Gözümüz Londra’dan yaşardı…

Gezi Parkı’na yapılması planlanan Topçu Kışlası projesinin durdurulması için yapılan protestolara Londra da ses verdi… Bu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tanımladığı gibi bir avuç “çapulcu”, ya da “alkolik” Hyde Park’ta, Trafalgar Meydanı, Belediye Sarayı ve Başbakanlık önündeydik…

Başbakan’ı pek çok kez bir gazeteci olarak izlemiş, Kasımpaşalı kalıbı, bakışları ve hatipliği ile liderlik vasıflarına sahip olduğunu sanmıştım… Gezi olaylarında biraraya gelmeleri zor görünen kitleleri bir günde biraraya getirmesi bu yargımı değiştirdi. “Ustalık dönemi”nde denmesine karşın “AKP’nin bir kaç fırın daha ekmek yemesi gerekir” diyecektim ama fırına kadar gitmesinin nasip olmayacağını sanıyorum…

Londra’ya konuk ettiğimiz UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Aykut Karaman, AKP’nin Gezi’ye yapmak istediği Topçu Kışlası’nın eklektik ve tarihi özelliği olamayan bir yapı olduğunu söylemiş ve tekrar yapılmasını uygun bulmamıştı. Aykut Hoca yüzlerce uzmandan birisi olarak, siyasetten uzak teknik bilgilerini böyle aktarmıştı. Başbakan Erdoğan “dediğim dedik, çaldığım düdük” misali, ne uzmanları ne de halkı dinliyor. Emek Sineması’nı bu anlayışla yıktı. Gezi’de aynısını yinelemek istedi. “Yavuz Sultan Selim” adını koyarak Alevileri incittiği 3’ncü Köprü’ projesinde de aynısını yapacak. Aslında Ergenekon ve Balyoz Davaları’nda da aynı senaryoyu uygulamış, (fakat halkın kafasını öyle karıştırmıştı ki) halk bu dandik davaların içinden ciddi bir şeylerin çıkacağını sanıp beklemeyi tercih etmişti.

Başbakan olaylar karşısında “Tepkileri değerlendireceğiz” diyerek geçiştirebilir, tansiyon düşürüp kepçeleri gönderebilirdi… Ama o kadar kendine güvenen bir diktatör edası var ki İngilizvari politika yapmaya bile gerek görmedi. Kışla da kışla diye tutturdu… Ya, içki içene “alkolik”, twetter’e “başbelası” demesine ne demeli?

Bence Gezi Direnişi AKP iktidarını çatırdattı… Hükümetin tepkileri görmemezlikten gelme ya da farklı algılama çabası ile Başbakan’ın alaycı üslubu kendi sonlarını çabuklaştıracaktır…

Gezi Parkı yalnızca bardağı taşıran damlaydı. Halkın refleksini, polis gazı ve cobu büyüttü ve safları sıklaştırdı. Bu aşamadan sonra hükümet “sıkıysa Gezi’yi yıksın”, “sıkıysa Başkanlık sistemini getirsin” denilebilir…

Gezi Parkı’ndaki eylemlerde BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geleceğin lideri olduğunu gösterdi. Panzerin önüne atlayan ve gaz bombalarının kapsülleri göğsüne isabet eden Milletvekili, 68 kuşağının da hakkını verdi… Ne yazık ki aynı kararlılığı BDP’de göremedik… BDP Başkanı Selahattin Demirtaş “Bizim tabanımız ne yaptığını bilir, ırkçılarla, ulusalcılarla beraber eylem yapmaz” dedi…
Korkarım ki BDP, “süreç”in selameti açısından AKP iktidarının yıkılmasından yana değil ve onun koltuk değneği olmaya da hazır. Özal’ın ANAP’ı gibi Erdoğan’ın AKP’si de Kürtleri kandırıyor. AKP yalnızca kendisini yeşertecek demokrasi istiyor. Üstelik bunu da kin, nefret ve intikam güdüsüyle yapıyor. Kürtlerin tekrar hayalkırıklığına uğramaları Türkiye’nin geleceğine de darbe vuracaktır… BDP’nin AKP’yle dansı hüsranla bitecek ve Kürt hareketini de bölecektir. Bunu bir tarih evvelinden yazmış olayım…

***

Gezi Londra’dan gözümü yaşarttı, Londra’daki toplum da göğsümü kabarttı.

Londra’daki eylemlere katılanlar çok farklı kesimden gelenlerdi… Üstelik Başbakan’ın dediği gibi “marjinal” grupların önderliği yoktu. Bunu ev yapımı pankartlardan anlamak mümkündü… Hyde Park’ta 3 aylık Kahramanmaraşlı anneden, 77’lik Kıbrıslı Türk’e tam bir renk çümbüşü vardı… Gösterilerde Türk bayrağından, Çarşı’nın AKP’ye karşı pankartına tek ortak payda, “ Yeter artık!”dı…

AKP-Cemaat gizli koalisyonunda sessizce zengin olanlar, devletin olanaklarıyla zehirli sarmaşık misali etrafı saranlar, yine devletin olanaklarını cemaate sunanlar duyun: Bu halk yaptıklarınızın ceteresini tutuyor… Gün gelecek, devran dönecek ve hesap sorulacak! Gezi size belki uzak ama Londra Meydanları’na kulak kabartın ve halkın öfkesini duyun!

Karl Marks, “Duyuldu civcivin kabuğuna tık dediği” sözüyle nicel birikimin bir anda niteliksel değişime yol açtığı devrim anını anlatır. Türkiye’nin bu direnci AKP’nin kum saatinin boşalmaya başladığını gösterdi. Ben civcivin kabuğuna tık dediğini duydum…

Sekiz yaşındaki kızım Su’nun dediği gibi “Umarım Başbakan’ın çocukları da babalarının Gezi Parkı’nı yıkmak istemesinden dolayı utanıyordur…”

İLGİLİ HABER VE FOTOĞRAFLAR İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

1083990cookie-checkGözümüz Londra’dan yaşardı…
Önceki haberBaşarmak başaramamak
Sonraki haberBBC editörü: Eylemler kültür çatışması
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.