Bir yanımız güneşin ısıtmadığı Londra’da krizle boğuşuyor, diğer yanımız kan gölüne dönen Türkiye’de ya da “çözüm” kelimesinin bayatladığı Kıbrıs’ta…
Hep böyle gidecekmiş gibi gelse de yakın zamanda çok şey değişecek. Nazım’ın dediği gibi;
“Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz”
***
Hani Londra’nın güneşi yine içimizi ısıtmayacak ama krizin faturası eskiden olduğu gibi kolayca bize yani emekçi, göçmen, yalnız anne ve engellilere çıkarılamayacak.
Londra Borsası’nda (özel mülkiyet olduğu için) polis engeliyle karşılaşan eylemcilerin St. Paul Katedrali’ni işgali bunu gösteriyor… Protestocuların Finsbury Meydanı’nda kurduğu ikinci kampın da 40 çadıra ev sahipliği yapması eylemin yaygınlaşacağını gösteriyor…
İngiltere’de banka kurtarma paketlerine 1,3 trilyon sterlin harcandı. Bu miktar, dünya genelinde bankaları kurtarmak için harcanan toplam paranın üçte biri… Hükümet buna rağmen üç yıl içinde kamu sektöründe 83 milyar sterlinlik kesinti yapmayı programına koydu. Bunun anlamı ise işsiz sayısının arması ve dar gelirlininn daha da yoksullaşması…
Hükümet artık ciddi bir sokak muhalefetiyle karşı karşıya… Sokak deyip geçmeyin… Hükümetlerin en büyük korkusu…
***
Kıbrıs’ta ise çözüme her zamankinden daha yakın olduğumuzu düşünüyorum. Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, CTP’li Türk bir dostuna “Bu ay sonuna kadar sürpriz bir anlaşma olabilir” demiş… Kıbrıs’ta “iki bölgeli, federasyon” konusunda tarafların anlaşmaya yakınlaştığını biliyoruz. Ayrıntılar iki tarafı yorsa da eninde sonunda barış olacak… Kıbrıslı yeni kuşaklar artık “çözüm” kelimesini duymayacaklar…
***
Türkiye’de Kürt sorununda ise onurlu ve kalıcı bir barışa yaklaşıldığını fakat konjonktürdeki değişimi fırsat bilen AKP hükümetinin bunu ötelediğini düşünüyorum.
Londra konserinde Sezen Aksu’nun dediği gibi “İnsanın hiçbir amacı onurlu bir barıştan daha değerli değildir…” Barışa kan dökülmeden erişilmesi hepimizin dileği olmalı. Dökülen her kan damlası hepimizin içini sızlatmalı…
Kürt sorununun çözümü, emek odaklı demokrasi mücadelesinin çeperini ve etkisini de geliştirecektir. Haliyle soframızın bereketi artacak, sanat ve kültürün yaşantımızdaki yeri genişleyecek, hatta Türkçe ve Kürtçe televizyonlarda ev dekorasyonu gibi programlarda patlama yaşanacak…
***
Bütün bunlar bir dilek değil, yaşanılacak gerçekler…
Nazım usta da seslenmişti bir tarih evvelinden:
“Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz”