Gözlerini hep yanında taşıdı…

Anne tarafı Arnavut, baba yanı Yugoslav. Oralardan göçerek gelinen son nokta
İzmir.
Yani anavatan Türkiye.
Hepsi İzmir’de doğmuş…
Son dört kuşak ve devamı…
Çocukluğu kuralları olan bir evde, dedesinin evinde geçmiş…
“Yani babaannemin ve dedemin çocuğu gibi büyüdüm” diyor.
Yazları genelde çiftlikte geçiyormuş.
Malum, atlar, kuzular, tavuklar, arılar ve börtü-böcekler arasında.
Ağaçlar, çiçekler, uçsuz bucaksız buğday, arpa, mercimek, nohut, karpuz tarlaları…
Ve üzüm bağları.
Henüz boya fırçalarını tanımadığı yıllar…
Ama gördüklerine yüreğinin bir yerlerine, köşelerine kazıyan biri.

Adı Nilgül, soyadı Kavur.
Onun bana ulaştırdığı ayrıntılı hayat öyküsünü okurken “Gözlerini yanında taşıyan kadın” yakıştırmasını yapmadan edemedim.
Zaten kendisi de itiraf ediyor.
Doğa ve içindeki her nesne, kimliğinin ayrılmaz parçası haline gelmiş.
Kendisini “resme adamak” için, hatta “tanımak” için bir başlangıç noktası.
Bu başlangıcın küçücük pencerelerinden tespit ettiklerini “Gönül gözüyle gördüğüm ufku, ruhumla bütünleştirerek resme başladım” diyor Kavur.
Ve her yaptığında bir eskisini beğenmeyip, yenisini yapmakla yoluna devam ediyor küçücük yaşlarda.
Tabii çocukken yaptığı müsveddeler, ilerde yaşayacağı resim serüveni için önündeki yollara döşediği köşe taşları oluyor.

Her an kendini yenileyerek.
Ve gözlerini daima yanında taşıyarak.

“Gerek çocukluğum ve gerek ergenliğim dönemimde, şairlerin yaşlı-dev çınarlarla konuştuklarını okuduğum şiirler benim resim sanatımın rehberleri oldular” diyen Kavur, kendisin anlatırken şöyle devam ediyor sözlerine:.
“Böylece olgun döneme gelinceye kadar, ileriki yıllarımı hazırlayan doğanın renklerinden hayli ilham almış olmalıyım ki, üzerinden inmediğim ağaçlarımı, asaletli dağlarımı, gecelerimizin feneri ay ışığını, bizi kavuran-savuran ve yaşam enerjisi üreten o essiz güneşi, sakin veya hırcın denizlerimizi, başımızın tacı papatyalarımızı, aşk kırmızısı gelinciklerimizi sevgiyle çizdim ve onlarla bütünleştim”

Ve kendi penceresinden gördüklerini her yerde arayan bir sanatçı Nilgül Kavur.
Vuslata varabilmek için çiziyor ve boyuyor…

“Bugün korkmadan dokunduğum her şeyi fırçalarımla konuşturduğuma, boyaların diline göre ruh verdiğime yürekten inanıyorum” diyor Kavur.

Sadece doğadan esinlenen ve oradan beslenen Nilgül Kavur, sanatında soyut- figüratif ayırımı yapmamış. Sanatın evrensel dilini yakalamaya, renklerin ruhumdan çıkan danslarıyla bütünleştirip, bu güzel dili eserlerine yansıtmaya çalışmış devamlı şekilde.

Onun için soyut her zaman var.
Kavur’a göre, soyut değerler zaten varlığın içindeler.
“Görünen yok demek değildir, yok zannedilen de görünmez değildir” felsefesiyle bu yaşamdaki misyonumu sürdürmekteyim” diye de ekliyor Kavur.

Peki kimlerden etkilenmiş Kavur?
“Ben yalnız resim sanatı değil, tüm sanatlardav ve yeryüzünde gelmiş geçmiş tüm sanatçılardan etkileşim alıyorum, her birinden ayrı ayrı besleniyorum.İçinde bulunduğumuz ortamı hayatımızın bütünü gibi de görmüyorum…Binlerce kuyunun içinden dışarı bakıyorum, gördüklerim, hissettiklerim beni büyülüyor, böylece gizemli dünyamda değişik yönlere, değişik zamanlarda sürükleniyorum”

Sulu boya-guaş, guaş-akrelik, akrelik-yağlı boya veya tek tek çalışıyor tablolarını ortaya çıkarırken. Eserlerine ruh katarken.

Kavur eskilerin deyimiyle “mektepli” değil, bu sanat dünyasında.
Alaylı olarak yetişmiş.
İzmir’de Resim-Heykel Müzesi hocalarından üç yıl ders almış. İpek desenleme hocasından bir yıl, ünlü ressam rahmetli Şeref Bigalı’nın atölyesinde ise tam üç buçuk yıl eğitim almış.
Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler mezunu olmasına rağmen bu yolda yürümemiş, bir süre memurluk, sonra da resimle yoluna devam etmiş.
Ve uzun bir yolculuktan sonra geride 32 yılı bırakmış.
Türkiye’nin her yöresinde, her bölgesinde onlarca sergi açmış.
Eserleri Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’dan tutun, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’dan tutun, onlarca bakana kadar ulaşmış, devlet ve özel ünlü koleksiyonculardan, yurt dışındaki sergileri vasıtasıyla Amerikalılar, Almanlar, İsviçreliler, Ruslar, Japonlar, İsveç’lilere kadar yabancı ülke koleksiyoncusu ve sanatseverinin evindeki duvarlara ulaşmış Nilgün Kavur.
Şu anda ise Amerika’da Kavur.
Orlando’da (Florida) yaşıyor.
Güzel kızı Beste ile birlikte.
Biricik kızının eğitimi için oraya yerleşmeye karar vermiş.
Bir yandan da Amerika’da resim yapıyor.
Sergilerini açmaya başlamış bile.
Temmuz’un sonuna doğru ABD’de ilk sergisini açmış olacak.
Türkiye’den ayrılırken gözlerini yanında götürmüş Nilgül Kavur.
Her zaman olduğu gibi o, gözlerini hep yanında taşıyor.
Ve sanırım hep taşımaya devam edecek.

Not: Kavur’un tablolarını görmek ve geniş bilgi edinmek isteyenler www.nilgulkavur.com.tr
Adresine başvurabilirler.

1627520cookie-checkGözlerini hep yanında taşıdı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.