmeği olan denizdeki canlıların ölümüne neden oldu. Buna gece yasalara uygun olmayan şekilde kaçak balık avı da eklenince yerel ekonomi çöktü.
Gorino kasabasının sakinleri, göçmenleri “potansiyel bir tehlike” diye görüyor. Daha önce de vurguladım Lega Nord gibi popülist ve ırkçı bire partinin söylemleri bir yana birçok televizyon kanalı da bu korkuyu pekiştiren bir haber anlayışıyla yangına körükle gidiyor. Elbette Lega Nord bir yana faşist örgütlenmelerin simge isimleri Casa Pound ve Forza Nuova da halkı “İtalya’nın mültecilerin istilasına uğradığı” gerekçesiyle bombalıyor.
Ferrara bir zamanlar Unesco tarafından sanat, kültür ve hoşgörünün başkenti seçilmişti. Ariosto ve Tasso gibi düşünürlerin dünyaya geldiği bu şehir ve yakın çevresi nasıl oldu da böyle köklü bir değişim geçirdi?
“Hoş geldiniz. Napoli sizin eviniz!”
Gorino birkaç gün önce “göçmen karşıtı” ırkçı bir protestoyla dünya manşetlerine taşınırken Napoli halkı topraklarına gelen 466 siyasi sığınmacıyı “Welcome” diye karşılayarak insanlık dersi verdi. Geçtiğimiz pazar günü Napoli limanına 466 göçmen geldi. Libya’da yola çıkan ve Napoli’ye bitkin halde ulaşanları limanda biriken bir grup Napolili “Hoş geldiniz. Napoli sizin eviniz” diyerek karşıladı. Limandaki genç aktivistlerden biri Dylan De Chiara, “Avrupa ve İtalya’daki başka bölgelerden farklı bir konukseverlik var Napoli’de” diye anlatıyor.
Çoğu Afrikalı olan göçmenlerin 166’si Napoli’de alıkonuldu. 13-17 yaşındaki 49 erkek çocuğu ise sığınmacılara ev sahipliği yapan bir merkeze yerleştirildi. Napoli halkı ve sosyal yardım kuruluşları ilk yardım için gerekli elbise, ayakkabı, havlu vs… çağrısına hemen yanıt verdi.
Akdeniz’den gelen göçmenler konusunda Çizme ikiye bölünmüş durumda. Güney bölgelerinde yaşayan İtalyanlar ve yerel yönetimler, kısıtlı olanaklarla konuksever bir yaklaşım güderken kuzeyin özellikle bazı bölgeleri olan bitene ya kayıtsız gözlerle bakıyor ya da ırkçı söylemlerle, cehalet ve korkuyla beslenen protestolar düzenliyor.
